Birkaç cümleden oluşan o kısa mesajı kaçıncı kez okuyordu bilmiyordu. Küçük bir detayı gözden kaçırıp her şeyi yanlış anladığına inanmak istiyordu ama yok. Mesajı kaç kez okursa okusun Lale'nin ne söylemek istediği ayan beyan ortadaydı işte. Yanlış anladığı veya kaçırdığı bir şey yoktu. Lale son bir kez daha sevişmeleri için bu akşam otele gelebileceğini, ondan sonra ise onu bir daha görmek istediğini yazmıştı.Ne düşüneceğini bilemez halde elindeki telefonun ekranına bakarken içindeki yükselen dev panik dalgasıyla baş etmeye çalışıyordu. Bu mesajı yazan onun bildiği tanıdığı Lale olamazdı? Onu bu noktaya getirenin kendisi olduğunu inkar etmiyordu ama... Yani şu yazdığı mesaj da olacak iş değildi! Bütün söylediklerini ciddiye aldığını şimdi anlıyordu. "Dünkü teklifin hala geçerli mi öğrenmek istedim belki" derken ciddi değildi ki o! Lale söylediği onca şeyi umursamadan, hiçbirine cevap vermeden onu neden öptüğünü sorduğu, söylediği onca şeyi bırakıp yalnız buna odaklandığı için sinirinden sırf onu incitmek için demişti bunu! Lale'nin bunu ciddiye alacağı, sonrasında ona mesaj atıp "tamam ben varım" diyeceği aklının ucundan bile geçmemişti! Şu an hayatının en büyük şokunu yaşıyormuş gibiydi. Lale'ye ne oluyordu böyle. ne yapıyordu bu kız?! Aklı başında mıydı? Bu mesaj neydi böyle? Söylediklerine kendisi de pişmandı. Zaten deminden beri bunca zamandır sessiz kalabilmişken neden şimdi konuştuğunu sorguluyor, söyledikleri için kendini suçlayıp duruyordu. Ama Lale'nin bu yaklaşımı... Ya o söylediklerinde ciddi olduğunu nasıl düşünebilirdi?! "Derya'nın nişanından sonra artık bir daha görüşmeyelim, konuşmayalım" yazmıştı. Bunu yazmıştı! "Bir daha görüşmeyelim" diyordu. "Artık bitsin kapansın bu konu" diyordu. Bunu diyebiliyordu. Aslında bunda şaşıracak bir şey yoktu zira 'bitsin' diyen, gitmek isteyen hep o olmuştu ama bu sefer bu yazdıkları... Ona bu mesajı yazdıran kendisiydi. Bunu biliyordu. Lale'yi bu noktaya o getirmişti.
Ne yapacaktı şimdi? Lale'ye ne cevap verecekti? Daha doğrusu cevap verebilecek miydi?! Şimdi ne yazsa olmazdı ki..."Tamam bu akşam bana da uyar, kalk gel" diyecek hali yoktu herhalde! Dün gece Seymurlar'da dediklerine bile o kadar sinirlenmişken böyle bir şey mümkün değildi! Orada tek hatası kendini kontrol edememesi ve Lale'nin bunu fark etmesine izin vermiş olmasıydı. Zaten bütün iradesinin elinden balık gibi kayıp gitmeye başlaması orada başlamıştı. Ama ne yapabilirdi yani? Erkek anatomisinin yapısından kaynaklanan çeşitli nedenlerle kendini daha fazla tutamamıştı artık! Lale'nin bunun farkına varması da hiç iyi olmamıştı. O odadan nasıl çıkıp gittiğini bilmiyordu. Lale'nin o söylediklerini hiç duymamış gibi, sırtına değen göğüs uçlarının ayırdında değilmiş gibi davranmak, bütün bunlardan hiç etkilenmiyormuş gibi yapmak öyle zor gelmişti ki. O odadan çıkıp gitmek belki de bugüne kadar yaptığı en zor şeydi. Daha doğrusu bugün arabada Lale'yi durdurabildiği ana kadar öyle sanıyordu! Zaten bu yüzden sonra dayanamamış, Lale bağıra çağıra ona hakaretler yağdırarak ağlarken kapının önünde oturup beklemişti. Sonunda sesi kesildiğinde uyuyakaldığını düşünerek yeniden içeri girmiş, kendini daha fazla tutamayarak gidip yanına oturmuş ve bütün gece onu izlemişti. Sonra da salak gibi Seymur'a yakalanmıştı işte.
Odanın kapısını kilitlemeyi akıl edebilmiş olsaydı şimdi her şey daha farklı olurdu. Yani tamam, söz konusu Lale olunca bedeninin verdiği reaksiyonları kontrol edemiyor olabilirdi ama bu Lale'nin dün akşam böylesine saçmalayacak kadar içmiş olmasına sinirlenmesine engel değildi! Artık ondan daha fazla uzak duramadığı, onu görmeden yapamadığı için o odaya gitmişti. Lale orada olduğunu fark edip öyle konuşmaya başladığında ise eli kolu bağlanmıştı, ne yapacağını bilememişti. Dokunuşları, arkadan gelip boynuna sarılması, göğüslerini sırtına bastırması, karşılık alacağından emin olamadığı için tereddütle dudaklarına yaklaşması tabii ki çok hoşuna gitmişti, nasıl gitmeyebilirdi? Öyle bir ihtimal var mıydı ki? Hem de bu kadar özlemişken, teni ondan gelecek en ufak bir temasa bile muhtaçken o durumda ne yapabilirdi ki? Zaten kendini tutmayı başarana kadar akla karayı seçmişti. Hoş kendini tutabilmiş miydi orası da meçhuldü! Kendini kontrol edemeyeceğini bildiği halde neden kalkıp gitmediğini anlayamıyordu. En azından Lale ereksiyonunu fark edene kadar o yataktan kalkıp odadan çıkabilseydi belki biraz önce arabada Lale'ye o sözleri hiç söylemezdi. Lale dün gece öyle ileri geri konuşmuş olmasa, böyle salakça bir teklifi ilk o öne sürmüş olmasa nereden aklına gelecekti ki zaten?! Lale'ye hiçbir zaman böyle bir şey demeyi düşünmemişti ki o. Aklından bile geçmemişti. Böyle bir şey düşünecek olsa bunu Lale'nin "biz birlikte olamayız" diye sayıklayıp durduğu o ilk zamanlarında düşünür, hatta ilk aklına geldiği anda pat diye söylerdi herhalde. "İyi tamam, sen haklısın, birlikte olamayız ama en azından tek bir gece için beraber olabiliriz" falan derdi. Ama o ne Lale'nin korkup son anda vazgeçtiği o gece ne de İstanbul'da havaalanında karşılaşıp yine Lale'nin isteğiyle onun evine gittikleri akşam böyle bir şeyi aklından geçirmemişti. Tam tersine bunu düşünen ve dile getiren hep Lale'ydi. O ilk sevişmelerinin Lale'nin inadını kırmasına ön ayak olup gerçek bir ilişkiye başlayabilmeleri için onu ikna edeceğine inanırken Lale tam aksine bunu tek bir gecede olup bitecek ve orada kalıp daha öteye taşınamayacak bir şey olarak görmüştü. Ve bu muhteşem fikrini şimdi de devam ettiriyordu. Böyle bir şeyi o günlerde bile alına getirmemişken şimdi bunu söylerken ciddi olduğuna Lale nasıl inanabiliyordu?! Onu çok kıracak şeyler söylediğinin elbette farkındaydı, zaten bunları söylemekteki amacı da tam olarak buydu. Ve açıkçası Lale'nin de bunun farkına varacağını zannetmişti çünkü dünden beri çok fazla açık vermişti. Lale'nin bunları fark etmemesinin imkansız olduğunu düşünüyordu. Dün akşam Lale'nin Rula denen o kadının evinde "Bu Batu, benim eski sevgilim" deyişi kulaklarından gitmiyordu. Ve bugün Lale onu neden öptüğünü sorunca onu üzmek için eski sevgilileriyle takılmayı sevdiğini söylerken esas kast ettiği elbette Başak ve onunla yaptığı hatanın ilişkilerinde bıraktığı kapanmaz yaraydı ama bir yandan da, yani bir bakıma Lale'yi de kast etmişti aslında. Dün akşam o kadın sorduğunda nişanlı olduklarını inkar edişi, "Artık darısı gerçek nişanıma." deyişi, "İkimiz de kendimiz için daha doğru olan insanlarla nişanlanırız bundan sonra inşallah" derkenki sesi hala kafasında dönüp durduğu için bütün bunların hıncını almak için aklına gelen ne varsa söyleyivermişti işte. Ve söylediği anda da pişman olmuş, hatta ne yapmaya çalıştığını Lale'nin hemen anlayacağını düşünerek paniklemişti. Oysa Lale söylediği bütün o saçmalıkları ciddiye almış ve son bir kez daha sevişmeleri için gece odasına gelebileceğini yazmıştı. Ne yapacaktı şimdi? olayları geldiği bu akıl almaz noktadan nasıl geri çevirecekti?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limon Çiçekleriii
Storie d'amoreBirbirlerini hırpalayarak, asla olgunlaşamayan bir aşkla seven, canlarını yaka yaka yeşerip büyüyen bu aşkın beraberinde getirdiği engellerle boğuşurken hayatları baştan aşağı değişen iki insanın güneyin sıcağında geçen hikayesi.