Beni uyandırmayı başarabilecek kadar büyük bir gürültüyle uyandım. Karşımda elinden geldiğince alçak bir şekilde sehpaya söven bir Jeff vardı. Boynuma saplanan ağrı nedeniyle yavaş da olsa yattığım yerden kalkmayı başardım. Üzerimdeki yeşil battaniyeyi ayağımla tekmeleyerek kendimi kozadan kurtardım. Yastık olmadığı için boynum tutulmuştu.
''Ah, demek uyandın! Aslında bayağı bir erken uyandın, beşte kalksan yeterdi.'' Duvardaki saate baktığımda üçü gösteriyordu. ''Ben niye buradayım Jeff?'' diye sordum çünkü gerçekten konuşmamız dışında bir şey hatırlamıyordum.
''Burada uyuyakaldın. Her neyse eğer uyandıysan gidebiliriz artık. Jack'in aşağıda olması gerekiyor.''
''Nereye gidiyoruz?'' Uykum varken bazı şeyleri hatırlamakta zorluk çekerdim.
''Dün söylemiştim ya-'' Sözünü yarıda kestim çünkü 'emrini' gayet net hatırlıyordum ve içinde nereye gideceğimize dair hiçbir şey yoktu.
''Hayır dün nereye gideceğimizi söylemedin sadece beşte aşağıda olmamı söyledin Jeff.''
''Söyleyecektim ama sinirlerimi bozduğun için söylemekten vaz geçtim dün. Çok meraklı insanları sevmem. Her neyse. İlk önce Jack çok aç ve ben de iki gündür birilerini güzelleştirmiyorum. Sen de bizimle geliyorsun ki bu işleri nasıl yapacağını öğrenebilesin.''
Harika. Lilith yardımcımız olsun. ''Başka gelen var mı ve yanıma almam gereken bir şey var mı?'' diye sordum. Her ne kadar yanıma birkaç bıçak almayı düşünsem de.
''Smile olmadan bir yere gitmiyorum ayrıca yanına silah alman gerektiğini söylememe gerek var mı?'' Haklıydı biraz gereksiz bir soru olmuştu.
''Tamam ben gidip bıçaklarımı alayım, hem üstümü de değiştirim. Oturma odasında görüşürüz.'' Diyerek ayağa kalktım.
''On beş dakikan var acele et.'' Dedi ve arkamdan kapıyı kapattı.
Cebimden anahtarı çıkartıp içeri girdim. Yanından geçtiğimde kırılmış aynaya kısa bir bakış atmak bile tüylerimin diken diken olmasına sebep olmuştu.
Hızlıca dolabı açıp üstümdeki gri tişörtü siyah bir askılıyla değiştirdim ve yatağın yanında bulduğum kırmızı ceketi üstüme geçirdim. Ardından bir silah kemerini belime dolayıp elime gelen bıçakları teker teker yerleştirdim. Bu sırada gözüme dolabın en arkasında asılı bir maske çarptı.
Maske mermer kadar beyazdı ve bir kadının dudakları şeklinde boyanan kısım benim gözüm kadar kırmızıydı. Maskenin sol gözünün üstünde siyah bir tül vardı. Taktığım zaman sadece kırmızı olan gözümü açıkta bırakacak şekilde tasarlanmıştı. Maskenin üstündeki kan lekelerini tam kapatılmış gözün üstüne geliyordu. Bilerek yapılmış olabileceğini düşündüm.
Saçlarımı geriye doğru tarayıp maskeyi taktım. Siyah tülün dışarıdan gözümü göstermediğini düşünüyordum. Fakat ben çok rahat bir şekilde etrafı görebiliyordum. Maskeyi taç gibi saçlarımın üstüne taktıktan sonra odadan çıktım.
Diğerlerini uyandırmamaya çalışarak sessizce merdivenlerden indim. Jack aşağıda koltukta oturmuş televizyon izliyordu. Yanındaki koltukta Jeff ve Smile sıkılmış bir surat ifadesiyle oturuyorlardı. Suratlarında ki sırıtışla bu kadar sıkılmış görünebilmeyi başardıkları için onları takdir ettim.
Merdivenden inip yanlarına kadar sessizce yürüsem de halıya adımımı attığım anda Jack kafasını bana doğru çevirdi. ''Ben hazırım.'' Diye mırıldandım sessizce.
''O kemerler hiç kullanışlı değil. Çok ses çıkartıyorlar biliyorsun değil mi?'' konuşan Jeff'di. Elime bir iki kılıf tutuşturdu ''Onun yerine bunları kullan.'' Nasıl bağlayacağımı çözdüğümde Jack'in sesini duydum. ''Nasıl bağlayacağını biliyorsun değil mi?'' Sesindeki alayı Smile'ın bile anladığına yemin edebilirdim. Başımla onaylayıp kılıfları bağlamayı başardım. Elimde kalan diğer iki bıçağı da dün Clock'un verdiği botlarda fark ettiğim iki gizli cebe yerleştirdim.
İşimin bittiğini gören Jeff koltuktan kalkıp ''Şimdi gidebiliriz işte.'' Dedi ve kapıyı açtı.
Evet bir kez daha üşengeçlikten kurtuldum! Yaaaaay! Aslında Laywa123456 beni öldürmekle thedit etmeseydi kurtulamayacaktım sanırım :D Herkese iyi okumalar! ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Safkan Canavar (CreepyPasta OC)
FanfictionEtrafımı çeviren aynalara baktım. Önümde duran yansıma benim yerime kız kardeşime aitti. ''Hepsi senin suçun.'' Tüylerimi ürperten bir kahkaha yankılandı aynaların arasında. Kız kardeşim bir aynadan silinip diğerinde belirirken ona yetişebilmek için...