"Berbattı."
"Ben mahvoldum."
"Bu dersten asla geçemeyeceğim."
"Harika geçti!" Söylediklerinden sonra bütün başlar Büşra'ya döndüğünde o yüzüne mutlu bir gülümseme yerleştirmiş tahtadaki anlamsız şekillere bakıyordu. "Tam not olmasa bile yüksek bir şey alacağımdan eminim."
"Kopya çektin!" Diye hayretle soruya benzer bir nida bırakınca bu kez gözler Alp'e dönmüştü.
Büşra ses tonunu düşürdü ve ortaya doğru eğildi. "Kesinlikle kopya çektim." Kıkırdadı.
"Ama nasıl? Bu hoca çok dikkatli sınavda göz açtırmadı!" Aslında benim sınavım da oldukça iyi geçmişti ve ben de yüksek bir not bekliyordum ama ağzımı açmamaya karar verdim. Büşra dışında hepsi sınavdan çakmış gibi duruyordu. Şimdi iyi bir not beklediğimi söylemek morallerini daha da bozardı. Beni gidi düşünceli aşırı empati bozukluğu olan insan beni... Ve inek öğrenci olarak anılırsam anılayım diyerek bildiğim kadarını yapmış olmam cesaret yolunda attığım adımlardan sadece biriydi.
"Tahtaya bakın." Dedi. Anlamsız şekillerden başka bir şey yoktu tahtada. "Siz orada sadece saçma sapan çizgiler görüyorsunuz ve hoca da öyle gördüğü için tahtayı silmedi ama aslında orada cevaplar yazıyor! Harikayım!" Saçlarını savurarak ayağa kalktığında sıradan çıkıp dans etmeye başlamıştı. "Mükemmelim. Çok zekiyim." O kendini överek dans ederken geri kalanlar da iç çekerek kendi hallerini düşünüyorlardı. En azından ben öyle olduğunu sanıyordum.
"Kopya isteseydiniz verirdim." Diyerek yerine yeniden oturdu Büşra. Diğerleri homurdanırken o sırıtmaya devam ediyordu. Gözlerim Deniz'in sırasına gittiğinde sanki benim oraya bakmamı bekliyormuş gibi göz göze geldiğimiz anda ayağa kalkıp yanımıza geldi.
İçime çektiğim nefesi tuttuğumu ciğerlerim nefessiz kaldığında fark ettim. Benden özür dilemişti ve ona artık soğuk davranmak istemiyordum. Gülümsedim. Tabi derin bir nefes aldıktan hemen sonra. Aynı şekilde bana karşılık verdiğinde bir süre öylece kaldık. Ne diyeceğimi bilmiyordum o da susuyordu.
Yüzünü inceledim. Lacivert gözleri yorgun görünüyordu. "Telepati yoluyla mı anlaşmaya başladı bunlar?" Mihriban'ın sesi ancak diğerlerinin susup bizi izlediklerini fark etmemi sağlamıştı. Merakla ikimize bakıyorlarken gözlerimiz arasındaki bağ da kopmuştu.
Deniz gelip yanıma oturduğunda "Sınav nasıldı?" Diye bir soru attı ortaya. Hemen yanımdaydı. Bana o kadar yakın oturmuştu ki biraz eğilsem omuzlarımız birbirine değecekti. Bilerek mi yapıyordu?
"Hiç sorma."
"Harikaydı!" Büşra yine coşkuyla atıldı ve onu öldürecek gibi görünen gözler üzerine dikildi. Onun yerinde olsam dut yemiş bülbüle dönerdim ama umursuyor gibi görünmüyordu. "Hayatımın en güzel sınavıydı! Keşke bir daha girsem."
Mihriban, Büşra'nın üzerine atılıp boynunu sıkmak için hamle yaptığında ortalık bir anda karıştı. Sevde, Mihriban'ı engellemek için uğraşırken oğlanlar da ne yapacaklarını bilemeyerek bakınıyorlardı. Deniz onları umursamadan bana döndü.
"Zil çalmadan bahçeye çıkalım mı?" Sonra avucunu açıp küçük hediye paketini gösterdi. Şu bahsettiği hediye bu olmalıydı. "Özür hediyem." Elindeki pakete bakarken bütün o kırık duyguları arkamda bir yerlere fırlattım. Beni düşünerek bir şeyler alıyordu. Özür diliyordu. Dudaklarını öpmek istiyordum.
Buna rağmen sadece omuz silkip "Tamam." Dedim. Diğerlerini ve onların ufak kargaşalarını geride bırakıp sınıftan çıktık. Merdivenlerden inerken uzanıp paketi elinden aldım. "Teşekkür ederim." Paketi ters çevirip içindekini avucuma düşürdüğümde ayaklarım otomatik olarak yürürken bütün dikkatim avucumdaki şeydeydi: Ucunda koyu mor bir taşın sallandığı kolyede. Bayılmıştım. Yine de abartılı duygularımı dışa vurmayarak "Güzelmiş." Dedim sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ters Aşk
RomanceBilirsiniz işte, bazı insanlar farklıdır, mesela her kız narin ve kırılgan olmayabilir, ya da her erkek sert mizaçlı ve odun değildir. Bunun erkek ya da kadın olmakla bir ilgisi yoktur aslında, duyguların ilgisi olan tek şey insan olmaktır. Ve bazı...