Hoodie beni omuzlarımdan tutup yönlendirirken etrafa biraz da olsa göz gezdirme imkanım olmuştu. Bodrum katı gibi bir yerdeydik sanırım ama nasıl oluyorsa pencereden net bir şekilde gök yüzünü görebiliyordum. Odadan çıkmadan önce gördüğüm en son şey duvara asılmış baltalardı.
Kapı açıldığında normal ışıkların olduğu bir oturma odasına çıktık. Az önce gördüğüm küçük kız ve sarı saçlı bir çocuk kendilerini kaptırmış bir halde bir tür dövüş oyunu oynuyorlardı. Sally'nin ayaklarının dibinde siyah saçlı, kırmızı kürklü bir köpek yatıyordu.
Masky Jeff'e dönüp ''Geri kalanını biz hallederiz.''gibisinden bir şeyler söylediğinde Jeff tek elini kaldırarak köpeği yanına çağırdı. ''Hadi Smile! Biraz yürüyüşe çıkalım.'' Köpekle birlikte demir kapıya doğru ilerlerken mutfak olduğunu düşündüğüm yerden birisi ''Kanıt bırakma! Uğraşması zor oluyor!'' diye bağırdı.
Onun arkasından biz de çıktık fakat Jeff görünürde yoktu. Masky ve Hoodie sıkıca iki omzumdan tutuyordu. Hiçbirimiz konuşmadan ormana doğru ilerledik. Tahminimce kuzey doğuya doğru ilerliyorduk. Yaklaşık yirmi dakika boyunca yürüdükten sonra terk edilmiş gibi görüne devasa bir evin önüne çıktık. Evin arkasından güçlü çarpışma sesleri geliyordu. Bunları Masky ve Hoodie de duymuş olacak ki ikisi de durup birbirine baktı ve silahlarını çekiler Her şey aniden oldu. Hoodie omuzlarımdan bastırarak yere oturmamı sağladı ve ''Burada bekle.'' diyerek elinde iki bıçakla onu bekleyen Masky'e katıldı.
İkisi birlikte temkinli bir şekilde ilerlerken bende arkalarından sessizce gidiyordum. Evin köşesini döndüklerinde ikisinin de omuzları rahatladıklarını belli eden bir şekilde gevşedi fakat ben gördüğüm manzarada rahatlanacak bir şey göremiyordum.
Kahverengi saçlarını turuncu pilot gözlüğünün arkasına sıkıştırmış bir çocuğun elinde iki balta vardı ve karşısında kendini iki bıçakla korumaya çalışan bir kıza saldırıyordu. Kız arkasındaki taşı fark edemeyip yere düştüğünde çocuk fırsatı yakalayıp kızı yere sabitledi.
''Biraz daha dikkatli olmalısın Clock. Başın dikkatsizliklerin yüzünden belaya girecek ayrıca her zaman seni kurtarmak için orada olamayabilirim.'' Sözleri kızı sinirlendirmiş olmalı ki bir diz darbesiyle çocuğu yana attı ve bu sefer kendisi çocuğun zeminde kalmasını sağladı. Bıçaklarından birini yerden alıp çocuğun boğazına dayayınca çocuğun bütün yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı. ''Senden hiçbir zaman beni kurtarmanı istemedim Toby. Kendi başımın çaresine bakabilirim.'' Yerden diğer bıçağını da alıp boyuna soktu ve kafasını kaldırınca Masky, Hoodie ve arkalarındaki benle karşılaştı.
''Hey çifte kumrular! Sizin birbirinizi eğitiyor olmanız gerekmiyor muydu?'' diyerek yanlarına gitti Masky. Tam geri dönüp beni bıraktıkları yere dönmeyi düşünüyordum ki Hoodie arkasını döndü. Ve ben de sonunda yüzünü görebildim. Aslında göremedim, çünkü maske takıyordu. Siyah maske bütün yüzünü kaplıyordu ve maskenin üzerinde iki kırmızı göz ve bir tane kırmızı üzgün ağız vardı.
''Sana orada beklemeni söylemiştim.'' diye homurdandıktan sonra kolumdan tutarak beni diğerlerinin olduğu yere doğru çekiştirdi. Açıkçası daha fazla tepki vermesini bekliyordum ama bu da işime gelmişti tabii ki. Beni önüne çekince az önce suratını tam olarak göremediğim kızla göz göze geldim. Burada yaşayan insanların arasında normal görünen tek bir insan bile olmadığına karar verdim, gerçi bende çok normal görünüyor sayılmazdım hani. Kızın bir gözünün yerinde saat vardı ve dudaklarının kenarından başlayan ve yanakları boyunca giden gülümseme şeklinde dikişler vardı.
Kız gözlerini Masky'e çevirdi. ''Bu kız kim?'' Bense o sırada Toby'e bakmakla meşguldüm. Nedensiz bir şekilde çok tanıdık geliyordu. Daha sonra anladım ki buraya gelmeden önce gördüğüm pilot gözlüklerini takıyordu.
''Slender onu buraya getirmemizi söyledi fakat neden olduğunu söylemiyor.'' diye açıklamaya girişti Toby. ''Slender'dan nefret etmek için bir neden daha!'' diye bağırarak az önce takılıp düştüğü taşı tekmeledi.
''Slender burada değil mi?'' diyerek evi işaret etti Hoodie. ''Sizce Slender burada olsa Clock buraya gelir miydi?'' diyerek yanıtladı Toby.
Masky bir şeyler söyleyecekti ki sözleri başlamadan Clock'un bana fırlattığı bıçaklarla kesildi. Kendimi yana atarak bıçaklardan kurtulmuştum fakat kalbim neredeyse duracaktı. ''Niye yaptın bunu şimdi?!'' diye bağırdım. Fakat Clock gayet sakince ''Reflekslerini denemek için.'' diyerek yanıma geldi ve kolumu dürtmeye başladı.
Tam ağzımı açıp ona durmasını söyleyecektim ki önümüzdeki evin üst kattaki penceresi açıldı.Camın arkasında duan yaratık ağzındaki geniş gülümseme şeklindeki yarık dışında oldukça Slender'a benziyordu. Kafasında bir şapka ve üzerinde bir pardösü vardı. ''Siz iki pilicin atışmasını izlemek çok eğlenceli ama yeni gelene zarar gelsin istemem.''
Bu söz üzerine benim kadar Toby'nin de sinirlenmiş olduğunu fark ettim. Beline asılı olan iki baltayı çekip yaratığa nişan almıştı ki Clock onu bir elini koluna koyarak durdurdu. ''Benim kızıma bulaşma!'' demekle yetindi Toby.
Fakat benim öfkemi dindirecek kimse yoktu, yerde bulduğum rastgele şeyleri nefretimi kazanmış yaratığa fırlatmaya başladım. Bir iki taş parçası isabet etmişken daha da tepemi attıracak bir şey söyledi. ''Kızgınken daha güzel olduğunu biliyor muydun hayatım?'' Bu kadarı da fazlaydı. ''Oraya geliyorum!'' diye bağırdıktan sonra sinirle evin ön tarafına dolaşıyordum ki Masky kolumdan tutup gitmeme engel oldu.
''İşte, Offender ile tanışmış oldun maalesef. Slender ounun icabına bakar eve dönmemiz lazım.'' dedikten sonra dönüp Hoodie ve Toby'e baktı. Üçü arasında sessiz bir konuşma geçerken bende öfkemi zor da ola kontrol altına aldım. Ardından geldiğimiz yoldan geri göndük.
Medyada Yaguyi'nin (Nurse Ann ve Judge Angels'ın yazarı) çizdiği harita var. Haritadaki yerleri kullandım bende bu kitapta. Herkese iyi okumalar ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Safkan Canavar (CreepyPasta OC)
FanfictionEtrafımı çeviren aynalara baktım. Önümde duran yansıma benim yerime kız kardeşime aitti. ''Hepsi senin suçun.'' Tüylerimi ürperten bir kahkaha yankılandı aynaların arasında. Kız kardeşim bir aynadan silinip diğerinde belirirken ona yetişebilmek için...