Bölüm şarkısı: Emre Kaya - Ayna.
"İkinci sorunun cevabını söyleyebilir misin Simay?" bakışlarım tahtada İngilizce dersi anlatan Bahar Hocaya dönünce alt dudağımı dişledim.
Lanet olsun! Düşünmekten dalmıştım!
"Imm... Hocam..." diye başladığımda hoca araya girdi.
"Biraz düşün. Doğru cevabı vermezsen bu yıl dersimden kalırsın." dedi şakayla karışık ciddi bir sesle. Sahte bir gülümsemeyle yanaklarım kızarmaya başladı. Güney çaktırmadan kolumu tuttuğunda kafamı tam olarak çevirmeden göz ucuyla ona baktım.
"I did not see you as a lousy teacher." diye fısıldadı sadece benim duyabileceğim bir şekilde. Kelimeleri net duyamasamda kendi ingilizce bilgimle net duyamadıklarımı bir şekilde düzelttim. Şuan türkçeye çeviremeyecek kadar gergindim. Hadi ama bütün gözler üzerimdeydi!
"I did not see you as a lousy teacher." dedim kendimden emin bir sesle. Sınıfta ki çoğu öğrenci anlamadığı için anlamsızca bakarken, ön sırada oturan çalışkan bir kaç kız şaşkınlıkla bana bakıyordu. Bu kadar şaşırmalarına gerek yoktu. Çünkü ingilizcem kötü değildi. Hatta gayet iyiydi.
"Ciddi misin?" diye sordu Bahar Hoca kırgınlıkla. Anlam veremesemde kafamı olumlu anlamda salladım. Güney sessizce kıkırdarken bunu bir tek ben duyabiliyordum.
"Aman Tanrım!" dedi Bahar Hoca ve hızla sınıftan dışarı çıktı. Kaşlarımı çatarak sınıfa bakarken bütün sınıf beni alkışlıyordu. Çoğu erkek öğrenciden oluşuyordu.
"Bravo Simay hocayı kaçırttın!"
"Aferin sana çok sıkılmıştık zaten!"
"Aferin sana!"
Bu olanların hiç biri mantıklı gelmiyordu. Tahtaya baktığımda ikinci sorunun cevabı hızla zihnime düştü. Geçmiş zaman ve gelecek zamanla ilgili bir soruydu. Peki benim verdiğim cevap?
'I did not see you as a lousy teacher'
Tek tek kelimeleri kafamda çevirdiğimde ortaya çıkan sonuç gözlerimin irice açılmasına sebep olmuştu.
'Sizin kadar berbat bir öğretmen görmedim.'
Hızla Güney'e döndüğümde dakikalardır tutmaya çalıştığı kahkahasını bıraktı. Omzuna sertçe indirip onu ittikten sonra hızla sınıftan çıkıp öğretmenler odasına doğru koştum.
Bahar Hocayı severdim. O da beni çok severdi ve ingilizce dersinde elinden geldiğince üzerime titrerdi. Kapıdan içeri girdiğimde, Bahar Hoca kollarını göğüsünde bağlamış somurtarak oturuyordu.
"Hocam?" dedim kapıda durup mahçup bakışlar atarken.
"Ah! Simay geç otur." dedi duygularını saklamaya çalışarak. Ve bana iyi davranması... Bu hoca gerçekten melek gibiydi. Yanına gidip sandalyeye oturdum.
"Hocam ben derste dalmıştım ve tahtada yazan soruya bakmaya fırsat olmadan bir arkadaşım bana cevabı söyledi. Ben de onu tekrar edince ortaya öyle birşey çıktı. Yani sizin hakkınızda ki düşüncelerim hiçbir zaman o yönde değildi. Sizi ne kadar çok sevdiğimi biliyorsunuz." dedim mahçup bir gülümsemeyle.
Kafasını olumlu anlamda sallayıp gülümsedi. "Zaten ben de çok şaşırmıştım. Sanırım senden öyle birşey beklemezdim." dedi.
"Derse gelecek misiniz?" diye sordum.
Saatine baktığında teneffüs zili çalmaya başlamıştı. "Ah! Zil çaldı zaten. Ben sınıfa gideyim. Sonra görüşürüz hocam." deyip öğretmenler odasından çıktım. Derin bir oh çekip sınıfa doğru ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptal Kız
Teen FictionUmursamaz çocuk, masum kız hikayesidir. Kurguyu tamamiyle bilmeden ön yargılı davranma. Her hikâye bir şansı hak eder, sen de bu hikayeye bir şans ver. ;D Kapak Tasarımı: @BurhanAkgun