İyi okumalar.
Murat'ın aramasından sonra hızla yola çıkıp bahsi geçen ormana ulaşmıştık. Sık ağaçların arasında telefonumun ışığıyla ilerlerken bu sessizlik içimde kötü bir hissi barındırıyordu.
Bu gece, bu ormanda ne olmuştu böyle? Neden bu kadar ıssız ve sessizdi?
Kafamda ki kötü düşünceleri uzaklaştırıp etrafa bakınmaya devam ettim.
Dehşete düşmüş bir şekilde hızla etrafı tararken avazım çıktığı kadar bağırdım.
"SİMAAY!"
Her geçen saniye aleyhimize işliyordu. Elimi saçlarımdan geçirip sinirle inledim. Derin bir nefes alıp, yabani otların ayağıma dolanmasına aldırmadan ilerlemeye devam ettim.
"Furkan?"
Üzerime doğru gelen zayıf el fenerinin ışıklarıyla o tarafa doğru döndüm. Onurcan'dı.
"Evet?" dedim.
"Birkaç metre, geride bir ceset bulundu."
Parmaklarımın titrediğini hissederken boş gözlerle ona baktım. Bu... İyi bir haber değildi.
"Kimin?" diye sordum fısıltıyla. Sesimi zor duyduğuna emindim. Yutkundum. Vereceği cevaptan korkuyordum. O... Olamazdı değil mi? Olmamalıydı.
"Demir Maske'nin adamlarından birinin." diye cevapladı. Rahat bir nefes verdim. Onun değildi.
"Simay... Nerede?" diye sordu ifadesiz bir sesle. Üzüldüğü her halinden belliydi.
Cevap vermedim. Birkaç adımda yanıma ulaştı.
"Bilmiyorum." diye cevapladım boş bir sesle.
"Polisler de arıyor." dedi.
"Bir bok bulamaz o, aynasızlar!" diye tısladım tükürürcesine.
"Pekala. Herkes onu arıyor. Eminim ki.. Bulacağız..." derin bir nefes alıp geri bıraktı. Elini omzuma atıp gözlerimin içine baktı. "Hadi! Aramaya devam!" dedi umut dolu bir sesle.
Burukça gülümsedim. Gözlerini yavaşça kapatıp açtıktan sonra omzumda ki elini çekti.
"Ben şu tarafa bakıyorum! Sen de diğer yoldan git! Hadi! Hadi!"
Hızlı adımlarla yanımdan uzaklaştığında ben de adımlarımı hızlandırdım. Ne olursa olsun, ölü ya da diri, o aptal kızı bulacaktım!
Ormanda, Simay'ı arayan kişilerin seslenişleri yükselirken adımlarımı hızlandırıp koşmaya başladım.
"SİMAY!!"
Nefes alamadığımı hissettiğimde göğüs kafesim sıkışmaya başlamıştı.
Nefesim tükendiğinde önüne geldiğim büyük ağacın gövdesine elimi yasladım. Nefes alış-verişlerimi düzene sokmaya çalışırken elimin altında hissettiğim sıvı, kaşlarımı çatmama neden olmuştu.
Geri çekilip telefonun ışığını elime doğru tuttum. Bu kırmızı sıvı... Kandı. Yutkunarak telefonun ışığını ağaca çevirdim. Bu sırada ambulans sesleri ormanda yankılanıyordu.
Ağacın gövdesinde ki kanlanmış el izine baktım. İnce parmaklar... Küçük bir el... Kan.
Boğazımda, asit dökülmüş gibi bir yanma hissi oluşurken yutkunmaya çalıştım. Bu kanlı el izinin Simay'a ait olduğuna emindim. Ve kan hala nemliydi.
Telefonun ışığını yere çevirip incelemeye başladım. Yerde, sık aralıklarla damla damla kan izleri vardı.
Lanet olsun! Yaralı mıydı!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptal Kız
Teen FictionUmursamaz çocuk, masum kız hikayesidir. Kurguyu tamamiyle bilmeden ön yargılı davranma. Her hikâye bir şansı hak eder, sen de bu hikayeye bir şans ver. ;D Kapak Tasarımı: @BurhanAkgun