"Neden hala geri dönmediler?" Deniz işkillenerek üçüncü defa bana bunu sorduğunda arkamdaki garip sarmaşığa benzer bitkinin yapraklarını parmaklarımın arasında yoluyordum. Bir karganın öterek uzaklaştığını duyduğumda nedense ürpermiştim. Şura'nın planı bu muydu yani? Onları bir labirentte yalnız bırakalım sonra da Akher aşkını itiraf etsin. En az kıskandırma planı kadar bu berbattı... Bir dahakine onun yardım teklifini iki elim kanda bile olsa kabul etmezdim. Nasıl bir kavgada yenebilirdim ki onu bu garip labirentte? "Gidip baksak mı?" Pes etmişlikle omuzlarım düştü. O kadar yorulmuştum ki düşünmeye bile mecalim yoktu.
"Olur." dedim içimdeki nefesi burnumdan vererek. "Hadi gidelim." İkimiz de sessizce yürümeye başladık. Sanırım hesaba katmadığımız şey buraya gelirken ikimizin de yollara yeterince dikkatini vermemiş olmamızdı. Aradan on dakika geçmesine rağmen hala çıkışı göremediğimizde Deniz'le aramızda kısa bir bakışma geçti.
"Galiba kaybolduk." Ona başımı sallayarak yanıt verdim. Galibası fazlaydı basbaya kaybolmuştuk ve ben yorgunluktan yere yığılma evresine geçmiştim bile.
Gidip toprak yola yıkılır gibi otururken "Nasılsa yokluğumuzu fark edip bizi aramaya gelirler." dedim. Sadece birazcık dinlenmeye ihtiyacım vardı. Hatta bir yorgan ve yastık olsa şurada rahatlıkla uyuyabilirdim. Deniz de gelip yanıma oturduğunda şöyle kucağına uzanıversem ne olur ki diye düşünüyordum.
"Birazdan bayılacak gibi görünüyorsun."
"Birazdan bayılacak gibi hissediyorum." dedim biraz da gülümseyerek. Neden gülümsediğimi bilmiyordum ama Deniz yanımdayken sanırım neden gülümsediğimi sorgulamam biraz garip olurdu. Gülümsüyordum, çünkü Deniz yanımdaydı. "Biraz dinlenmek iyi gelecek bana, umarım önümüzdeki bir iki saat boyunca bizi aramaya çıkmazlar." Kendi kendimi tasdiklemek için başımı salladığımda Deniz gülmüştü. Başımı çevirip ona baktım.
"Bir iki saat boyunca burada ne yapacağız peki?" diye sordu. İlk defa geldiğimiz bir yerde, saçma sapan bir labirentin içinde kaybolmuştuk. Aslında biraz uğraşsak rahat bir şekilde çıkışı bulurduk ama adım atmaya mecalim yoktu.
"İtiraf saati yapalım." dedim. Onun hakkında herkesin bilmediği bir şeyler öğrenme fikri oldukça cazip gelmişti. Hem bu şekilde ben de araya sıkıştırıp itiraf ederdim... Hayır edemezdim. "Sırayla kendimiz hakkında diğerlerinin bilmediği bir şeyler söyleyeceğiz." Kaşlarını kaldırıp dudaklarını öne çıkardı. Düşünüyordu, ben kabul etmeyecek sanırken "Olur." dedi. "Önce sen başla."
"Hmm..." Bir süre düşündüm benim hakkımda diğerlerinin bilmediği bir şey... "Hiç kimseyle çıkmadım." diye damdan düşer gibi söylediğimde ağzı kocaman açıldı.
"Ciddi misin?" Şaşkınlık içinde sorduğu için biraz utandım. Ne vardı sanki bunda? Üniversiteyi bitirmiş ve hala kimseyle çıkmamış olsam şaşırılabilirdi elbette ama ne vardı bunda ya!
"Sevdiğim bir kız vardı ortaokulda ama sonu hiç iyi bitmedi." Dedikten sonra dilimi çıkardım. "Hadi sıra sende." Bir süre gözlerini boşluğa dikip düşündü. O düşünürken ben de keşke bu kadar kısa kesmeseydim ve itirafıma olan tepkilerini biraz daha irdeleseydim diye hayıflanıyordum.
"Biriyle ilk öpüştüğümde altı yaşındaydım." Şimdi şaşkınlıktan kala kalan taraf bendim. "Beni öpen kişi de Aslı'ydı." Kocaman açılmış gözlerimle ona baktığımda gülerek anlatmaya devam etti. "Bana öyle bakma, evcilik oynuyorduk. Küçükken ben çok cılız bir çocuktum ama boyum diğerlerinin hepsinden daha uzundu. Biraz da kaba sabaydı hareketlerim. Saçlarım da erkek tıraşı olunca evciliklerdeki baba rolü hep benim olurdu. Anne, çocuklarla ilgilenip onları okula gönderirken falan hep bir köşede oturup gazete okur gibi yapardım." Kendi kendine kıkırdadığında konuyla olan alakasını çözememiş olsam da gözümün önünde Deniz'in cılız olduğu çocukluk zamanlarını canlandırmaya çalışıyordum. "Yine ben baba olmuştum ve Aslı da sürekli abla olmaktan sıkılmış olmalı ki 'Ben anne olacağım.' diye ortalığı yıktıktan sonra anne rolünü almıştı. Sonra pazara gitmeye karar verdi ve bahçelerden topladığımız taşlarla yaptığımız evden çıkmadan önce gelip dudaklarımı öptü. Ben ona ne yapıyorsun diye sorunca da 'Annem evden çıkmadan hep babamı böyle öpüyor. Normal bunlar.' diye çokbilmişlik tasladı bana. Şimdi sorsan kesinlikle inkar eder böyle bir şey yaptığını." İkimiz de gülmekten kırılıyorduk. "İleride evlenir de çocuğum olursa kesinlikle onların önünde kocamı öpmem. En azından büyüyeceği zamana kadar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ters Aşk
RomanceBilirsiniz işte, bazı insanlar farklıdır, mesela her kız narin ve kırılgan olmayabilir, ya da her erkek sert mizaçlı ve odun değildir. Bunun erkek ya da kadın olmakla bir ilgisi yoktur aslında, duyguların ilgisi olan tek şey insan olmaktır. Ve bazı...