~53

1.1K 77 20
                                    


   Hemen şurada pencerenin önünde soğuk soğuk terleyen, tedirgince kapıya kaçamak bakışlar atan ve ikide bir ellerini birbirine sürten titrek oğlan var ya, hah işte o benim. Neden bu halde olduğuma gelirsek, Şura sabah ben okula girer girmez dibimde bitmiş ve bana Deniz'e aktarmam için bir şeyler fısıldamıştı. Bu şeyler, aklıma geldikçe tüylerimin ürpermesine neden olan gereksiz yere atik fotoğrafçı Rumeysa'yı ve ona yapacağım fotoğraf modelliğiyle beraber Deniz'i de kapsadığı için tedirgindim. Hadi ama... Bu üçünü yani, fotoğrafçılık, modellik ve Deniz'i ortak paydada birleştirenin ne olduğunu düşünebiliyor musunuz? Konu Şura'ysa her şeyi yapabilme potansiyeline sahipti ve bizim için neler hazırladığını tahmin etmeye bile korkuyordum.

   Sonunda beklediğim kişi yanında konuşup gülüştüğü Aslı'yla beraber sınıfa girdiğinde bir an dikkatim dağıldı. Aslı'yla en son aralarında katman katman buzullar varken bırakmıştım onları ama anlaşılan barışmışlardı. Pekala, bu olayı biraz daha zora sokardı, Aslı'yı da peşinden sürüklemesini istemiyordum sadece o olsun istiyordum. Bunu yapabilirsin Akher! Cesur ol! Patates kızartması aşkına! Kendi kendime gaz vermem Deniz'in lacivert gözlerinin beni bulmasıyla kabartma tozu eksik gelmiş kek gibi aniden sönerken, olduğum yere sindim. Sonuçta yanıma gelen ve benimle konuşan Deniz oldu. "Günaydın." dedi kocaman gülümseyerek. Son zamanlardaki sirke satan yüzünü düşününce bu şekilde gülümsüyor olması ,sebebi Aslı bile olsa, beni mutlu etmişti. Çok aşık olmalıydım...

   "Günaydın." dedim aynı gülümsemeyle karşılık veremesem de dudaklarımın titrek bir şekilde kıvrılmasına izin verdim. Yüzümdeki gülüş hayalet gibi kaybolduktan sonra ciddi bir duruş sergilemeye çalıştım. "Sana söylemem gereken bir şey var..." Kısılmış gözleri bir dedektifin titizliğiyle yüzümdeki mimikleri takip ederken konuşmak ne kadar zor olsa da bir yerden başlamam gerekiyordu.

   "Kanser oldun ve üç aylık ömrün kaldı?" Diye dalga geçtiğinde kaşlarım 'ciddi misin sen?' der gibi havalandı. "Kusura bakma birden bire o kadar ciddileştin ki..." Gözlerini kaçırdığında ne olduğunu anlamamıştım. Deniz, gözlerini mi kaçırdı benden? Başımı yana eğip bakışlarını yakalamaya çalıştığımda az kalsın söylemem gerekenleri ona iletemeden konuyu başka bir yere çekmek üzereydim. Hemen toparlandım ve boğazımı temizledim. Yeniden bana bakmasını sağlamıştı bu.

   "Fotoğraf sergisine gittiğimizde hani benim resmimi çeken kız bana modellik teklif etmişti ya." Diyerek olaya girdiğimde dikkatini çekebilmiş gibi görünüyordum. Devam etmem için hızlı hızlı başını salladı. "Ben o kızın teklifini kabul etmeye karar verdim... Hatta kabul ettim bile." Yüzünde ilk defa gördüğüm ifadeyi çözmekte zorlanıyordum ama bir şey dememesinden cesaret alarak devam ettim. "Bu hafta sonu fotoğrafçılık kulübüyle beraber günübirlik bir geziye çıkacaklarmış ve benim de oraya gelmemi istedi." Bu sefer bir tepki almak için yüzüne baktım ama ifadesi bir duvara dönüşmüştü sanki ve bu ürkütücüydü.

   Soğuk bir sesle "Ben ne yapabilirim peki?" diye sorduğunda dudaklarımı birbirine bastırdım. Sabahki sıcak tavırlarından sonra gelen bu tipi beni çırılçıplak yakalamıştı sanki. Yutkunmamak için kendimi tuttum ve omuzlarımı dikleştirdim. Karşısında ezilip büzülecek değildim ya, onun sert ifadeleri varsa benim daha çok vardı. Yaşadığım bu engeller ve kötü bakışlarla dolu hayatta bir iki numara da ben öğrenmiştim. Yani umarım öğrenmiştim... Öğrenmiş miyimdir acaba?

   "Eğer müsaitsen senin de gelmeni istiyorum." dedim kararlı bir şekilde. Bu kararlılığımın ondaki sert ifadeyi biraz olsun kırmasını umuyordum. İçimdeki korkağı göstermeden devam ettim. "Tek başıma tanımadığım birilerinin arasında olmak istemediğimden senin gelmeni tercih ederim ama eğer istemiyorsan sorun değil." Geri adım attığımda eğer kabul etmezse ne yapacağımı düşünüyordum. Sonuçta bütün bunlar onun beni arkadaş değil 'aşık' olarak görmesi için yaptığım şeylerdi ve eğer o olmazsa...

Ters AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin