cansu2211 Cansu aplamın -evet apla- geçmiş doğum gününü kutluyorum! Îyi ki doğdun bitanem iyi ki varsın iyi ki tanışmışız.. En güzel iyi'kilerimden sadece birisi :** Bu bölüm sana gelsin ;)
"Hadi prenses uyan artık."
Savaş'ın ısrarcı sesi uykumu bölerken umursamayıp sesin geldiği tarafa arkamı döndüm.
"Kızım ne uykucu çıktın sen ya!"
Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken üzerimde ki çarşafın çekilmesiyle gözlerimi açıp Savaş'a baktım.
Yüzünde ki muzip ifadeyle bana bakarken ne kadar yakışıklı olduğunu düşünüyordum.
"Ne oldu?" diye sordum uykulu bir sesle.
"Sabah oldu. Gün, aydın oldu. Senin uyanman gerekiyor. Çünkü gitmen gereken bir okul var." dedi sırıtarak.
"Off! Unutmuşum ya. Saat kaç?" diye sordum elimle gözümü ovuştururken.
"07:30. Kahvaltı hazır. Elini yüzünü yıkayıp gel." deyip odadan çıktığında şaşkınlıkla arkasından bakıyordum. Kahvaltı mı dedi o?
Siyah çarşafların üzerinden sürünerek kalkıp banyoya giderken bu odanın Savaş'a ait olduğunu anlamamak çokta zor değildi. Hem onun gibi güzel kokuyordu hem de her taraf siyaha bürünmüştü.
Sarsak adımlarla salona girdiğimde siyah hırkamı tam olarak giymiştim. Burnumu dolduran yemek kokularını takip ederek mutfağa ulaştığımda Savaş masada oturmuş telefonuyla uğraşıyordu.
"Kahvaltı mı hazırladın?" diye sordum şaşkın bir sesle. Telefonda ki bakışlarını bana çevirdikten sonra masaya baktı.
"Aslında... Ben hazırlamadım." dedi dişlerinin arasından. Gülümsediğimde o da etkileyici bir gülümsemeyle karşılık vermişti. Bakışlarım yüzünde ki gülümsemesine takılırken karşısında ki sandalyeye oturdum.
"Gülümsemen çok... Etkileyici. Ama ben etkilenmedim! Yani bence etkilenmedim." diye mırıldandım düşünceli bir sesle.
Kahkaha attığında anlamsızca ona bakıyordum. Ne olmuştu ki şimdi?
"Neyse hadi kahvaltını yapta seni eve bırakayım." dediğinde kafamı olumlu anlamda sallayıp elime aldığım ekmeğe vişne reçeli sürdüm.
"Mila'nın Demir Maske'nin kızı olduğunu, bana neden söylemedin?" diye sordum ağzımda ki ekmeği çiğnerken.
"Sence bu, önemli bir ayrıntı mı?" diye sordu kışkırtıcı bir sesle.
"Sanırım değil." diye mırıldandım. Hala inanamıyordum. Mila, Demir Maske'nin kızıydı.
"Peki annesi nerede?" diye sordum merakla.
"Mila'nın kerhane çocuğu olduğunu düşünüyorum." dedi sırıtarak.
Gözlerim irice açılırken dehşetle ona bakıyordum. Şaka ediyordu herhalde.
"Şakaydı bakma öyle. Annesi yurt dışında sanırım." diye mırıldandığında kafamı olumlu anlamda salladım.
"Dün gece elin kasaya çarptığında birkaç fotoğraf düşmüştü..." diye mırıldandım bakışlarımı mutfak dolaplarında sabitlerken. "... Bir tanesini alıp baktığımda genç bir kadın ve küçük bir çocuk vardı kucağında. Karanlık olduğu için pek seçemedim fakat o genç kadını sanki birine benzettim.
Telaş ve korkudan dolayı pek hatırlamıyorum. Sadece o kadını birine benzettiğim aklımda kalmış." dedim bakışlarımı Savaş'a çevirirken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptal Kız
Teen FictionUmursamaz çocuk, masum kız hikayesidir. Kurguyu tamamiyle bilmeden ön yargılı davranma. Her hikâye bir şansı hak eder, sen de bu hikayeye bir şans ver. ;D Kapak Tasarımı: @BurhanAkgun