-Bölüm 42 - FİNAL

13.7K 426 36
                                    

Tik tak tik tak...

Bir iki üç...

Tik tak tik tak..

Bu işkenceden kurtulmak için gözlerimi açmam gerektiğini biliyordum ama bu seslerden rahatsız olan tarafıma nazaran gözlerini açmak istemeyen bir tarafım daha vardı. Ve Allah biliyor ya, o tarafım daha ağır basıyordu.

Her şeyin farkındaydım.

Neler yaşadığımı gayet net hatırlıyordum ve çoktan bir krize doğru sürüklenmeyişim benim gibi bilinçaltımı da şaşırtmıştı. Bunun nedeni belki de bu sefer kendimle beraber birini ölüme sürüklemememdi.

Olabilir.

Kaçışım olmadığını bildiğim için gözlerimi yavaşça aralayıp karşımdaki duvarda asılı olan saate baktım. Evet uyanma sebebim kesinlikle o idi. Ne malum belki o lanet sesleri çıkarmasaydı, ölecektim ve teknik olarak kurtulmuş olacaktım. Bir yerlerde sürekli ölümümü planlayan insanlarda kurtulmuş olacaktı.

"Kızım..."

Başımı yana yatırıp Nazerin Atalar'a baktım. Annem gözüme ilk defa bu kadar özensiz görünmüştü. Yüzü o kadar soluktu ki, birkaç yıl yaşlanmış gibiydi.

"Merhaba," diye mırıldandım.

"Nasılsın bebeğim?" diye sordu parmakları saçlarımda dolanırken.

"Ölmedim, değil mi?" dedim hafif alaycı bir sesle.

"Hayır, tabi ki ölmedin," derken yüzünde anlam veremediğim bir gülümseme oluştu ve ekledi. "Seni kurtardım hayatım, her şeyi senin için yaptım."

Ona ne yaptığını sormak umurumda değildi. Bu yüzden başımı diğer tarafıma çevirdim.

"Yine ölmemişim, Furkan," deyip sırttım. Fakat şöyle bir durum vardı ki hissettiğim tek şey dudaklarımın kıvrılmasıydı, onun dışında başka hiçbir şey hissetmiyordum.
Furkan başına yana eğip bozgun bir ifadeyle yüzümü inceledi.

"Neden böyle davranıyorsun?" diye sorduğunda sesi her zamankinden daha kalın çıkmıştı.

"Nasıl davranıyorum ki?" diye sordum bayık bakışlarımı tavana çevirirken.

"Simay... asla böyle tepkiler vermez."

"Simay öldü," dedim ruhsuz bir sesle. Amacım biraz dram yaratmaktı bu yüzden ağlamayı bekledim ama hiçbir şey olmadı. Ağlayamıyordum. Kendimi bunun için bir kez daha zorladığımda nefessiz kaldığımı fark ettim ve bu da beraberinde yaşadıklarımı yüzüme çarptı.

Elimde o el fenerinin hacmini hissediyordum...

"Niye hastanede değilim?" diye sordum boş bir tavırla odamı izlerken.

"Orada uyanmanın psikolojine zarar vereceğini, ruh sağlığını bozacağını düşündü doktor."

Annemin açıklaması üzerine seslice gülmeye başladım.

"Anne," diye mırıldandım ve ekledim, "Benim ruhum zaten sağlıklı değil, psikolojim zaten bozuk."

Annemin gözleri yaşlarla dolmaya başladığında ben gülmekle yetindim. Yaptıklarım veya sergilediğim tüm bu davranışlar tamamen kontrolüm dışındaydı. Hiçbir şey hissetmiyordum. Su kadar berrak ve bir cam kadar saydamdım. İçimde duygu adına hiçbir şey yoktu.

İnsanın en büyük düşmanı olan ve herkes de mutlaka bulunan korku hissi bile yoktu artık. Mesela Doğan Karahan karşımda olsa ona nanik yapar sinirden çıldırana kadar karşısında gülerdim. Sinirden deliye döndüğü noktada ise kahkahalara boğulurdum. Ciddiyim.

Aptal KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin