-Bölüm 20- NEFRET

15.1K 525 99
                                    

[Bölümü Yalın- Şimdi Senden Vaz Mı  Geçmeli? Şarkısına okuyun mutlaka!!! Özellikle işaret verdiğim yerde.]

Gözlerimi yavaşça açıp kapatıp duvarın rengini incelemeye başladım. Derin bir nefes alıp tekrardan gözlerimi yumdum.

Gözlerim her kapandığında Furkan'ın surat ifadesi aklıma geliyordu. Mila'nın geleceğini öğrendikten sonra ki surat ifadesi...

Ben kızı öldü sanarken kız yurt dışındaydı. Ve Türkiye'ye dönüyordu! Gerçi Furkan gözlerimin içine bakıp bana Mila demişti. Ve gördüğüm rüya... Mila denen kızın hayatta olduğunun kanıtıydı.

Furkan, suratını ifadesiz tutsada titreyen ellerinden ne kadar şaşırdığını anlamıştım. Sonra zaten çekip gitmişti. Nereye gidebileceği konusunda sınırlı sayıda fikrim vardı.

Ya Barlar Sokağı'na gitmişti. Ya da nefes alabileceği tek yer olan sahile gitmişti. O günden sonra okula hiç gelmemişti.

Böyle bir şeyi beklemiyordu. Ben de beklemiyordum. Peki ne olacaktı? Mila'ya hala aşık mıydı? Benden uzaklaşma ihtimali var mıydı?

Kafamı sınıfa doğru çevirip etrafa bakındım. Yine Furkan'sız bir gün geçiyordu. Zil çaldığında derin bir nefes alıp kafamı kaldırdım.

Sıranın üzerinde ki telefonum titreyince elime alıp gelen mesaja baktım. Berk'ten gelmişti.

Çok acil konuşmalıyız. Alt katta ki depoya gel. Lütfen çok acil.

Kaşlarım çatılırken Berk'in sırasına baktığımda boş olduğunu gördüm. Acaba neden beni çağırıyordu? Bu kadar acil olan ne olabilirdi ki?

Gidip gitmemek arasında kalmıştım. Acil dediğine göre önemli bir şey olmalıydı. Ayağa kalkıp sınıfın çıkışına doğru ilerledim. Gitmekten ölmezdim değil mi?

Merdivenlerden inip alt kata geldiğimde ortalıkta hiç kimse yoktu. Arkamı dönüp merdivenlere kısa bir bakış attım. Gitmek istemiyordum ama...

Önüme dönüp okulun artık eşyalarını sakladığı depoya doğru ilerledim. Kalbim hızlanmaya başladığında yutkunarak adım adım ilerlemeye devam ettim.

Hafif aralık bırakılan kapının önüne geldiğimde elimle alnımda oluşan terleri sildim. Neden bu kadar korkuyordum ki?

"Berk?" diye mırıldanıp elimle kapıyı ittirdim. Kapı gıcırdayarak açıldığında ellerini saçlarından geçiren Berk bana doğru döndü.

"Geldin." diye fısıldadı. O kadar kısık bir sesle söylemişti ki söyleyip söylemediğinden pek emin değildim. Yüzünde anlam veremediğim bir ifade vardı. Acı çekiyormuş gibi...

Yavaş adımlarla ona doğru ilerleyip karşısına geçtim. Yüzü kireç gibi bembeyaz kesilmişti. Bu hali ben de merak duygusu uyandırmıştı. Neden böyleydi?

"Ne oldu?" diye sordum yumuşak bir sesle. Bir zamanlar bana yaptıklarını göz ardı ederek ona yardımcı olmaya çalışmak beni o kadar da aptal kılmazdı değil mi?

Sesli bir şekilde nefesini dışarı bırakıp elini saçlarından geçirdi. Kafasını çevirip kapıya döndüğünde ben ona bakıyordum. Bu şekilde davranmasının nedenini gerçekten çok merak ediyordum. Tekrar bana dönüp burukça gülümsedi.

"Üzgünüm sevdiğim." deyip belimden tuttuğu gibi bedenimi sertçe bedenine çarptıktan sonra dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Saçlarım önüme düşerken ellerim omzuna düşmüştü. Gözlerim irice açılırken onun koyu kahverengi gözleri kapalıydı.

Aptal KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin