Kafes

413 46 10
                                    


Yavaşça gözlerimi araladım. İlk önce gördüğümü idrak edememiş olsam da sonrasında nerede olduğumu anladım. Üstümden çift satırlı parmaklıklar geçiyordu, dirseklerimden destek alıp doğrulduğumda aynı parmaklıkların sağımı ve solumu da sardığını gördüm. Oturduğum zemin soğuk ve nemliydi. Solumda, içinde bulunduğum kafesin dışında, bulunan pencereden içeri süzülen ay ışığı dışında başka hiçbir ışık kaynağı yoktu odada. Etrafı incelemeye çalışıyordum ki tam önümde parlak bir ışık yandı.

Gözlerimi kısarak ışığa baktığımda karşımdaki masada oturan sekiz dokuz yaşlarında küçük bir kız çocuğu gördüm. Uzun kahverengi saçları beline kadar iniyordu. Pembe elbisesinin üzerinde 'Sally' yazıyordu, isminin bu olduğunu tahmin ettim. Elbisesinin üstü de yer yer çamur ve kanla kaplıydı. Daha da garip olan şey ise kızın suratının, alnından çenesine, kadar ince şeritler halinde kanla kaplı olmasıydı.

Masanın üstünden zıplayarak aşağı indi ve parmaklıklara doğru yaklaştı ve dikkatle beni inceledi. Parlak yeşil gözleri bana Sam'i anımsatmıştı. Küçük kız başını sağa çevirip ellerini ağzına siper etti ve bağırdı. ''Hey! Bu uyandı!''

Bir kapı gıcırtısı ve onu takip eden ayak sesleri duydum. Işığın vurduğu alana girince onu inceleme fırsatım oldu. Üstünde minik kan lekeleriyle dolu beyaz bir kapüşonlu vardı. Siyah saçları neredeyse omzuna değiyordu fakat bunların hiçbiri yüzü karşısında garip kalmıyordu. Dudaklarının kenarından başlayan ve bütün yanağı boyunca devam eden yarık onu gerçekten korkunç kılıyordu.

Küçük kızın yanına gelirken bana kısa bir bakış attı ve çaktırmadan kızın saçını çekti. Küçük kız da karşılık olarak dönüp adama küçük yumruklarını sallamaya başladı fakat çocuk kızı alnından ittirerek kendinden uzak tuttukça yumrukları havayı dövmekten başka bir işe yaramıyordu.

Ufak çaplı kavga devam ederken içeriye birisi daha girdi. Bu sefer ışık oldukça tanıdık birisini aydınlattı. Turuncuya çalan montu halla üstündeydi fakat maskesi ensesinden aşağı sallanıyordu. ''Jeff, Sally'le uğraşmayı kes lütfen.'' Adının Jeff olduğunu öğrendiğim çocuk yana çekilip Sally'nin alnını bırakınca kız boşluğa düştü. Dengesini sağladığında oldukça sinirli adımlarla Jeff'e doğru ilerledi fakat kapının dışından gelen bir ses onu durdurdu. ''Sally! İkinci tur için sana ihtiyacım var!'' Bunun üzerine Sally Jeff'e dönüp, ''İntikamım acı olacak.'' diye tehdit ettikten sonra koşarak odadan çıktı.

Jeff masanın yanındaki sandalyeyi önüne çekerek oturdu. ''Onu niye buraya getirdiniz?'' sesi sıkıldığını her halinden belli ediyordu.

''Slender bir şey söylemeyi reddediyor. Özel bir sebebi varmış ve şu anlık bizi ilgilendirmezmiş. Eh, efendimi sorgulamak bana düşmez.'' diye yanıtladı.

Adını duyduğumda kanın damarlarımda donduğunu hissettim. Slender... Babamın kitabındaki canavar mıydı? Eğer Slender gerçekse o kitaptaki bütün canavarlar gerçek olabilirdi. İçimden lanetler okuyarak ikisinin konuşmalarını izlemeye koyuldum.

''Onu Slender'ın yanına götürün o zaman?'' dedi Jeff sanki çok bariz olan bir şeyi göremiyorlarmış gibi. Kaçış anahtarımın yolu görünmüştü.

''Dışarıya çıkınca ne yapacağını bilmiyoruz, kaçmaya filan çalışırsa uğraşmak istemiyorum.'' ve bütün umudum yok oldu.

İkisi beni dışarı çıkarıp çıkartmama konusunda tartışıyorlardı ve ben daha fazla bunu kaldıramayacak hale gelmiştim. ''Ben niye buradayım ve siz de kimsiniz?!'' İkisi de şaşkın bir ifadeyle bakıyordu. İlk şaşkınlığı üzerinden atan Jeff konuşmaya başladı.

''Ben Jeff bu da Masky, Marble Hornets grubundan bir proxy, senin neden burada olduğunu biz de bilmiyo-'' içeriye giren kişiye bakmak için sözünü yarıda kesti. İçeriye giren kişi sarı bir kapüşonlu giyiyordu bu yüzden yüzünü göremiyordum fakat elinde tuttuğu anahtarı oldukça net bir şekilde görebiliyordum ki bu benim için yeterliydi.

O kapıyı açmaya çalışırken Masky adamın elindeki anahtarı almaya çalıştı fakat sarı kapüşonlu ondan daha hızlıydı. ''Hoodie ne yapıyorsun? Onu öylece dışarı çıkartamazsın!''

Adının Hoodie olduğunu öğrendiğim kişi kapıyı açarken ayağa kalkıp üstümü silkeledim. Başımın arkası hala deli gibi zonkluyordu. ''Slender uyandıysa onu getirmemizi söyledi, O'na karşı mı geliyorsun?''

Slender'ın burada çok büyük bir iktidarı varmış gibi görünüyordu. Bu düşünceyi takiben babamın kitabında okuduğum bir cümle zihnime yıldırım gibi düştü, ''Slender'ın proxy adı verilen özel yardımcıları vardır. Proxy'lerin Slender'a karşı sonsuz bir sadakati vardır. İhanetin sonu ölümdür.''

Kapıdan ışığa doğru bir adım attığımda başımı çok büyük bir belaya sokmamış olduğumu dileyerek kafesten dışarı çıktım.

Safkan Canavar (CreepyPasta OC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin