Son

405 34 97
                                    

Simon'ın arkasında kaldığı için kim olduğunu göremiyordum fakat kim olduğun adım gibi biliyordum.

''Baba? Senin burada ne işin var?''

Tahminlerimin doğru çıkması gerçekten bazen sinirlerimi bozabiliyordu.

''Benimle gelin. İkiniz de. İkinizi de Slender'dan koruyabilirim. Sonuçta ikiniz de Proxy değilsiniz üzeriniz de bir kontrolü yok değil mi?'' diye devam etti Zalgo. Sözleri ve vaatleri umut vericiydi, fakat imkansızdı. Ne o söylediği sözler kadar iyi birisiydi ne de ben burayı terk edebilirdim.

Simon başını eğdi, ikimiz de bunun olanaksız olduğunu dile getirmek istemiyorduk. ''Anlıyorum.. Yapabileceğim bir şey yok o halde.'' dedi Zalgo.

''Ama oğlumun zarar görmesine izin veremem.'' diye devam ettiğinde Simon'ın sinirden titrediğini fark ettim.

''Sen! Beni kendi işlerin için kullanıyorsun ki bunu yaparken hiçbir zaman benim güvenliğimi ön planda tutmazken şimdi en başından beri bana babalık yapmışsın gibi davranamazsın!''

Zalgo bile şaşırmış görünüyordu, Simon'ın bile böyle bir tepki vereceğini düşünmediğini biliyordum. Bir an durup ne dediğini fark ettikten sonra tekrar büyük bir kararlılıkla durduğunu gördüm.

''Simon, oğlum, gidebileceğin başka bir yer yok ki.'' dediğinde Simon'ı sadece daha da sinirlendirdi. Daha fazla sinirlendi çünkü doğru olduğunu biliyordu. Bizim gibi ucubelerin gidebileceği yerler kısıtlıydı. Dönüp dolaşıp kendini tekrar Zalgo'nun yanında bulacağını biliyordu.

Simon'ın daha fazla dayanamayacağını düşündüğüm sırada zihnimde yankılanan ses kanımın donmasına sebep oldu.

''Sadakatinin buraya kadar olduğunu bilmeliydim Storm.''

Kaçmak istedim. Koşup her şeyi arkamda bırakmak, bunların hiçbiri yaşanmamış gibi davranabilmeyi istedim. Fakat ayaklarım hareket etmeyi reddediyor, vücudum emirlerime karşı çıkıyordu. Elimin ceketimin cebinde duran bıçağa gittiğini fark ettim.

Durdurmak için her şeyi denedim. Bütün gücümle çabaladım fakat içten içe durdurmanın imkansız olduğunu biliyordum. Kontrolün O'nda olduğunu biliyordum.

Parmaklarım benim emrimin dışında bıçağı açtı. O an sadece bana kendimi öldürtmesini diledim. Kendi boğazımı keseyim ki daha sonra olacakları görmeyeyim. Ama hayır, hiç kimsenin olmadığı gidi O'nun da bana karşı hiçbir acıması yoktu.

''Cidden o kadar kolay biteceğini düşünmedin değil mi?'' Zihnimde yankılanan sesi haklı olduğumu kanıtlıyordu. Ağzımı açmaya çalıştım. Çığlık atmaya, bağırmaya çalıştım. Kaçması için ona yalvarmaya çalıştım. Fakat vücudum saldırı pozisyonuna geçerken tek yapabildiğim şey gözyaşı dökmekti.

Simon hala Zalgo ile tartışıyordu. Bense zihnimde çınlayan uğultudan ve beynimi delip geçen baş ağrısından hiçbir şey duyamıyor, neredeyse göremiyordum.

Ayaklarım bir kez daha bana itaat etmeyerek adımlarımı hızlandırdı. Bir an sonra kendimi elimde bir bıçakla ona doğru koşarken buldum. Ne olacağını biliyordum, ama karşı koyamıyordum. Birkaç saniye sonra neler olacağını görmek istemiyordum. Ama O gözlerimi kapatmama bile izin vermiyordu.

Bıçağın ona dokunmasına milimler kalmıştı ki Simon kenara çekildi. Neler olduğuna inanamıyormuş gibi bir hali vardı. Ama ağladığımı fark ettiğinde neler olduğunu çözdüğünü anladım.

Sayısız saldırılarımı mükemmel bir şekilde savuştururken yorulmamı beklediğini biliyordum. Yorulmamı, vücudum daha fazla hareket edecek gücünün kalmamasını bekliyordu ki yorgun düşüp bayılayım. Ama yaklaşık iki saat sonra bile O'nun gücünü hissedebiliyordum. Pes etmiyordu ve yorulmuyordu.

Safkan Canavar (CreepyPasta OC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin