Lale "Ben... Ben eve gideceğim." dedikten sonra başka bir şey söylemeden çıkışa doğru yürüdü. Levin'e görünmeden hemen çıkmak istiyordu buradan. Bir de ona hesap vermekle uğraşamayacaktı. Kendini hiç iyi hissetmiyordu. Aslında çok saçmaydı böyle hissetmesi. Başak'ın Batu'nun eski sevgilisi olduğunu zaten biliyordu. E Batu kendi ağzıyla itiraf etmişti ilişkilerinin boyutunu. Peki o zaman neye bu kadar şaşırmıştı? Niye hayal kırıklığına uğramış hissediyordu kendini? Nedenini biliyordu aslında. Batu beş yıl kadar önce ayrıldıklarını söylemiş, daha sonra görüşmeye devam ettiklerinden bahsetmemişti. Oysa biraz önce Başak'tan duyduklarına bakılırsa, daha birkaç ay öncesine kadar gayet "samimi" görüşüyor olmalılardı! Hem de Başak o sıralar başka biriyle beraber olmasına rağmen! Ve Batu bunu sonradan öğrendiği halde, birkaç hafta önce Barcelona'dan döndükten sonra Başak'ı yeniden arayıp tekrar görüşebilmek için onu nişana davet etmekte bir sakınca görmemişti! Nasıl bir adamdı bu böyle? Aklı yalnızca buna mı çalışıyordu? Bütün derdi seks miydi? Kendisini kandırmış, yalan söylemiş, düpedüz aptal yerine koymuş bir kızla sırf bu nedenle nasıl hala görüşmeye devam edebiliyordu? Sabah anneannesiyle konuştukları bütün gün kulaklarında çınlayıp durmasına rağmen ona inanmamak için bunları aklının gerisine atmaya çalışmıştı. Cansu'yla tanıştıktan yarım saat sonra boynuna yapıştığı o görüntüyü gözlerinin önünden kovmaya çalışmış, Levin'in dediklerini duymamazlıktan gelmiş, onun Batu'ya önyargılı yaklaştığı için böyle düşündüğüne inandırmıştı kendin.. Ama hepsi doğruydu işte. Herkes haklıydı. Zaten ne sanmıştı ki? Batu'nun dört günde kendisine aşık olduğunu mu düşünmüştü gerçekten? Bu aptallığı gerçekten yapmış mıydı?Hayal kırıklığı ve öfke birbirine karışmıştı Lale'nin içinde. Aslında bu neyin hayal kırıklığıydı onu da bilmiyordu. Batu'yu ne kadar tanıyordu ki? Onunla ilgili ne biliyordu? Hiçbir şey bilmemek daha iyiydi belki de, öğrendikçe Batu'dan nefret etmekten kendini alamıyordu çünkü! Kazdıkça eşeledikçe pislik çıkıyordu altından. Başka bir şey yoktu! Ama bu akşam hiçbir şey düşünmeden kendini Batu'ya bırakmaya karar vermişken son anda bu yanlıştan dönmesini sağladığı için Başak'a da Batu'nun geçmişine de bir teşekkür borçluydu!
Lale hızlı adımlarla eve doğru yürürken Batu da peşinden koşturuyordu ama ne söyleyeceğini bilemediği için sessizdi. Ne diyebilirdi ki? Diyeceği herhangi bir şey Lale'yi sakinleştirmeye yeter miydi? Sözcükler bir işe yarar mıydı? Yine de şansını denemeye karar verdi. "Lale..." dediğinde Lale dönüp bakmamıştı bile ona. "Lale bir saniye dinler misin? Lütfen?"
Lale'de yine tepki yoktu.
"Lale bak ben... Yani bunların hepsi geride kaldı. Eskiden olmuş bitmiş şeyler bunlar..."
Lale birden hızla ona doğru döndü. "Öyle mi? O yüzden mi Başak'a nişana gelmesi için ısrar ettin?" dedi bütün saldırganlığıyla.
Batu "Hayır." dedi çaresizlikle. Tahmini doğru çıkmıştı; sözcükler gerçekten de bir işe yaramayacak, hiçbir şeyi değiştiremeyecek gibiydiler bu gece. "Ben... Seni tanımıyordum ki o zaman. Seninle tanışacağımı da bilmiyordum."
"Tamam Batu daha fazla kendini yorma. Konuşmak istemiyorum." dedi suratına bile bakmadan ve dümdüz yürümeye devam etti.
"Lale n'olur yapma böyle." derken kıvranıyordu kendini açıklayabilmek için. Her şey gayet güzel giderken birdenbire nasıl böyle tepetaklak olmuştu anlamıyordu.
"Söylesene Batu, bir hafta sonra benim için de "eskiden olmuş bitmiş bir şey" diyecek miydin?"derken öfkeden parlayan gözlerini yine ona çevirmişti Lale.
"Ne? Tabii ki hayır!"
"Buna inanmamı beklemiyorsun değil mi?" diyerek güldü alayla.
"Evet bekliyorum çünkü doğru söylüyorum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limon Çiçekleriii
RomanceBirbirlerini hırpalayarak, asla olgunlaşamayan bir aşkla seven, canlarını yaka yaka yeşerip büyüyen bu aşkın beraberinde getirdiği engellerle boğuşurken hayatları baştan aşağı değişen iki insanın güneyin sıcağında geçen hikayesi.