Aradan bir hafta daha geçti. Konutların yaklaşan teslim tarihi nedeniyle Batu'nun hiç olmadığı kadar yoğun çalıştığı, onun ve Bülent Bey'in ısrarlarına rağmen Lale'nin bütçeyle ilgili hiçbir şeye karışmamak için direttiği ve hatta yine şantiyeye olabildiğince az gitmek için elinden geleni yaptığı, bu nedenle Batu'yla sık sık didiştikleri bir hafta. Son olanlardan sonra iki aile de derin bir sessizliğe bürünmüş gibiydi. Kimseden ses çıkmıyordu. Leman Hanım Batu'yu aramamıştı bir daha. Batu da onu. Lale'nin ailesinden zaten hiç ses çıkmıyordu. Onların durumu kabullenmeye başladıklarını düşünecek kadar saf ve iyi niyetli olabilmek isterdi Lale. Ama ne yazık ki bunun mümkün olmadığının farkındaydı. Bu yüzden tetikte bekliyordu. Her an yeni bir olay çıkacak, yine bir fırtına kopacak diye hazırlamaya çalışıyordu kendini. Beriller'in evinin önünde Burak'ın ve Leman Hanım'ın söylediklerinden sonra Batu ne derse desin şantiyede hiçbir işe elini sürmemek için söz vermişti kendine. Leman Hanım'ın ağzına daha fazla laf vermek istemiyordu çünkü. Şimdi bütün bu olanlardan sonra bir de şantiyede Batu'yla beraber çalışmaya başladığını duyarsa neler söylerdi, düşünmek bile istemiyordu Lale.
Ama Batu bunu anlamıyordu işte. Israr edip duruyor, boş yere kuruntu yaptığını söyleyerek onu cesaretlendirmeye çalışıyordu ama Lale'yi cesaretlendirmek hiçbir zaman kolay bir iş olmamıştı. Lale hiç yanaşmıyordu bile şantiyede çalışmaya. Zaten Bülent Bey'in aşırı ısrarı işi oldu bittiye getirdiği için kabul etmek zorunda kalmıştı bu teklifi. Ama daha sonra Leman Hanım'ın söyledikleri üzerinde düşününce böyle bir işe hiç kalkışmamasının çok daha akıllıca olacağına karar vermişti. Batu'nun tüm ısrarlarına rağmen bu kez hiç taviz vermiyordu, inadı tutmuştu. Bunun bir nedeni de Leman Hanım, Burak ve Nesrin'in kendilerince haklı olduklarını düşünmesiydi. "Belki onların yerinde olsam ben de aynı şeyi düşünürdüm, ben de kardeşimin sevgilisinin şirketimizde çalışmasına sıcak bakmazdım." diye empati yapmaya çalışıyordu. Ama bunu Batu'ya söyleme gafletinde bulunduğunda kıyamet kopmuştu. Onun bu konudaki lüzumsuz iyi niyeti ve ürkekliği Batu'yu çıldırtmaya yetiyordu çünkü.
Batu'nun hemen hemen her gün eve geç geldiği, erken geldiğinde ise daha sonra tekrar çıkması gerektiği bu bir haftanın sonunda Lale'nin inadı kırılır gibi olmuştu. Çünkü şantiyeye gitmedikçe Batu'yu çok az görebiliyordu! Orada çalışmasa bile Batu'yu görmek için daha sık gidip gelebilir, gittiğinde daha uzun kalabilirdi. Ve öyle yapacaktı çünkü şu bir haftada Batu'yu gerçekten çok özlemişti. Belki de kendisi çalışmadığı için bu kadar uzun geliyordu Batu'nun evde olmadığı saatler. O yokken evde çok sıkılıyordu. Yapacak bir şey bulamıyordu. Bu evde her ne yaparsa yapsın onu Batu'yla birlikte yapmaya öyle alışmıştı ki o evde yokken yataktan çıkmak bile gelmiyordu içinden.
Bu yüzden o Salı günü Batu'ya esaslı bir sürpriz yapmaya karar vermişti. Ona sevdiği yemeklerden yapacak, sonra da beklemediği bir anda şantiyeye giderek karşısına çıkacaktı. Hem böylece evde kös kös oturarak Batu'nun gelişini beklemek zorunda kalmayacaktı.
Sabah Batu işe gitmek için hazırlanırken o da kafasında alması gereken malzemelerin listesini yapmakla meşguldü."Sen yine gelmeyecek misin benimle?" dedi Batu aynanın önünde kravatını bağlamaya çalışırken.
"Yok gelmeyeyim bugün. İşim var." derken hala yataktaydı Lale, tembel tembel esniyordu.
"Ne işin var, kuaföre mi gideceksin yine?" dedi alayla.
"Kokoş falan mı demeye çalışıyorsun sen bana?" diyerek ters bir bakış attı ona. "Sesindeki o ima ne oluyor, anlamadım ben?"
"Şantiyeye gelmemek için uydurduğun bu kuaföre gitme yalanını artık yemiyorum demek oluyor. Hem kokoşsun hem de çok ama çok kötü bir yalancısın sen. Bir insan on gün içinde otuz defa kuaföre gitmez herhalde."
Gülerek üstündeki yorganı itip yataktan kalktıktan sonra ona doğru yürüdü Lale. Sonra Batu'nun önünde durdu, kravatını bağlamaya başladı. "Ben de otuz defa gitmedim zaten. Ayrıca bana bir daha kokoş dersen küserim sana haberin olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limon Çiçekleriii
RomanceBirbirlerini hırpalayarak, asla olgunlaşamayan bir aşkla seven, canlarını yaka yaka yeşerip büyüyen bu aşkın beraberinde getirdiği engellerle boğuşurken hayatları baştan aşağı değişen iki insanın güneyin sıcağında geçen hikayesi.