55~ FİNAL

2K 99 64
                                    


   "Saçına ne yaptın?" Kahvaltı masasına otururken sabah kalkıp duş aldıktan sonra kurutma makinesiyle şekil verdiğim saçlarıma dokundum. Öyle bir sormuştu ki kötü mü olmuş diye kendi kendimi yemeye başlamıştım. Eğer kötü görünüyorsa hemen gidip eski haline getirmeliyim, biraz su işimi görürdü herhalde. Zaten çok garip gelmişti bana da... Ama güzel de gelmişti. Karman çorman hissediyordum. 

   "Ne yapmışım?" dedim tereddütle anneme. Bakışları huysuz bir kedi gibi kısılmış ince ince beni süzüyordu. Rahatsız olunca yerimde kıpırdandım ve konuyu değiştirdim. "Yeni bir ayakkabıya ihtiyacım var." Saçlarımla ilgili daha fazla düşünürsem eğer hemen yukarı çıkıp eski haline getirirdim. 

   Babamın dikkatini çekmiştim şimdi. "Şimdikinin nesi var?" Şimdikinin hiçbir sorunu yoktu aslında ama yeni bir şeyler alıp giymek istiyordum. Omuzlarımı kaldırdım cevap olarak, ne diyeceğimi bilememiştim. "Peki, almak için çıkacağında söyle kredi kartını veririm." Bunu da halletmiştim.

    İyi eğitilmiş av köpekleri gibi havayı koklayan annem bu sefer "Parfüm mü sıktın sen?" diye sorarak taarruzuna devam ettiğinde yan tarafımda oturan kardeşim kıs kıs gülmüştü. Annem de onun gülüşmelerine katıldığında babamla ben ne olduğunu anlamayarak ikisine baktık. "Kendine bakman güzel bir şey tabi ki." dedi, çatalına peynir dilimi takarken. "Peki bu kendine bakmanın... Dün akşam telefonda bir saat konuştuğun kişiyle bir alakası var mı?" Kan yüzüme doğru tırmanırken elimdeki çatalı sıktım. O kadar da sessiz konuşmaya uğraşmıştım Deniz'le nasıl duymuştu? Burnunun iyi koku alması kadar kulakları da keskindi. Gözünden de hiçbir şey kaçmıyordu doğrusu. Bazen, hayır çoğu zaman beni ürpertiyordu.

   "Hayır." dedim. Yalandan kim ölmüş? Ki ben profesyonel bir yalancıyım zaten. Hadi ama... Aileme Deniz'le çıktığımı söylemeyecektim elbette! Deniz'le çıkıyoruz. Vay canına... Bunu söylemek bile boğazımın bir çöl kadar kuru olması için yeterli... Ağzıma hemen bir şeyler tıkıştırdıktan sonra daha fazla sorguya maruz kalmamak için aceleyle sofradan kalktım. 

    Bulaşıkları toplama sırası bugün babam ve annemde olduğu için rahat rahat evden erken çıkabilirdim. Okula Deniz'le beraber gitmeye karar vermiştik bu yüzden kim önce giderse diğerini okula çıkan sokağın başında bekleyecekti. Aslı pek kıskançlığını üzerinden atmış gibi değildi geçtiğimiz günlerde ama eskisi kadar da kötü bakışına maruz kalmıyordum ve elinden geldiği kadar Deniz'le yan yana olduğumuzda bizden uzak duruyordu. Şimdilik olduğunu geçen gün rahatça dile getirmişti. Onunla aramızdaki duvarları kırmak adına meyve suyu ısmarladığımda bana açık açık "Deniz'le sevgili olman seninle iyi anlaşacağım anlamına gelmiyor." demişti. İşin kötü tarafı meyve suyunu da alıp gitmesiydi. Deniz'in aramızdaki gerilim yüzünden şimdi olmasa bile ileride rahatsız olacağını düşünüyordum bu yüzden ben de elimden geldiğince Aslı'dan uzak durmaya çalışıyordum. Eh, ikisinin en yakın arkadaşlar olduğunu göz önüne alırsak bu o kadar da kolay bir iş değildi. Ateşkes imzalamıştık ama soğuk savaş devam ediyordu. Evden çıkarken bu düşünceleri aklımdan kovalamaya çalıştım, su akar yolunu bulur diye düşünüyordum. Aslı sonsuza kadar bana düşmanca davranacak değildi ya! Belki de ben çok iyimserdim...

   Yol boyunca heyecandan elim kolum durmuyordu, sürekli parmaklarım saçımdaydı, arada üzerimi düzeltiyordum, öyle ki etrafımdaki garip bakışların bile farkında değildim. Otobüs ani bir fren yaptığında demire sıkı sıkı tutundum ve o an ineceğimiz durağa geldiğimizi fark ettim. Apar topar açılan kapılardan inerken durağı kaçırmadığım için şükrediyordum. Sağıma soluma bakıp Deniz'i göremeyince buluşmak için kararlaştırdığımız yere yürümeye başladım. Bugün biz çıkmaya başlayalı neredeyse bir hafta olmuştu ve ben hala inanamıyordum. Bizim ufak tayfamıza Deniz'le sevgili olduğumuzu söylediğimde kızlar bilmiş bakışlar atarken diğerlerinin şaşkınlıktan ağızları açık kalmıştı. Alp'in Büşra'ya attığı kısa bakışı da yakalamıştım. "Siz bile mi..." diye mırıldanmasına alınmamıştım aksine komikti çünkü o yıllardır teklif edemezken ben aylar içinde halletmiştim. Bu olaydan garip bir şekilde gurur da duyuyordum, çünkü sevgilim Deniz'di. Hani erkeklerin bile karşısında korkudan dizlerinin titrediği Deniz. Şura'nın tepkisiyse en anormali olmuştu. O gün labirentteyken telefonumuza mesaj atıp bizi parktaki kafede beklediklerini yazmıştı, bir de kolay bulabilmemiz için konum atmıştı. Sonunda o garip yerden çıkmayı başarıp kafeyi de bulduğumuzda hiçbir şey sormadan ikimize gülümsemişti, o an birleşik olan ellerimiz yeterince şey açıklıyor olmalıydı galiba. 

Ters AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin