Gece boyunca önce kitabı bitirmek için uyumadım. Kelimeler akıp giden bir nehir gibiydi. Kitabı bitirdiğimde saat de biri vurmuştu. Başımı geriye atıp meşhur tavana bakmaya ve kitabı düşünmeye başladım. Olayları zihnimden bir kez geçirmezsem ve ben olsaydım şöyle yapardım demezsem sanki okuduğum cümleler zihnimden silinecekmiş gibi gelirdi hep.
Bir süre sonra bacağımın ağrısını yeniden hissetmeye başladım. Kolum o kadar kötü değildi ama bacağım dev bir kayaya hızlı bir tekme geçirmişim gibi ağrıyordu. Bugün olanlar zihnime doluştuğunda kalkıp annemin kremini dolabımdan çıkardım. Kapağı açtığımda içinde ne kadar da az kaldığı çekti dikkatimi. Birazını bacağıma sürdüm.
Gecenin geri kalanında kukuman kuşu gibi düşünmekten uyuyamadım. Güneş doğarken Deniz'in evine gideceğim için içimde bir heyecan vardı. Ta midemden gelen bir nefesi burnumdan dışarı bıraktım. Gün içinde kesinlikle uyku bastıracaktı. Gitmeden bol bol kahve içmeliydim. Orada bir köşeye sızıp kalmak istediğim son şeydi.
***
Kara bulutların toplandığı gökyüzüne çevirdi bakışlarını, kaç haftadır kurak geçiyordu günler ama anlaşılan pek nazlı yağmur bugün sonunda yağmaya karar vermişti. "Bolca yağ..." dedi gökyüzüne karşı gülümserken. Yağmuru seviyordu.
Elindeki poşetleri sallarken bir de ıslık tutturdu kendine. Nedense keyfi yerindeydi bugün. Yaramaz bir rüzgar uzun siyah saçlarını alıp yüzünün önüne getirince durup rüzgarın dinmesini bekledi. Evden çıkarken toplamalıydı saçlarını ama uğraşmak istememişti.
"Deniz?" ismini seslenen kişiyi bakmadan tanımıştı hemen.
"Aslı." derken ona döndü. "Ne arıyorsun dışarıda?"
"Pencereden gördüm seni. Markete mi gittin? Keşke arasaydın beraber giderdik."
Elindeki poşete baktı arkadaşı yanına gelirken "Evet ablam yemek yapmak için bir sürü şey istedi."
Aslı, gelerek poşetleri parmağıyla açıp içindekilere baktı. "Patatesli yemek mi? Yemek için sabırsızlanıyorum! Enginar kalbiyle ne yapacak ki?"
"Bilmiyorum, bize geldiğinde öğrenirsin." Deniz gülümseyerek poşetleri geri çektiğinde Aslı dudaklarını büzmüştü. Rüzgar ikisinin arasına sızıp saçlarını havalandırdığında Aslı omuz silkti. "Tamam hadi sen git. Ben de kahvaltıdan sonra gelir size yardım ederim."
"Olur acele et, böylece ablamın gazabından sana sığınabilirim."
Aslı'nın yüzü buruştu bir anda "Damla ablanın yemek yaparken ne kadar cadı olduğunu unutmuşum bir an. Vazgeçtim ben gelmekten."
"Laf ağızdan bir kere çıkar." Deniz omuz silktiğinde Aslı'da gülmüştü.
"Tamam tamam... Yürü hadi. Bir de geç kaldığın için azar yeme."
Ona el sallayarak eve doğru ilerlemeye devam etti. Bahçe kapısını hızla açtığında bir kez daha kapı ona direnip kırılmamayı başarmıştı. Merdivenlere bir ıssızlık çökmüş gibiydi. Gidip ışık düğmesine bastı ve hızla evlerine çıktı. Kapının önünden bile içeride pişen yemeklerin kokusunu alabiliyordu. Gülümserken midesini ovuşturdu. "Sakin ol şampiyon. Çok çabuk acıkıyorsun." Poşetleri bırakmadan anahtarı cebinden çıkardı ve kapıyı açtı. "Ben Geldim!"
Ablası elindeki tepsiyle beraber mutfağın kapısından gelene baktı. "Deniz! İstediklerimin hepsini aldın mı?"
"Yok abla, sana gıcığım var benim, sadece yarısını aldım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ters Aşk
RomanceBilirsiniz işte, bazı insanlar farklıdır, mesela her kız narin ve kırılgan olmayabilir, ya da her erkek sert mizaçlı ve odun değildir. Bunun erkek ya da kadın olmakla bir ilgisi yoktur aslında, duyguların ilgisi olan tek şey insan olmaktır. Ve bazı...