Seçim

257 26 10
                                    

''Güzel oda.'' Dedi Simon odamı gözden geçirip kendini yatağa bırakırken. ''Ayna neden kırık?'' Gördüğüm halisinasyonu hatırlayınca elimde olmadan ürperdim. Rahatsız olduğumu fark eden Simon ''Ben burada değilken ne oldu?'' diye sordu. Ona en başından başlayarak her şeyi anlattım; Mark'ı öldürdüğümü, yetimhaneyi yaktığımı, ormanda geçen günlerimi ve beni kaçırıp buraya getirmelerini.

O da bana kendi hikayesini anlattı. İkimizde yorgun ve kırıktık üstelik bunu düzeltebilecek hiçbir şeyimiz yoktu. ''Yani şimdi onun himayesi altındasın değil mi?'' diye sordu. Başımı sallayarak onayladım. ''Eğer emirlerine uymazsan ne olur peki?''

''Bunu henüz bilmiyorum ama açıkçası babamın nasıl öldüğünü öğrendikten sonra öğrenmeye de pek istekli değilim.'' Dedim ve yanına uzandım. Gözlerim yavaşça kapanırken parmaklarının saçlarımın arasında gezdiğini hissedebiliyordum.

Rüzgarın yavaşça bana taşıdığı fısıltıyı duyduğumda gözlerimi açtım. Ellerimin altında kurumuş yaprakların ve nemli yosunların oluşturduğu tezat ve üzerimde uzanan ağaçların gölgeleri ormanda olduğuma işaret ediyordu. Yavaşça doğruldum ve zemine oturdum.

Başımın dönmesini beklerken tam tersi oldu ve görüşüm bir anlığına karanlığa büründü. Gözlerimi tekrar açtığımda etrafımdakiler normalin çok ötesindeydi.

Gökyüzü kıpkırmızıydı ve yıldızlar olması gerekenin aksine siyahtı. Orman boyunca kurumuş, yanmış dallara cesetler asılmıştı. Titreyen ellerime baktığımda kana bulanmış olduğunu gördüm. Cesetlerin arasından bir çıkış yolu bulmaya çalışarak orman boyunca umutsuzca ilerledim.

Orman boyunca yankılanan çığlığı duyduğum anda sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladım. Çünkü duyduğum ses Simon'a aitti.

Daha önce yapabileceğimden haberim olmadığı kadar hızlı bir şekilde ormanın yarısını geçtim. Ormanın kuzeyi çok çok daha kanlıydı. Gözlerim Simon'ı ararken soluklanmaya çalıştım. Karşımda gördüğüm manzara olduğum yerde buz kesmeme neden oldu.

Bana arkası dönük olan Slender uzuvlarından birini Simon'ın boynuna sarmış onu boğuyordu. İkinci bir uzvunu karnında geçirdiğinde Simon acı dolu bir çığlık daha attı. ''Slender! Dur! Simon o!'' diye bağırdım. Göz yaşlarımın yanaklarımı ıslattığını hissedebiliyordum.

Slender başını bana çevirdi. ''Bu senin arkadaşın mı Claire Storm?'' Simon hala can çekişiyordu. ''Evet, evet benim arkadaşım. Lütfen bırak onu...''

''Tasmanı daha sıkı tutmalıydım. Sonuçta sen de bir Storm'sun.'' Bir anlık sessizlik havada asılı kaldı. ''Bu kişi, Zalgo'nun oğlu. Zalgo'nun kim olduğunu biliyorsun değil mi? Baban da bu yüzden öldü.'' Diyerek Simon'ı ayaklarımın önüne fırlattı.

Beni tutan buzların çözüldüğünü hissederek Simon'a doğru koştum. Titreyen ellerimle yarasına baskı yaparken gözyaşlarım durmak bilmiyordu. Başım göğsüne yaslayıp hala nabzının olup olmadığına baktım. Kalbi çok yavaş da olsa atıyordu.

''Sadakatini kanıtla, Claire Strom.'' dedi ve hemen önüme bir bıçak fırlattı Slender. ''Seçim tamamen senin, ya ikiniz de ölürsünüz ya da sadece Zalgo oğlu ölür.'' 

Safkan Canavar (CreepyPasta OC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin