Sizce.. Simay mı? Mila mı?
Bu bölümde ki küçük bir kısmı çok sevdiğim bir kitaptan esinlenerek yazdım bilginize.
Diğer hikayem olan Özgürlüğün Kıyısında'yı okumanızı öneririm, eminim onuda çok seveceksiniz. :^)
İyi okumalar.
"Demir Maske'nin selamı var... Simay."
Dolan gözlerimi yavaşça kapatıp açtıktan sonra içimde ki korkuyu düşünmemeye çalıştım.
Soğuk nefesi, ensemi kapatan koyu kahverengi saçlarımın arasından sızarak tenime çarpıyordu. Tenimden bir elektrik akımı daha geçerken tüylerim diken diken olmuştu.
Kolumu sıkan eli gevşerken sessiz gece de nefes alış-verişlerimiz duyuluyordu. Hiçbir şey söylemeden omzuma çarpıp hızla yanımdan uzaklaştı.
Çarpmanın etkisyle diz kapaklarımın üzerine çökerken şaşkınlıkla arkasından bakıyordum. Bedeni karanlığa gömülüp görüş alanımdan çıktığında irice açılan gözlerimle hala ardından bakıyordum.
Yerden destek alarak ayağa kalktım. Ellerimi birbirine çarpıp tozu silkelerken, içimde ki korku ve heyecan hissi duruluyordu. Derin bir nefes alıp etrafa bakındım.
Furkan'ın bana doğru geldiğini fark ettiğimde rahatlamış bir ifadeyle nefesimi dışarı bıraktım. Yanıma geldiğinde tam ağzımı açıp az önce olanları söyleyecekken, soğuk elimin içinde hissettiğim sıcaklığı fark ettim.
Gözlerim irice açılırken bütün söyleyeceklerim beynimin diplerine gömülerek izini kaybettirmişti. Birleşen ellerimize baktığımda Furkan beni sürüklemeye başlamıştı. Gülümseyerek adımlarına ayak uydururken az önce hissettiklerim yerini mayhoş bir tatlılığa bırakmıştı.
"Ellerin neden bu kadar soğuk?" diye sordu Furkan sitem edercesine.
"Çünkü ben çok soğukkanlı bir kızım." dedim sırıtarak. Adımlarını durdurup omzunun üzerinden bana baktı. Bakışları kendimi gerizekalı gibi hissetirirken omuz silktim sırıtmaya devam ederken.
"Şaka ettim bakma öyle. Benim ellerim hep soğuktur." diye açıkladım. Bir şey söylemeyip yürümeye devam etti.
"Peki, senin ellerin neden bu kadar sıcak?" diye sordum. Cevap vermedi.
"Yoksa sen de sıcakkanlı bir insan mısın?" diye sordum kıkırdayarak.
"Acaba, seni yanımda dolaştırmakla yanlış mı yapıyorum?" diye homurdandı kendi kendine.
"Hayır! Hayır şaka ettim sadece." dedim bir çırpıda. Yanında olmak beni iyi hissettitriyordu. İyi ve özel.
Arabaya bindiğimizde derin bir nefes alıp arkama yaslandım. Saat baya geç olmuştu ve yarın karne günüydü. Önümüzde 15 günlük bir sömestr tatili vardı. Ve ne yapacağımı bilmiyordum.
"Tatilde ne yapacaksın?" diye sordum bakışlarımı Furkan'a çevirirken.
"İstanbul'a gideceğiz." diye mırıldandı.
"Ne!?" diye sordum yüksek bir sesle.
"Bağırma!" diye tısladı.
"Neden gidiyorsunuz?" diye sordum. Sesim bu sefer daha alçak çıkmıştı.
"İşlerimiz var." diye cevapladı.
"Ne işi?" diye sordum merakla. Gitmesini istemiyordum.
"Sanane..." duraksayıp bakışlarını bana çevirdi. "... Sakın merak etme!" diye tıslayıp tekrar önüne döndü. Kafamı olumlu anlamda sallayıp sırıtarak önüme döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptal Kız
Teen FictionUmursamaz çocuk, masum kız hikayesidir. Kurguyu tamamiyle bilmeden ön yargılı davranma. Her hikâye bir şansı hak eder, sen de bu hikayeye bir şans ver. ;D Kapak Tasarımı: @BurhanAkgun