Arkasından seslenmesine karşın, Lale ardına bile bakmadan koridorun ucunda gözden kaybolunca Batu hırsla duvara yumruk attı. İşte yine aynı şey olmuştu! Yine içinden yükselen o mantıksız kıskançlığa söz geçirememiş, Lale'nin o adamla aynı masada oturmasından dolayı duyduğu öfkeyi dizginleyemeyerek hıncını ondan almıştı. Duvarı yumrukladığı elinin ince ince sızladığını fark edince düğünün başından beri arka arkaya sıraladığı küfürlere bir yenisini daha ekledi. Çünkü duvara salladığı eli, Lale'nin şu Fransız adamla yemek yediğini öğrendiği akşam cama geçirdiği eliydi. Eli sorun değildi de... Lale'nin bir kez daha başka bir adamla aynı masada oturduğunu bilmek tıpkı o akşamki gibi içini sızlatıyordu.
Derin bir nefes alarak lavaboyu açıp yüzüne birkaç defa soğuk su çarptı. Lale'nin tadı hala dudaklarındaydı. Ama Lale yoktu. Öfkeyle yürüyüp gitmişti. Ona söylediği şeyler aklına gelince içi pişmanlıkla yandı. Tabii ki Lale'nin kardeşinin Müslüman biriyle beraber olmasına karşı olduğunu düşünmüyordu. Onun böyle bir insan olmadığını, bu konuda ailesi gibi düşünmediğini biliyordu. Zaten öyle olmasa kendisiyle bu kadar şey yaşamaz, böyle bir maceraya asla yanaşmazdı herhalde! Ama Mişel nedeniyle duyduğu gerginliğin üzerine bir de Levin'in ikiyüzlülüğü ve İrem'e yaptıkları eklenince düpedüz saçmalamıştı! İçinden geçen Levin'in suratını dağıtmakken onun yerine doğru olmadığını bildiği halde saçma sapan bir nedenden dolayı Lale'ye yüklenmiş, onu bir kez daha hayal kırıklığına uğratmıştı. Sabahtan beri Lale'nin deyimiyle aşırı "kapris yaptığının" farkındaydı. Ama elinde değildi. Hilda Hanım'ın Lale'ye bir sürprizi olduğunu öğrendiğinden beri içinden bir ses bunun kendisini hiç memnun etmeyecek türden bir şey olduğunu söyleyip durmuş ve sonunda haklı çıkmıştı!
Suyu kapattıktan sonra ellerini fayansa dayayıp aynadaki görüntüsüne baktı. Lale'nin rujunun izi hala dudaklarında duruyordu, geçmemişti. Ama Lale'nin kendisi yoktu. Böyle davranarak onu üzdüğünü biliyordu ama kendine söz geçiremiyordu. Ne yapabilirdi ki... çok kıskanıyordu. Hem de çok. İlişkilerini kimsenin bilmemesine bu kadar takılmasının nedeni de buydu. Hiç kimse Lale'nin hayatında birinin olduğunu bilmiyordu. Buna ailesi de dahildi. Ve bu Batu'yu inanılmaz tedirgin ediyordu. Sanki her an biri gelip Lale'yi elinden alacak gibi hissediyordu. Bunun düşüncesi bile damarlarından akan o deli bozuk kanın buz kesmesi için yeterliydi. Zaten Lemi Bey bu gidişle Lale'yi kimseye vermeyecekti o da ayrı bir mevzuydu tabii ama! Lale'yi bir başkasıyla düşünemiyordu, düşünemezdi. Bu saatten sonra asla olmazdı bu, izin veremezdi. Ama bunun için Lale'yle beraber olduklarını herkesin bilmesi gerekiyordu! Böyle gizli saklı devam ettikçe olmazdı ki.! Hoş ilişkilerini herkes öğrense ne olacaktı ya... bu sefer de hem Lale'yi hem de kendisini vazgeçirmek için işe koyulacaktı aileleri. Ama Batu kendinden emindi. Bırakmayacaktı Lale'yi. Asla bırakmayacaktı. Böyle deli gibi severken imkanı yok bırakamazdı. Lale'nin de kendisini bırakmayacağını biliyordu. Ama yine de korkuyordu işte. Çok seviyordu. Öyle çok seviyordu ki... çok seviyorum derken bu yüzden o çok sevdiği insanı kırıp incitiyordu. Artık sevgisinin boyutları kendisini bile ürkütmeye başlamıştı.
Yüzünü tekrar yıkayıp istemeyerek de olsa Lale'nin rujunun izini dudaklarından çıkardıktan sonra ellerini ceplerine sokarak isteksiz adımlarla lobiden havuzbaşına doğru yürüdü. Gözleri anında Laleler'in masasına çevrilmişti. Ama Lale orada değildi. Mişel gerizekalısı büyük bir iştahla tabağına gömülmüş durumdaydı. Daniel da düşmanca bakışlarla onu süzüyordu. Masada yalnızca Lemi Bey, Leon, Melisa ve Lena vardı. Lale'yi görmek için etrafına bakınırken Levin'in Filiz Hanımlar'ın masasının çevresinde dolandığını görünce kaşları çatıldı. İrem'le Merve de aileleriyle beraber o masada oturuyorlardı. Anlaşılan Levin de kendini çok zeki zannederek Merve'yle konuşma bahanesiyle oradan ayrılmıyordu! İrem'in Levin'in yüzüne bile bakmadan tabağındaki yiyeceklerle ilgilendiğini görünce zaferle gülümsedi. İnkar edecek değildi, Levin'in yüzündeki o çaresiz ifadeyi görmek çok hoşuna gitmişti! Onun sürünmesini izlemeyi dört gözle bekliyordu.
Bekliyordu da, peki Lale neredeydi? Onu görmek için etrafa bakınmaya devam ederken birden birinin kendisine seslendiğini duyunca durdu. Arkasına döndüğünde Lale'nin annesi Mina Hanım'ın gülümseyerek kendisine doğru geldiğini görünce içindeki sıkıntı bir anlığına kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limon Çiçekleriii
RomanceBirbirlerini hırpalayarak, asla olgunlaşamayan bir aşkla seven, canlarını yaka yaka yeşerip büyüyen bu aşkın beraberinde getirdiği engellerle boğuşurken hayatları baştan aşağı değişen iki insanın güneyin sıcağında geçen hikayesi.