Yetimhane

738 56 25
                                    




Biraz uzun olan çakıl patikada ilerlerken evi daha iyi inceleyebilme fırsatım oldu. İki katlı koyu renk ahşap bir evdi. Pencerelerin çoğu solup sarıya dönmüş beyaz tül perdelerle örtülüydü. Çatıya baktığımda çift kanatlı bir kapı gördüm. Büyük olasılıkla terası kullanıyorlardı. Çatı gözden kaybolduğunda verandaya varmıştık.

Tahtaların adımlarımızla gıcırdaması eşliğinde büyük çelik kapının önüne geldiğimizde şoför ağır görünen kapı tokmağını üç kere sertçe vurdu. Cevap olarak içeriden oldukça tiz bir ''Geliyorum!'' sesi duyuldu. Başımı çevirip Sam'e baktığımda boş gözlerle zemine bakıyordu.

Hızla yaklaşan adım seslerinden sonra kapı yavaşça açıldı. Turuncu kıvırcık saçları, sıkıca topladığı topuzundan fırlamış, oldukça sevecen bir ifadeyle bakan bir kadın göründü kapının ardından. ''Ah! Demek sizdiniz! Hoş geldiniz canlarım.'' Diyerek bizi kolumuzdan yakaladığı gibi içeri çekti.

Sam'i sol kolundan tuttuğu için Sam boğuk bir çığlık attı. Kadın kafası karışmış bir ifadeyle bir bana bir de ona baktı. Bu sırada ben de dengemi sağlamak amacıyla üzerine sertçe basmak zorunda kaldığım ayağımın acısıyla baş etmeye çalışıyordum.

Olaya açıklık getirmek için boğazımı temizleyip konuşmaya başladım. ''Evimizde çıkan yangın sonucu Sam'in sol kolu benim de sağ bacağım yandı. Biraz iyileşmiş olabilirler ama hala hassaslar.'' Kadın başını olumlu anlamda salladı. ''Özür dilerim canlarım. Öğrendiğim iyi oldu. Ben Molly. Burası kocam Mark ve bana ait. Hepinize iyi bir yaşam vermek istiyoruz!'' Kadın oldukça mutlu ve heyecanlı konuşuyordu. Bu evi çocukları cidden seviyor olmalıydı. ''Yorgunsanız eğer hemen odanız çıkabilirsiniz canlarım ne dersiniz?'' Sam bana döndü, onay verince Molly'e dönüp ''Sanırım biraz dinlensek daha iyi olur.'' Diyince Molly de kafasını sallayıp ''Beni takip edin.'' Diyerek merdivenlere yöneldi.

Gıcırdayan merdivenlerden çıktığımızda bizi sağlı sollu kapıların sıralandığı bir koridor karşıladı. Sağdan başlayarak numaralarla sırlanmıştı ve ileride koridor ikiye ayrılıyordu. Koridorun ikiye ayrılan kısmında görebildiğim kadarıyla kızlar ve erkekler olmak üzere ikiye ayrılan bir banyo vardı. Ayrım yerine gelene kadar yürüdük ve sağ tarafta köşedeki kapının önünde durduk. Molly önlüğünün cebinden büyük bir anahtar halkası çıkardı ve kapıyı açtı. Ardından önlüğünün öteki cebinden çıkardığı bir anahtarı Sam'e verdi. ''Odanız burası canlarım yarım saat sonra, yedide. Kalabalığı takip ederseniz yemekhaneyi bulursunuz.'' Diyerek yanımızdan ayrıldı.

İçeriye girdiğimizde Sam kapıyı arkamızdan kapattı. Oda beklediğimden daha iyiydi açıkçası. Kapının sağ tarafında küçük bir şifonyer vardı ve üzerinde duvara dayanmış dikdörtgen bir ayna vardı. Şifonyerin ayakucunda başlayıp duvara kadar uzanan bir yatak vardı. Yatağın yanında oldukça eski görünen bir komodin ve karşısında da hemen hemen onların aynısı olan bir komodin ve yatak vardı. İki komodinin arasında oldukça uzun bir pencere vardı. Perdeleri açık olan pencereden ormanın üstüne çöken sis görülebiliyordu.

Sam soldaki yatağı seçerek kendini yatağa bırakıp aynı boş bakışlarla tavanı izlemeye başladı. Bende sağ taraftaki yatağa oturup sırtımı duvara yasladım. Komodinin üzerindeki çalar saate baktığımda saatin altı kırk olduğunu gördüm. Biraz soluklandıktan sonra yemekhaneyi aramaya başlasak iyi olacaktı.

Sam'e gitmemiz gerektiğini söylemek için baktığımda yatağın ucuna oturmuş karanlık ormanı seyrettiğini gördüm. Eskiden çenesinden şikâyetçi olduğum Sam şimdi tek kelime etmiyordu. Ona bunu yapan bendim, ona bu kederi veren bendim.

Safkan Canavar (CreepyPasta OC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin