Noel gecesi Lale'yle yaptıkları konuşmadan sonraki bir haftayı mütemadiyen ağzı kulaklarında dolaşarak geçirmişti Batu.. Yaklaşık 4.5 aydır onu genelde hep asık bir surat ve bezmiş bir yüz ifadesiyle görmeye alışmış olan koğuş arkadaşları, Batu'nun ruh halindeki bu ani değişimi terhis olmalarına bir aydan az kalmış olmasına bağlamışlardı. Haksız da sayılmazlardı, gün geçtikçe azalan şafak sayısı Batu'nun kendini daha iyi hissetmeye başlamasında büyük bir etkendi elbette ama esas sebep o değildi. Terhis olduktan sonra buradan kurtulduğunda Lale'ye kavuşmasına yalnızca birkaç gün kalmış olacaktı ve Batu artık terhis olmak için değil, Lale'ye kavuşmak için şafak saymaya başlamıştı.
Aradan geçen bir hafta boyunca fırsat buldukça aramaya çalışmıştı Lale'yi ama yaklaşan yılbaşı nedeniyle çay ocağındaki telefonu boş yakalamak imkansız hale gelmişti. Fırsat yakaladığı ilk anda koştur koştur telefona sarılan yalnız kendisi değildi çünkü. Dakikalarca kuyrukta sıra beklemesi gerekiyordu, sıra kendisine geldiğinde de arkadaki bekleyenler yüzünden rahat rahat konuşamıyordu. Kimi zaman kuyrukta bekleme süresi o kadar uzuyordu ki nöbete gitme vakti geliyor, Lale'yi arayamadığı gibi bir de dakikalarca o kuyrukta boşu boşuna beklediğiyle kalıp kös kös nöbetin yolunu tutuyordu. Neyse ki bütün bu olumsuzluklara rağmen birkaç defa konuşabilmişlerdi. Çay ocağındaki telefondan konuşmaları imkansızlaşınca Batu yakalanma riskini göze alarak kendi sivil hattını açmış ve gizlice aramıştı Lale'yi. Lale önceleri kendi hattından arayabilmesine çılgın gibi sevinse de, akıllı telefonla yakalanması halinde askeri mahkemeye verilip ceza alacağını, yirmi gün fazladan askerlik yapması gerekebileceğini öğrenince şok geçirmiş, sivil hattını bir daha açmaması için adeta yalvarmıştı. Ama işte Batu dayanamıyordu ki; yine arıyordu, yine arıyordu.
Yılbaşı günü gelip çattığında Batu, koğuş arkadaşlarına eski halini hatırlatan o hayattan bezmiş yüz ifadesine dönüş yapmıştı. Lale'yle iki gündür konuşamamıştı ve bu hiç ama hiç hoşuna gitmiyordu. Onun yılbaşı akşamı ne yapacağını bilmediği için diken üstündeydi, aklına gelen saçma sapan senaryolara engel olamıyordu. En son konuşmalarında arkadan gelen ayak seslerini duyduğu anda telefonu Lale'nin yüzüne kapatıp cebine sakladığı için yılbaşı gecesi ne yapacağını sorma fırsatı da olmamıştı haliyle. Daha sonra en az yirmi dakika boyunca çay ocağındaki sabit telefon sırasında beklemeyi göze alarak Lale'yi aramış ama bir türlü ulaşamamıştı ona. yavaş yavaş kafayı sıyıracak noktaya doğru sürükleniyordu yine.
Yemekhanede yılbaşı için özel çıkan ve diğer günlere kıyasla çok daha lezzetli olan akşam yemeğini yedikten sonra her zaman olduğu gibi televizyon seyretmek için çay ocağına geçilmişti. Çılgın eğlence yaşayacakları bir yılbaşı akşamı onları bekliyordu. Batu içini çekerek bakışlarını yağmur damlalarının altında dövülen pencereye doğru çevirdi. İçindeki kasvet havaya da yansımıştı sonunda. Son bir saattir gökyüzü birbirine girmişti, deli gibi yağmur yağıyordu. Neyse ki bu gece nöbeti yoktu. Yeni yıla bu havada nöbet tutarak girmeyeceği için şükretmesi gerektiğini düşünerek bir bardak çay almak için ocağa doğru yürürken telefonun önünde kimse olmadığını görünce yüzü aydınlandı birden. Telefona doğru bir koşu kopardı.
Ne var ki Lale'ye yine ulaşamamıştı, telefonu kapalıydı. Anlamıyordu Batu. Bir insanın telefonu yılbaşı akşamı neden kapalı olurdu? Hem de yurt dışındayken! Hadi kendisini geçmişti ama ailesiyle falan konuşması gerekmiyor muydu? Hiçbir şey için olmasa bile sırf bunun için açık tutardı insan telefonunu. Neydi bu şimdi? Niye kapalıydı bu kızın telefonu? Kaç gündür konuşamamış olmaları hiç umurunda değil miydi? Bu akşam onu arayabileceğini akıl edemiyor muydu?
Batu'nun bütün sinirleri ayağa kalkmıştı. Telefonunun çekmediği bir yerde olabileceğini düşünerek, biraz bekleyip tekrar aramaya karar vermişti. Bu sırada da annesi ve babasını arayıp onların yeni yılını kutlamıştı. Biraz sonra artık telefonun çektiği bir yere ulaşmış olmasını dileyerek Lale'yi tekrar aradığında telefonu hala kapalıydı. Derin bir nefes aldı Batu. Biraz daha beklemeye karar verdi. Belki de Lale metroda falandı. Biraz sonra metrodan çıkınca nasılsa çekmeye başlardı telefonu. Beklerken bir yandan da Beriller'i aramaya karar verdi. Hamileliğinin yedinci ayına giren ablası her zamankinden daha çok alıngan olmuştu bugünlerde zaten. Birkaç gün üst üste aramadığı zaman hemen bozuluyordu ve Batu Lale'yle barışmış olmalarının verdiği sarhoşlukla yaklaşık bir haftadır onu aramayı ihmal etmişti. 'Bari şimdi Lale Hanım'ın telefon çeken bir yere gitmesini beklerken arayıp gönlünü alayım.' diye düşündü. Zaten yılbaşında da aramazsa Beril bir daha yüzüne bakmazdı herhalde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limon Çiçekleriii
RomanceBirbirlerini hırpalayarak, asla olgunlaşamayan bir aşkla seven, canlarını yaka yaka yeşerip büyüyen bu aşkın beraberinde getirdiği engellerle boğuşurken hayatları baştan aşağı değişen iki insanın güneyin sıcağında geçen hikayesi.