Limon Çiçekleri 39. Bölüm

1.3K 131 51
                                    


Lale arkasından bahçe kapısını kapatırken içerde kendisini beklemekte olan babasının sinirle bir aşağı bir yukarı yürüdüğünü görebiliyordu.. Elinin tersiyle gözlerini sildi bir kez daha. Ağladığı fazla belli oluyor muydu acaba? Olmasa da bir şey fark etmezdi aslında, babası cin gibi adamdı, hemen anlardı her şeyi.. Batu'nun eline tutuşturduğu peçeteyi bir kez daha dudağına bastırdıktan sonra peçeteye yine kan bulaştığını görünce yüzünü ekşitmekten kendini alamadı. Babası dudağının kanadığını fark edince ne cevap verecekti bakalım. Bahçenin içinden geçerken aklı yine Batu'ya gitti. Arabadan inmeden önce "Paris'e gitmeyeceksin değil mi?" deyişi bütün direncini kırmış, dengesini alt üst etmişti. Batu nemli gözleri ve titrek sesiyle "Gitmeyeceksin değil mi?" derken nasıl gidecekti ki? Paris'e gitmeye karar verirken oldukça geçerli sebepleri vardı ama Batu'nun o son sözlerinden sonra artık hiçbirinin önemi kalmamıştı.

Lale dalgın bakışlarla evden içeri girdiğinde Lemi Bey volta atmayı kesip kızgın bakışlarını yüzüne dikti. Zaten öğleden sonra Paris konusu yüzünden tartıştıkları için Lale'ye kızgındı, bir de üstüne bu geç kalma mevzusu eklenince öfkesi tavan yapmıştı. "Nerede kaldın Lale?" dedi sertçe.
"Geldim işte baba."

"Geldin ama ancak ben en az on kez aradıktan sonra."

"Çünkü aramanı gerektirecek bir durum yoktu. Derya ve Seymur'la Garaj'a gittim sadece. Her akşam gittiğimiz yer."

"Her akşam gitmeniz eve bu kadar geç dönmeni gerektirmez. Ayrıca iki adımlık yolu yürümeniz neden bu kadar sürdü anlamış değilim."

"Ya biraz oyalandık yolda, o yüzdendir."

Lemi Bey "Ben burada seni beklerken ne oyalanmasıymış bu?" diyerek öfkeli adımlarla kızına doğru yürüyordu ki birden durdu. "Lale? Dudağına n'oldu senin?" dediği anda Lale ümitsizce içini çekti. Bu adamdan bir şey saklamak olanaksızdı.

"Bir şey olmadı." diye omuzlarını silkerek durumu kurtarmaya çalıştı ama faydası olmayacağını biliyordu.

"Nasıl bir şey olmadı kızım? Basbayağı dudağın patlamış senin. Hala da kanıyor!" derken sesindeki panik yüzüne de yansımıştı.

"Yok babacım o kadar önemli bir şey değil."

"Nasıl değil yahu nasıl değil? Dolma gibi şişmiş dudağın! Dur ben anneni uyandırayım pansuman yapsın sana." Üst kata çıkmak için merdivenlere yönelmişti ki Lale önüne geçti.

"Babacım n'olur şimdi annemi de boşuna telaşlandırma. Valla önemli bir şey yok. Olsa söylemez miyim?"

"Nasıl oldu bu peki? Ne yaptın da patlattın dudağını?"

Lale "Ya şey..." diye gevelerken kendine düşünecek zaman tanımak için birkaç saniye durdu. Seymur'u bahane etse.... Babası zaten anneannesinin ve Suzan Teyze'nin evlilik planları yüzünden Seymur'dan fazla hoşlanmıyordu. Seymur'un kolunun kazayla ağzına çarptığını falan söylese babası Seymur'dan iyice gıcık kapacak, hatta belki onunla görüşmesine bile laf etmeye başlayacaktı. E bundan sonra Batu'yla gizlice görüşmeye devam edeceğine göre Seymur'un kamuflajına her zamankinden çok ihtiyacı vardı. Ayrıca babasının ilkokulda başına gelenleri bile en küçük ayrıntısına varana kadar hatırladığı düşünülürse, sonradan başına iş açmayacak zekice bir yalan uydurması gerekiyordu.

Lemi Bey sabırsızlıkla "Evet Lale? Anlatmayacak mısın?" dedi.

"Ee şey... Şimdi n'oldu babacım biliyor musun, Cemal'in sevgilisi Dilara var ya... Hani Ahmet Gençoğlu'nun kızı."

"Eee ne olmuş ona? O mu yaptı yoksa?" dedi çatık kaşlarıyla.

Lale parlak bir sesle "Evet!" diye atıldı.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin