Terk Ediş

6.9K 273 3
                                    

Merhaba!

Bölümler kısa ama sık gelecek, yani umarım!

İyi okumalar.

"Kızım Allah aşkına nereye gideceksin?" Gözyaşlarımı silip ters ters Hacer Ablaya baktım. O da biliyor muydu müthiş aile sırrımızı?

"Sen biliyor muydun bunu?" diye sordum gözlerimi kısarak.

"Hayır, gerçekten bilmiyordum." Ses tonu ona inanmama yetiyordu. Hoş bilse ne değişecekti ki?! Ayakta uyutulduğum gerçeğini değiştirebilecek miydi? Elimdeki kazağımı yere fırlatıp ağlamaya devam ettim. Bulunduğum yere çökerken her şeyin çok ağır geldiğini fark etmiştim.

Önce hafızamı kaybetmiştim. Şimdi ise sarsılmama neden olacak bir gerçek suratıma çarpıyordu. Gerçek kapısı bir kez aralanınca geri kapanmıyor, gerisi çorap söküğü gibi geliyordu. Gerçekler kan damlaları gibi tek tek dökülüyordu.

Sorun sadece Hakan Atalar'ın kızı olmamam değildi.

"Kim?" Sesim umduğumdan daha zayıf çıkmıştı. Yanaklarıma dökülen yaşları silip hışımla sükûnetini koruyan anneme döndüm. "Kim!?"

Annem konuşmamakta kararlı gibiydi. Bağırarak ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Çocuk değildim, on yedi yaşınday- pardon on sekiz demeliyim; kayıplara karışan bir buçuk yılımı hafızam görmezden gelse de ben yapamazdım.

Yavaşça bakışlarımı bir köşede put gibi dikilen Furkan'a çevirdim. Sonra da Derin'e.

"Siz biliyor muydunuz?" Sesim titriyordu. Hiçbiri cevap vermedi. Cevap vermelerine gerek de yoktu, çünkü zaten belli oluyordu! Bakışlarımda öfkeye ek olarak kırgınlık da belirdi.

"Biliyorduk ama sen de biliyordun," dedi Derin naif bir sesle. Anlamayarak ona baktım. Kafam iyice allak bullak olmuştu.

"Düştüğün gün bunu öğrendin, daha doğrusu kulak misafiri oldun ve bunun etkisiyle merdivenlerden aşağı yuvarlandın." Furkan'ın cevabı sesi gibi netti. Hiçbir duyguya mahal vermeyen yüzünü inceledim.

Her şey çok fazlaydı.

Kendimi tutamadım.

"Kahretsin madem öyle neden bana bunu anlattınız!? Neden bir kez daha aynı acıyı yaşamamı istediniz!? Neden ya neden?!"

Yere oturup hıçkıra hıçkıra ağladım.

Asıl felaketi henüz duymamıştım. Her şey daha ne kadar kötü olabilirdi ki diye düşünüyordum. Her şey olduğundan daha kötü olabilirdi. İnanın bana gerçekten de beterin beteri vardı.

"Doğan Karahan."

Koltuğun önünde, çöktüğüm yerde, anlamayarak bakışlarımı anneme çevirdim. Ne saçmalıyordu?

Bu sefer şaşıran tek ben değildim. Furkan ve Derin'in gözlerinin irice açıldığını fark ettiğimde tekrar anneme döndüm. Yerden destek alarak ayağa kalktım.

"Ne saçmalıyorsun?" diye sordum kısık bir sesle.

Ne demek istediğini biliyordum.

Bilmek istemiyordum.

"Şey, biyolojik baban." Annemin yüzündeki ifade çok tanıdıktı. Yer yarılsa da dibine girsem bakışıydı bu. Çıkıp burayı terk etmek istiyordu. Ben de öyle.

Aptal KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin