Attığım çığlık kulaklarımı tırmalarken çığlık atabildiğimi fark ettim. Ellerimle hızlıca boğazımı kontrol ettiğimde tek bir çizik bile olmadığını fark ettim. ''Ne oldu? Claire iyi misin?'' Simon yanımdaydı. Yaşıyordu. Saçları yeni kalktığı için karmakarışıktı ama yaşıyordu. Tek bir saniye bile düşünmeden ona sarıldım. ''Yaşıyorsun.'' Simon bana sanki başka bir dilde konuşuyormuşum gibi bakıyordu. ''Tabii ki yaşıyorum Claire.'' Başımı mzuna gömdüğümde ağladığımı fark ettim. Ne kadar kolay ağlayan biri olmuştum böyle. ''Hey, ne olduğunu anlatacak mısın?'' diye sordu başımı kaldırırken.
Elimin tersiyle gözyaşlarımı silip cevapladım. ''Kabus gördüm sadece. Sağlam bir tane hem de.'' Toparlandığımdan emin olduktan sonra hızla ayağa kalkıp sandalyenin arkasında asılı olan kırmızı ceketimi üstüme geçirdim. Dışarısı soğuk olmalıydı.
''Nereye gidiyorsun?'' diye sordu. Hala uykusu olduğu için yeterince düzgün konuşamıyordu. ''Slender'ın yanına gidiyorum ve sen gelmiyorsun.'' Cevap vermesine fırsat kalmadan bıçaklarımı ve kılıflarını alarak aşağı indim.
Tuhaf bir şekilde kimse yoktu fakat işime geldiği için sorgulama ihtiyacı hissetmedim. Belki ona her şeyi açıklarsam Simon'ın yaşamasına, yaşamamıza izin verebilirdi. Sonuçta evde Zalgo ile bağlantısı olan bir sürü kişi vardı.
Ormanı koşarak geçtiğim için soluk soluğa kalmıştım. Evi gördüğümde yavaşlayıp nefeslerimin düzene girmesini bekledim. Bütün gücümle kapıyı yumrukladıktan sonra kapıyı birisinin açmasını bekledim. Kapı yavaşça açıldığında zaman kaybetmeden konuşmaya başladım. ''Slender seninle konuşmam gereken bir konu var.'' Başımı kaldırdığımda gördüğüm şey kafamı duvara çarpmak istememe sebep oldu.
''Slender'a ismiyle hitap etmen saygısızlık olarak karşılanabilir hayatım.'' Offender. Harika. ''Offender şuan gerçekten seninle uğraşacak zamanım yok. Slender nerede?''
''Sizin kaldığınız eve gitti. Nedenini ben de bilmiyorum.'' Birisi Simon hakkında bir şey söylemiş olabilir miydi? Belki de Proxy'lerden birisi rapor verirken söylemişti. Gerisin geri evden uzaklaşıp aynı hızla Simon'ın yanına koşarken aklımdan Slender'ı ikna etmek için ne yapmam gerektiğini düşünüyordum.
Birilerinin uyanmış olmasını dileyerek kapıyı bütün gücümle yumrukladım. Birkaç saniye sonra kapı açıldığında karşımdaki manzara az kalsın bayılmama sebep oluyordu.
Slender tek eliyle Simon'ı havaya kaldırmış, Masky ve Hoodie ona Simon'ın kim olduğunu anlatmaya çalışıyordu. ''Slender dur!'' diyerek odaya daldığım anda bile yanlış bir şey söylediğimi biliyordum.
''Bana emir verebilecek bir konumda olduğunu düşünüyor musun Storm?'' diyerek başını bana çevirince bütün bedenimin buz kestiğini hissettim. Eğer Simon'ı kurtarmak istiyorsam onun dediklerine uysam iyi olacaktı.
''Hayır efendim. Ama eğer izin verirseniz size onun zararsız biri olduğunu kanıtlayabilirim.'' dedim. Slender, Simon'ı yere bırakarak bana döndü. ''Dinliyorum.''
Gözlerimi zorlukla nefes almaya çalışan Simon'dan almayı başardığımda gözlerinin olması gereken yere bakarak konuşmaya başladım.
''Öncelikle o benim arkadaşım ve ona tamamen güveniyorum.''
''Arkadaştan fazla olduğunuzu düşünmüştüm.'' diyerek cümlemi yarıda kesti Clock. Slender'la aynı anda ona bakınca ellerini havaya kaldırıp yavaşça odadan çıktı.
''Size ve bu aileye olan sadakatimi sorgulamanızı anlamsız buluyorum. Hayatımı size borçluyum ve bu borcu ödemek için ömrümün sonuna kadar size hizmet edeceğime yemin ettim. Simon'ın kimin oğlu olduğu önemli değil. O bu aileye zarar verecek bir şey asla yapmaz. Çünkü biliyor ki eğer size zarar verirse beni de kaybeder.''
Son cümleyi Simon'ın da duyduğundan emin olmak için yan gözle ona baktım. Bir saniyeliğine gözlerimiz buluşsa da şiddetli bir öksürük krizi başımı eğmeme sebep oldu. Yaptığım konuşma sadakatimi kanıtlamamış mıydı? Slender neden hastalığı kullanmaya karar vermişti?
Öksürükler daha da şiddetlenince dizlerimin üstüne çökerek yerden destek alıp Slender'a baktım. Daha da yaklaşmıştı ve gözüme daha şeytani görünüyordu. Öksürüklere baş ağrısı da eklenince başımı eğip geçmesini dilemekten başka yapabileceğim bir şey yoktu.
Hissettiğim bütün ağrı bir anda kesildi. Başımı kaldırdığımda Slender'ın bir elini uzattığını gördüm. Minnetle elini tuttuğumda kalkmama yardım etti ve sesinin zihnimde çınladığını duydum. ''Sana güveniyorum Claire Storm. Umarım annen ve baban gibi beni hayal kırıklığına uğratmazsın.''
''Endişelenmeyin efendim, böyle bir şey asla olmayacak.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Safkan Canavar (CreepyPasta OC)
FanfictionEtrafımı çeviren aynalara baktım. Önümde duran yansıma benim yerime kız kardeşime aitti. ''Hepsi senin suçun.'' Tüylerimi ürperten bir kahkaha yankılandı aynaların arasında. Kız kardeşim bir aynadan silinip diğerinde belirirken ona yetişebilmek için...