Elimdeki bardağı öne doğru ittirerek, "Orkun." diye seslendim. Orkun bardağı alıp içkiyi doldururken oturduğum bar taburesinde geriye doğru yaslanarak bekledim.
"Buyur abi." deyip bardağı bana doğru uzatınca elinden alıp kafama diktim.
"Selam."
Bakışlarım yan tarafımda oturan Yudum'a kayınca başımla selam verip takrar içkiyi yudumladım.
"Çok içiyorsun Furkan." deyip bardağı elimden aldığında direnmeyip boş gözlerle baktım.
"Bugün olanları anlat." dedim tekrardan Yudum'a dönerek.
"Tahmin ettiğin gibi, Simay benden yardım istedi. Ben de kabul ettim. Karşı sınıftan bir kızı sıkıştırıp saçlarını kesmekle tehdit ettim..." tek kaşımı kaldırıp alayla baktığımda sırıtarak anlatmaya devam etti. "... Sonra kız kabul etti mecburen, sonra ele geçirdik soruları. Sınavda senin kağıdına baktığım için hoca Simay'la yerlerimizi değiştirdi işte." deyip omuz silkti. Kafamı olumlu anlamda sallayıp memnun bakışlarla baktım. Verdiğim görevi başarıyla tamamlamıştı. Sonuçta kimin kardeşiydi.
"Furkan, Simay'a değer mi veriyorsun?" diye sordu merakla.
"Hayır." dedim direkt rahat bir sesle.
"O zaman neden bu sınavdan geçmesine yardım ettin?" diye sordu.
"Çünkü matematiği bok gibi." dedim omuz silkerek.
"Açık konuş Furkan." dedi ciddi bir şekilde.
"Pekala. Ona değer felan vermiyorum. O sadece aptallığına doyamayan bir kız... Aptal Kız." dedim omuz silkerek. Derin bir nefes alıp geri bıraktı. Kafasını olumlu anlamda sallayıp elimden aldığı içki bardağını kafasına dikti.
"Selam millet!"
Doruk'un neşeli sesi kulaklarımı doldurduğunda tepki vermeden oturmaya devam ettim. Bu çocuk zaten hep neşeliydi. Üzüldüğünü hiç bir zaman görmemiştim.
"Furkan'ım. Bir selam yok mu?" diye sordu kırgınlıkla.
"Siktir git Doruk." dedim boş bir sesle.
"Pekala." deyip sırıttıktan sonra sağ locada oturan sarışın bir kızdan bahsetmeye başladı.
"Ben kalkıyorum, size iyi eğlenceler." deyip ayağa kalktım.
"Tamam görüşürüz." dediklerinde birşey söylemeyip ilerlemeye başladım. Onlara bazen soğuk davransamda, bu boktan hayatta değer verdiğim insanların başını çekiyorlardı. Doruk, Yudum, Onurcan... Onlar benim kardeşlerimdi.
Saçlarımı karıştırıp barın çıkışına doğru ilerlerken birinin koluma dokunmasıyla duraksayıp kafamı o tarafa çevirdim.
"Nasılsın?" diye sordu kahverengi gözleriyle aynı renk olan kahverengi saçlı kız. Bu kızı bir yerden tanıyordum ama...
"Sen kimsin?" diye sordum umursamazca. Önce kaşlarını çatıp sonra yüzünü buruşturdu. Onu tanımamam hoşuna gitmemişti anlaşılan.
"Berfin ben?" dedi soru sorar bir sesle.
"Ee?" diye sordum bıkkınca. Sanırım bizim sınıfta ki kızdı. Hatta bizim küçük aptaldan nefret ediyordu.
"Ben..." elini kollarımda gezdirip bana biraz daha yaklaştı. "... Geçen gece çok güzeldi..." dedi tahrik edici bir sesle. Kaşlarımı alayla kaldırıp yüzüne baktım.
"Ee?" diye sordum aynı alaycılıkla.
"Belki bu gece de..." devam etmeyip dilini üst dişlerinde gezdirdi. Ben demek istediğini gayet iyi anlamıştım. Kolumun üzerindeki elini tuttuğumda heyacanlı gözlerle bana baktı. Bardaki karışık renkli ışıklar yüzüne her vurduğunda güzel bir görüntü oluşturuyordu. Gerçekten de güzel bir kızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptal Kız
Teen FictionUmursamaz çocuk, masum kız hikayesidir. Kurguyu tamamiyle bilmeden ön yargılı davranma. Her hikâye bir şansı hak eder, sen de bu hikayeye bir şans ver. ;D Kapak Tasarımı: @BurhanAkgun