"Ben de seni bekliyordum Simay."
Duyduğum sesle olduğum yerde durdum. Ona bakıp bakmamak arasında gidip geliyordum. Sonunda bedenimi döndürüp ona bakmaya başladım.
"Neden?" diye sordum merakla.
"Çünkü... Seninle konuşmak istiyorum." ürkütücü sesi kulaklarımı doldurduğunda kalbim hızlanmaya başlamıştı.
"Niye ki?" diye sordum masumca.
Yaslandığı arabadan doğrularak bana yaklaşmaya başladı.
"Simay... Simay... Çok safsın." dedi. Yavaş çıkan sesinde ki korkutucu ton omurgamdan yukarıya bir ürpertinin tırmanmasına sebep olmuştu.
Elini kaldırıp önüme düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdığında kitlenmiştim. Onu itebilirdim fakat o kadar şaşkındım ki öylece karşımda duran Savaş'a bakıyordum.
Hafifçe aralanan dudaklarım ve irice açılan gözlerimle ona bakıyordum. Elini kulağımın arkasından çekip yanağıma getirdiğinde kalbim mümkünmüş gibi daha da hızlandı.
Furkan bana dokunduğunda tüylerim diken diken olurdu. Çok tuhaf ve yoğun hissederdim. Simsiyah gözleri bir çok duyguyu hissetiriyordu. Ama Savaş'ta öyle olmuyordu. Koyu mavi gözlerinin hissettirdiği duygu sadece korkuydu. Kalbimin artan ritmi korktuğum içindi.
Yavaşça bana doğru eğildiğinde kısıtlı olan hareketlerim daha da kısıtlanmıştı.
Kolumdan sertçe geriye doğru çekildiğimde yere düşmemin sonunda canım çok acımıştı. 'Acı insanı kendine getirir.' özdeş sözünün şu an en iyi örneğiydim.
Ellerimi arkaya doğru bastırarak yerden destek aldım.
Artık iyice kendime gelmiştim. Önüme düşen saçlarımı geriye doğru attığımda kavga eden Furkan ve Savaş görüş alanıma girmişti.
Yere düştüğüm için açılan eteğimi düzeltip ayağa kalktım. Ortada dönen küfür ve sövmeleri net duyamıyordum.
Savaş ağzı yüzü dağılmış bir şekildeyken Furkan hala dövüyordu. Olanları sonra düşünmeye karar verip Furkan'a doğru ilerledim.
"Furkan yapma lütfen." dedim yalvaran bir sesle.
Koluna uzanıp onu çekmeye çalıştığımda bana dönüp sert bakışlarla baktı. Kolumu çekip buradan uzaklaşmak istesem de yapamadım.
"Bırak lütfen." dedim fısıltıyla çıkan sesimle.
Savaş'ın bakışlarını üzerimde hissediyordum fakat ona bakmıyordum.
Furkan koluma yapışıp beni çekiştirmeye başladığında adımlarına ayak uydurmaya çalışıyordum. Teninden, tenime geçen negatif elektiriği hissetmemek mümkün değildi.
Arabasına doğru ilerlediğimizde korkuyla olacakları bekliyordum. Bedenimi sertçe arabanın kapı tarafına çarptığında acıdan dolayı dudaklarım aralandı. Ağzımadan acı dolu bir inleme kaçarken saçıma asılmıştı.
"Bırak lütfen." dediğimde boğazımda düğüm haline gelen hıçkırık kendini serbest bıraktı.
Beni kendine çevirerek saçlarımda ki baskısını arttırdı. Siyah gözlerinde ki ateş beni korkutuyordu.
"O gece söylediklerimi ne çabuk unuttun aptal kız?" diye sordu. Sesi alaycıydı ama yine de soğuk çıkmıştı.
"Yemin ederim ben bir şey yapmadım. Kendisi beni öpmeye çalıştı, geri çekilmek istedim ama şoka girmiştim." dedim bir çırpıda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptal Kız
Teen FictionUmursamaz çocuk, masum kız hikayesidir. Kurguyu tamamiyle bilmeden ön yargılı davranma. Her hikâye bir şansı hak eder, sen de bu hikayeye bir şans ver. ;D Kapak Tasarımı: @BurhanAkgun