~4

4.7K 282 18
                                    

***

   Sınıfa girdiğimde bütün gözler üzerime çevrilmiş gibi hissettim. Oğlanlardan gelebilecek darbelere azami dikkat göstererek geçip sırama oturdum. Omzum ve karnım hala ağrıyordu ve büyük ihtimalle karnım morarmış olmalıydı. Tenim biraz hassastı bu yüzden sert darbelere hemen tepki veriyor ve mosmor oluyordu. Daha fazla morluğa sahip olmadan bu okul gününü atlatmalıydım. Beyaz tenli olmanın en kötü yanlarından biri de buydu, en ufak bir şey bile sanki ölümcül bir yaraya sahipmişim gibi görünüyordu. Belki de kendimi bir solaryuma ya da onun gibi bir şeye atmalıydım.

    "Akher!" ismimi duyunca sesin nereden geldiğini anlamak için başımı dikleştirip gözlerimle etrafımı taradım. Üçlü kızlardan beni koruyandı. Soru dolu gözlerimle ona baktım. Acaba diğerleri neredeydi? Gelip yanıma oturdu. "Öğle arası sınıfta değildin, neler yaptın?"

    Benimle bu kadar ilgilenen kızlardan genelde korkuyordum çünkü bir süre sonra beni sıkıştırmaya başlıyorlardı. Yine de kantinde beni öpmek istediğini açıkça söyleyen kıza bin kere tercih ederdim. Daha önce istekleri konusunda onun kadar cesurca davranan biriyle karşılaşmamıştım ve bundan sonra da gördüğüm yerde kaçabilmek için yüzünü zihnime kazımıştım. "Deniz ve Aslı'yla beraber yemek yedik."

    "Duyamadım kiminle beraber?"

    "Deniz ve Aslı..."

    Başını çevirip o ikisinin sırasına baktı sonra kocaman açılmış gözleri beni buldu. "Deniz... Ve sen..."Sanki çok harika bir şey keşfetmiş gibi yüzünde geniş bir sırıtma yer edindiğinde ne olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu.

   Anlamamıştım bu yüzden en iyi yaptığım şeyi yapıp yüzüne aval aval baktım.

   "İkiniz birbirinize çok uygunsunuz! Ruh ikizi gibi!"

    Elimde olmadan kafamı uzatıp onun arkasındaki, önünde duran deftere bir şeyler yazan Deniz'e baktım. Uzun saçları köşeli yüzünün iki yanından aşağı dökülüyordu. Ne yaptığımın farkına varınca hemen eski pozisyonuma döndüm. Az önce onunla konuşurken bana sadece sınıflarına yeni gelen çekingen çocukmuşum gibi davranmıştı. Tam istediğim gibi ama bu ruh ikizi olduğumuz anlamına gelmezdi.

     Bir kez daha döndü ve bir ona bir bana baktıktan sonra konuyu değiştirdi. Böyle bakmaya devam etmemesi iyi olmuştu yoksa yanlış anlaşılabilirdi.

    "Aslı sana feci bakıyor."

   "Olabilir." diye kısa bir cevap verdim. Gerçekten garip bir kızdı Aslı. Önce kız gibi göründüğümü söyleyip benimle dalga geçmişti ki buna artık alıştığım için üzerinde bile durmamıştım sonra gay olup olmadığımı sormuştu bana. Hadi ama! Gerçekten bundan bıkmıştım ve ona gay olmadığımı söyledim. Asıl şaşırtıcı olansa davranışlarıydı, benim gay olmamı tercih edeceğini söylemişti. Bunu neden istesin ki? Bir anlam verememiştim. Hala veremiyordum. 

    "Daldın gittin. Aslı sana bir şey mi yaptı diyeceğim ama o melek gibi kızdır."

    İyilik meleğinin nefret ettiği günah keçisi durumuna da düşmüştüm ya işte şimdi tam oldu. Benimle ne derdi olduğunu anlayamamıştım doğrusu. Belki de onları rahatsız etmiştim.

    "Peki peki anladım, bu konu da konuşmak istemiyorsun. Baksana bana adımı hatırlıyor musun?"

    Yüzüne özür diler gibi baktım. Söyledikleri isimlerden sadece Sevde'yi hatırlıyordum ama hangisine ait olduğunu anımsamıyordum.

    "Ben Büşra." dedi yüzüne tatlı bir gülümseme kondurarak. "Hani seninle saçma sapan konuşan çocuğu susturan."

    "Tekrar memnun oldum." iki üç defa daha ismini tekrar edecek bir olay olmazsa büyük ihtimalle yine unuturdum çünkü isim konusun da gerçekten tam bir felakettim. Bu da sevmediğim özelliklerimden bir tanesiydi.

Ters AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin