Bu bölüm hakkındaki bütün düşüncelerinizi bekliyorum :) yayınlamayacaktım aslında ama tekrar okuyunca güzel olmuş ya niye sileceğim ki? diye düşündüm :) Deniz'in yaşamından biraz daha ipuçları var bu bölümde :)
Hiç alarma bile ihtiyaç duymadan gözlerini tam vaktinde açtığında odada sadece kendisinin olduğunu gördü. Mutfaktan gelen tıkırtılara bakılırsa küçük cadıyla büyük bilmiş kahvaltı hazırlıyor olmalıydılar. Gerinerek doğruldu yatağından ve saate bakmak için yatağının derinlerine saklanmış telefonunu yorganın altında el yordamıyla bulmaya çalıştı. Hiçbir zaman ilk seferinde ortaya çıkmayan eski moda telefon bu sefer de onu şaşırtmamış ve sanki yatağın içinde değilmiş gibi davranmıştı ama oradaydı bunu biliyordu çünkü dün akşam eli ara tuşunun üzerinde "Aslı'yı aramalı mıyım? Aramamalı mıyım?" diye düşünürken uyuya kalmıştı. O telefon oralarda bir yerdeydi.
Çevik bir hareketle yatağın içinden çıktı ve yorganı hızla çekti. Yorganın katmanlarının içine saklanmış olan telefon pat diye yere düşünce bulunmuş oldu. "Demek oradaydın yaramaz. Benden kaçabileceğini mi sandın?" Yere düştüğü halde parçalara ayrılmayan telefonu alıp ekranı açtı. "6.40. Erken sayılır..." Ekranda bir de mesaj vardı, kimden geldiğini görünce biraz düş kırıklığına uğradı Aslı'nın mesaj atmış olabileceğini düşünmüştü... Gönderen kısmında yazan isim "Çuha Çiçeği"ydi. Aslında arkadaşlarını her zaman isimleriyle kaydederdi ama bu çiçeğin ismi oğlana kendi isminden daha çok yakışmıştı. Dün marketten çıkınca ona mesaj atmış ama cevap alamamıştı. Bir özür mesajı olmalıydı, mesajı açınca tahmininde yanılmadığını gördü. "Üzgünüm, çok yorgundum uyuya kalmışım..."
Hızla cevap yaz kısmına girip parmakları tuşların üzerinde uçarcasına mesajı yazdı. "Önemli değil. Günaydın." Bu hızlı yazma yeteneğini Aslı sayesinde geliştirmişti kızın mesajlarına bir dakikadan fazla bir sürede cevap verirsen deliye dönüyor ve durduk yere saçma triplere giriyordu.
Küçük kardeşinin mutfaktan sesi geldiğinde telefonu bir kenara bırakmış tek hamlede yorganı geri yatağın üzerine fırlatmıştı. "Abla! Kahvaltı hazır! Çabuk gel!"
Yatağının kenarında duran poşetin orada olup olmadığını kontrol edip akşam geldiğinde bıraktığı yerde öylece durduğunu görünce odadan çıktı ve mutfağa girdi. Kahvaltı masasını gördüğünde karnı "Hadi çabuk otur!" der gibi guruldadı. Elini midesine koyup "Sessiz ol küçük canavar." diye mırıldandıktan sonra iki uçta oturan ablası ve kardeşinin ortasına oturdu.
"Dün sana mesaj gelmişti."
Gözlerini önce hangisinden başlasam diye diktiği yemeklerden ayırmadan cevap verdi. "Evet okudum."
"Çuha çiçeği yeni bir arkadaşın mı?"
Hiç umurunda bile olmadığı halde, sırf söylemiş olmak için "Telefonumu mu karıştırıyorsun?" dedi. Sonunda o çok sevdiği peynirle yemek yarışını başlatmak istediğine karar vermişti.
"Sadece parlayınca gördüm, hep arkadaşlarının isimleri olurdu o yüzden kimmiş bu diye merak ettim."
Henüz kahvaltıya başlamamış olan ablasına çatalının ucuna taktığı kocaman peynir parçasını ağzına atarken baktı. Annesine çekmiş olan kumral saçlarını örüp sağ omzundan aşağı bırakmıştı. Kahverengi gözleriyse her mimiğini yakalamak ister gibi yüzüne odaklanmıştı. "Sevgilim değil." dedi onun merak ettiği cevabı verirken "Henüz beni yenebilecek bir erkek bulamadım. Bizim sınıfa yeni gelen oğlan o. Onu Çuha Çiçeklerine benzetmiştim ilk geldiği gün o yüzden öyle kaydettim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ters Aşk
RomanceBilirsiniz işte, bazı insanlar farklıdır, mesela her kız narin ve kırılgan olmayabilir, ya da her erkek sert mizaçlı ve odun değildir. Bunun erkek ya da kadın olmakla bir ilgisi yoktur aslında, duyguların ilgisi olan tek şey insan olmaktır. Ve bazı...