Çadır

369 43 8
                                    



Güneşin rahatsız eden ışıklarıyla gözümü açtım. Elim artık hemen hemen refleks haline gelmiş bir şekilde sağımda duran bıçağa gitti. Bıçağın sapı tanıdık bir şekilde elime oturarak güvende olduğuma inanmamı sağladı.

Bir süre boyunca sadece öylece yatarak etrafı dinleyip birinin olup olmadığını kontrol ettim. Tam ayağa kalkmaya karar vermişken yaprakların arasından gelen ses dikkatimi çekti. Hızla ayağa kalkıp yanımdaki büyük kayanın arkasına saklanarak beklemeye başladım. Aynı pozisyonda yaklaşık yirmi dakika boyunca bekledikten sonra dışarı çıkıp etrafı kolaçan ettim. Geniş açık alan boyunca gözlerim her kuytu köşeyi aradı fakat farklı olan hiçbir şey yoktu.

Tam karşımda duran ağaca gidip her gün yaptığım gibi bıçağı ağaca sapladım. Yirmi yedinci çentik. Yine aynı sesi duyduğumda yerimde donakaldım. Burada birisi vardı, adım sesleri oldukça yavaştı. İnsan olduğuna emindim.

Ağacın arkasına saklanıp sesin geldiği yönü incelemeye başladım fakat sesin kaynağını bir türü göremiyordum. Ağaçların arasından elimden geldiği kadar sessiz bir şekilde ilerledim.

Hareket eden bir şey gördüğümde ani bir hareketle önümdeki çalılıkların arasına saklanıp daha dikkatli baktım. Sadece bir kampçıydı. Kendimi aptal gibi hissederek saklandığım yerden çıktım. Belki çadırlarından birkaç şey çalabilirdim.

Adamı takip ettim, sonunda çadıra vardığımızda bir kadın görüş alanıma girdi. Adam resmen kadının üstüne atladığı için oldukça kolay bir şekilde çadıra girdim.Öncelik yemeklerdeydi, bulabildiğim tüm yemekleri çantaya attım.

İki el feneri, üç pil, dört mutfak bıçağı, hepsini çantama gelişi güzel atmıştım. Yavaşça çadırdan çıkıp küçük mağramın olduğu yere giderken dikkat hatasıyla bastığım kalın bir dal gök gürültüsünü andıran bir sesle ortadan ikiye ayrılınca adam sevgilisinin üzerinden hızla kalktı.

Adam ayağa kalkıp üzerime yürümeye başlayınca seçeneklerimi tartıp kendi kampımın aksi yönüne koşmaya başladım. Adam geri dönüp eşyalarını geri vermem hakkında bir şeyler bağırarak peşimden koşuyordu. Aramızda ne kadar mesafe olduğuna bakma hatasına düşünce ayağım bir çukura denk geldi ve yere kapaklandım.

Ayağa kalkıp kaçacaktım ki adamın ellerimi arkamda birleştirdiğini hissettim. İki elim bağlı olabilirdi fakat ayaklarım hala serbestti. Sol ayağımla adama sıkı bir tekme geçirince adam sağa yuvarlanarak üstümden kalktı. Dengesini sağlamak için ellerini iki yanına koymayı başarmıştı ama o ayağa kalkmadan bu sefer ben onu yere mıhladım ve kemerimdeki bıçağı boğazına dayadım.

''Hepsi senin suçundu, çok yazık.'' Bıçağın keskin metali adamın boğazına gömülürken akan kan zemindeki yaprakları kırmızıya boyuyordu. Adamın gözlerindeki parlaklık yok olurken kendi kendime ''Çok yazık.'' diye mırıldandım.

Selam! Sınavlar bitti, dolayısıyla uzun süre buralarda takılacağım. Bölümün kısa olduğunu biliyorum ama elimde sadece bu var :D İyi okumalar ^^

Safkan Canavar (CreepyPasta OC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin