Belirsizlikler

6.6K 290 6
                                    

"Mila'yla kardeş olduğuma hâlâ inanamıyorum." Furkan televizyon izleyen bakışlarını yüzüme çevirdi.

"Ben de hâlâ şaşkınım ama nedense bildiğim bir şeymiş gibi geliyor," dedi ilgili bir sesle.

"Benden hoşlanmadığın hâlde yanında tutmanın tüm nedeni buydu değil mi?" diye sordum bakışlarım elimdeki kahve kupasındayken. "Üzgünüm," deyip başını yana eğdi ama suçlu hissetmediği aşikârdı.

"Furkan bana çok tuhaf davranıyorsun," dedim.

"Nasıl tuhaf?"

"Hatırladığım son anılarda bana çöpmüşüm gibi davranıyordun. Barda yaptıkların, saçıma yapışıp sürüklemen ve daha sonra boğmaya çalışman..." dedim gözlerimi devirirken. Tanrım bu söylediklerim kulağa berbat geliyordu. Furkan sırıttı.

"Kötü bir dönemden geçiyordum."

"Mila mı?" diye sordum dudak kıvırarak. Başını sallamakla yetindi.

"Onunla gerçekten benziyor muyuz?"

"Sen daha güzelsin."

"Yalancı!" Kısa bir gülüşmenin ardından sessizlik kontrolü ele aldı. Evden uzaklaşalı bir kaç gün oluyordu. Annem defalarca aramıştı ve hiçbirine cevap vermemiştim. Ne diyebilirim ki?

"O zamanlar klasik ergen depresyonundaydım. Mila'ya beni aldattığı için çok kızgındım. Sonra sen karşıma çıktın, vakit geçirelim falan bir şeyler saçmaladın. Ona çok benziyordu-"

"Hey! Doğru duyduğuma emin olmak istiyorum; Mila seni aldattı mı?!"

"Evet. Yakın bir arkadaşımla hem de." Bunu söylerken gamsız bir şekilde güldü.

"Bak sen şu işe ya.. Berk de beni Heves'le, en yakın arkadaşımla aldattı. Aynı kaderi paylaşıyoruz ve resmen aldatmak moda olmuş amına koyay-" O an kafamda bir şimşek çaktı. Küfür ediyor olmamın şaşkınlığı bir yana başka bir şey vardı. "Savaşla mı?"

"Eskisinden daha zekisin," uzanıp parmağıyla burnumun ucuna hafifçe vurdu. "Aptal Kız." Bu  beni gülümsetti. "Eskisi gibi olmanı özlemişim, Simay."

"Nasıldım ki?" Omuz silkmekle yetinde ve anlatmaya devam etti.

"Gözlerin Mila'ya çok benziyordu. Seni o stadın önünde gördüğüm ilk an aklımdan geçen tek şey buydu. Gözlerin onun gibiydi ama onun gibi bakmıyordun. Demek istediğim, kibirli ve kurnazca değil; saf ve masumca."

"Bunları senden duymak çok güzel," deyip aptal aşık gibi sırıttım.

"Annen aradı bugün," dedi ve tüm mutluluğum yerle bir oldu.

"Ne diyor?"

"Seni merak etmiş. Benimle kalmans pek sıcak bakmıyor."

"Ona ne ki? On sekiz yaşındayım ve istediğimi yapma hürriyetine sahibim."

"Zamanla onu affedeceksin."

"Asla." Kısa bir sessizlik ortama hâkim olduğunda Furkan'ın ve kendi kupamı alıp mutfağa doğru yol aldım. Kupaları sudan geçirip bulaşık makinasının içine dizdim. Furkan mutfak masasına yaslanıp beni izlemeye koyulduğunda doğrulup makinanın kapağını kapatıyordum.

Derin bir nefes alıp, "Savaş'la yakın mıydınız?" diye sordum.

"Evet."

"Neden sana bu şekilde ihanet etti?"

"Çok basit. Çünkü o da Mila'nın büyüsünr kapılmıştı. Mila istediği her şeye, herkese nasıl sahip olacağını bilir. Mükemmel bir kızdı; zekâsıyla, güzelliğiyle elde edemeyeceği kimse yoktur." Boğazımı temizledim uyarırcasına.

Biraz daha anlat da ortadan ikiye yarılayım, Furkan!

"Ne?" dercesine baktı.

"Nikâhına al istersen."

"Kıskandın mı?"

"Ne kıskanıcam o cadıyı be?" Yalandan kim ölmüş ki? "Neyse devam et," dedim söylediklerini unutmaya çalışırken.

"Savaş'ıı da baştan çıkardı işte. Sonra da tüm bunlar hiç olmamış gibi yurt dışına çıktı. Onu gerçekten sevdiğimi sanıyordum ama benimkisi sadece hayranlık ve biraz da takıntıymış."

"Sonra?" diye sordum kalçamı tezgaha yaslayıp kollarımı göğüsümde bağlarken. Çocuğa eski sevgilisini zorla anlattırıp kıskançlık krizine giriyordum resmen. İflah olmaz manyağın tekiydim.

"Sonra sen çıktın karşıma, her şey değişti ve..." Yavaşça doğrulup üzerime doğru gelirken kalbim hızlanmaya başladı.

"Ve?" diye sordum talepkâr bir tavırla.

"Ve seni seviyorum."

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken uzanıp elimi tuttu. "İlk defa beni sevdiğini söylüyorsun," diye mırıldandım şaşkınlığımın etkisiyle.

"İlk defa değil aslında." Anlamayarak ona baktım.

"Daha önce söyledim, sadece sen hatırlamıyorsun," derken alnını alnıma yasladı. Hadi ama! Neler oluyor? Biz sadece sahilde birkaç kez öpüşmüştük. En azından benim hatırladığım buydu. Bir buçuk sene içerisinde belki haddinden fazla yakınlaşmıştık.

"Simay."

"Evet?" Geri çekilip benimle göz teması kurdu.

"Burada benimle kalıyorsun. Bana ne kadar güveniyorsun?"

"Anlamadım?"

"Sonuçta ben bir erkeğim ve aynı evde yaşıyoruz ve sen beni etkiliyorsun. Ya sana istemediğin bir şey yaparsam?"

Kanım yüzümden çekilirken bana bir kal geldi.

"Bana zarar vermeyeceğini biliyorum," dedim kendimden emin bir sesle.

"Ne dayanarak bunu söylüyorsun?"

"Zarar görmemi istemeyeceğini biliyorum."

"Tamam ama nasıl?"

"Ben... Bilemiyorum. Bilinçaltımla alakâlı bir şey. Sana güveniyorum," dedim kısık bir sesle. Uzanıp alnıma bir öpücük kondurdu.

"Sen istemediğin sürece asla sana dokunmam." Kollarımı beline sarıp başımı göğsüne yaslarken, "Kayıp anılarımın arasında nasıl şeyler var bilmiyorum ama çok güzel şeyler olduğu kesin," dedim gülümseyerek.

Ellerimin altındaki kaslarının gerildiğini hissedebiliyordum. Ne olmuştu ki? "Neden böyle düşünüyorsun?" diye sordu soğuk bir sesle.

"Baksana, bana mükemmel davranıyorsun. Kırılmaması gereken nadide bir vazoymuşum gibi. Eksik zihnime göre sen benim için bir ay öncesine kadar sadece bir hayaldin ama şu an..."

"Şu an?"

"Sanki dünyandaki en değerli varlıkmışım gibi davranıyorsun."

Kulağıma doğru eğilip, "Öylesin zaten," dedi ve ekledi. "Seni tekrar kaybetmeyi göze alamam," diye fısıldadı.

"Zaten kaybetmeyeceksin, Furkan Meriç."

Aptal KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin