Limon Çiçekleri 28. Bölüm

2.5K 256 45
                                    

Batu'nun suratı allak bullak oldu. Ne diyeceğini bilemiyordu, dili tutulmuş gibiydi, konuşamıyordu. Lale'yle rahat konuşabilmek adına dışarı çıkmak için hızla oturduğu yerden kalktı. Sonra vazgeçip geri oturdu. Sonra tekrar kalktı, kapıya doğru birkaç adım attıktan sonra geri dönüp yeniden oturdu. Beril anlamsız bakışlarla kardeşinin tuhaf hareketlerini izliyordu.

Sonunda Batu "Lale... Merhaba." diyebildi. "Nasılsın?"

Lale "İyiyim sen?" derken bunun ne kadar büyük bir yalan olduğunu düşünüyordu içinden. İyi falan değildi! Hem de hiç değildi.

Batu "Ben de iyiyim." diyerek yutkundu. Hala kendine gelememişti. Lale neden aramıştı bilmiyordu. Hem de Derya'nın telefonundan aramıştı. Kendi numarasından aradığında açmadığını elbette anlamış olmalıydı.

Nitekim Lale biraz sonra direkt konuya daldı. "Niye telefonlarımı açmıyorsun Batu? Derya'dan aradığımda açıyorsun da ben aradığımda neden açmıyorsun? İki haftadır kaç kez aradım seni."

Batu tekrar kalktı oturduğu yerden ve sinirli adımlarla kapıya doğru yürüdü. "Evet açmadım çünkü aynı şeyleri bir kez daha konuşamayacaktım Lale."

"Aynı şeyleri konuşacağımızı nereden çıkardın? Belki başka bir şey için aramıştım ne biliyorsun? Ayrıca ne biçim bir bahane bu? Seni kaç kez aradım, birinde olmasa bile diğerinde açabilirdin! Ben aynısını sana yapsam ne yapardın acaba?"

"Telefonlarını niye açmadığımı çok mu merak ediyorsun?"

"Evet çok merak ediyorum!"

"Çünkü senin "ikimiz için de doğru olan bu, bizim beraber olmamız imkansız" laflarını bir kez daha dinleyemeyecektim Lale. Havaalanındaki konuşmayı tekrar tekrar dinlemeyecektim. "Sen Müslümansın, ben Hristiyanım, ailelerimiz bunu asla onaylamaz"dan başka bir şey söylemiyorsun çünkü! İşte bu yüzden açmadım telefonlarını!"

"Batu niye böyle yapıyorsun? Niye bu kadar anlayışsızsın? Hiç mi kendini benim yerime koymuyorsun?? Ben üzülmüyorum mu sanıyorsun? Benim için kolay mı zannediyorsun? Tabii sen sadece kendini düşünüyorsun, benim ne hissettiğim umurunda bile değil!"

"Ne hissediyorsun peki Lale? Açıkça söyle o zaman, ne hissediyorsun?" diye bağırdı Batu.

Telefonun diğer ucunda bir sessizlik olunca Batu yine acı bir alayla güldü. "Sen daha ne hissettiğini bile kabul edemiyorsun Lale. Sadece kendini düşünen ben değilim, sensin!"

Lale "Yeter artık beni azarlayıp durma!" dedi sesini yükselterek. Batu tarafından çocuk gibi azarlanmak ciddi ciddi ağrına gitmeye başlamıştı.

"Ne oldu söylediklerim işine gelmedi değil mi?" dedi Batu alayla.

"Hayır ben..."

"Anlayışsız olduğumu söyledin ya demin. Aslında anlıyorum seni Lale. Zor geliyor tabii.. Önümüze bir sürü engel çıkacak, ilişkimizi ailelerimize kabullendirebilmemiz için mücadele etmemiz gerekecek. Hiçbir şey kolay olmayacak bizim için. Cesaret edemiyorsun tabii. Halbuki kapına dizilmiş Şam'dan Beyrut'tan damat adayları dururken böyle şeylere ne gerek var değil mi? Ailenin onaylayacağı Hristiyan biriyle beraber olup gayet rahat bir hayat yaşamak varken ne diye uğraşacaksın... Böyle düşünüyorsun değil mi?"

"Benim ne düşündüğüm hakkında en ufak bir fikrin bile yok senin!" derken sesi titremiş, gözleri dolmuştu Lale'nin Batu'nun kendisi hakkında böyle düşündüğüne inanamıyordu.

"Bence tam tersi. Ne düşündüğünü çok iyi tahmin edebiliyorum. Ailene karşı gelemediğine göre onların istediği birini bulman gerekiyor demek ki. Eh mevcut adaylar da olduğuna göre... Yakında senin düğün haberini de alırız herhalde." derken sesi git gide sertleşmiş, soğuk bir öfke sinmişti ağzından çıkan kelimelere. Söylediklerinin yakın bir gelecekte gerçekleşme ihtimali sinirle dişlerini sıkmasına neden olmuştu. Söylemesi kolaydı tabii. Ama ya Lale gerçekten de gidip o salak heriflerden biriyle evlenirse... Ne yapardı o zaman? Düşüncesi bile korkunçken gerçekleştiği takdirde aklını kaybetmesi işten değildi.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin