~18

2.8K 189 38
                                    

Annemin evde apartman günü var, bana şans dileyin...

 Haftanın son gününü müjdeleyen güneşin ışıkları çölde susuz kalmış insanı kurtaran bir vaha gibi pencerenin açık kalmış kısmından keskin hatlı parlak bir sütun olarak odaya dolarken yorgun vücudumu yataktan kaldırmak için uğraşıyordum. Sanki biri ben uyurken bedenimi zamkla yatağa yapıştırmış gibiydi ve kalkmak için irademin sınırlarını zorluyordum. 

    "Akher?" Kapıyı çaldıktan sonra odaya giren annem benim hala yatakta olduğumu görünce odamda olmayan birinin duyamayacağı küçük bir çığlık kopardı. "Hala yatakta mısın sen?"

    "Uğğ...kuğm..Varr..." diyerek popomu anneme dönüp yatağımın içine daha da gömüldüm ve yorganı boğulacağım kadar kafama çektim. Cuma günleri benim hep bütün haftanın yorgunluğunu sırtımda taşıdığım günler olarak en sevdiğim günler listesinin ilk altı sırasında değildi maalesef.

    "Daha ilk haftadan devamsızlık yapmayı düşünme sakın! Şımarık zengin veledi seni! Orası özel okul değil, gözünün yaşına bakmaz atarlar seni okuldan!"

    Annemin serzenişlerine yorganın içinde bir ipek böceği kozası gibi büzüşerek cevap verdim. Eğer yanıt verebilecek olsaydım ona "Bir gün gitmedim diye beni okuldan atmazlar." derdim ama ağzımı bile açma isteği yoktu içimde. Ta ki soğuk birer el ayak bileklerimden beni kavrayıp yataktan hızla yere doğru çekene kadar. "Aahh!" 

    Düşmenin etkisiyle neredeyse dizlerime kadar sıyrılan ve geriye doğru kıvrılıp göbeğimi açıkta bırakan pijamamla halının üstünden sersem sersem anneme baktım. Elimi karmakarışık saçlarımın arasına daldırırken biraz toparlanmıştım. "Uyandırma şekillerine hastayım hatun."

      Gülmek yerine sadece ayak bileğimdeki geçtiğini umduğum morluğa dikti gözlerini. Halbuki ben güleceğini düşünmüştüm. Ben de gözlerimi indirip otobüsteki yüzünü bile görmediğim insan evladının bana yegane mirası olan yere baktım. Yatmadan sürdüğüm krem sayesinde ufak bir iz vardı sadece.  "Ne oldu ayağına?"

    "Önemli bir şey değil, kalkarken sıraya takıldım." sonra da hem daha inandırıcı olsun hem de boğazıma kadar nefesle doldum diye ağzımı aça aça esnedim ve kollarımı havaya kaldırıp gerindim.

   "Çok sakarsın şu sıralar biraz dikkatli ol." Gözlerim yarı kapalı bir şekilde başımı salladım. "Sakın geri yatayım deme. Kahvaltı hazır kardeşin çoktan gitti bile acele etsen iyi olur." Tehdit ediyormuş gibi söylediği sözlerden sonra odamdan çıktı ve ben de o kapıyı kapatır kapatmaz sırtım ağrıyana kadar yatmaya devam ettiğim halının üstündeki geçici yatağıma geri attım kendimi. Yatağıma çıkmak o an imkansız gibi gelmişti. Cumartesi bir gelse ve ben de ikindi vaktine kadar uyusam...

      Yatarken çıkarıp sandalyemin üzerine bıraktığım tişörtü göz ucuyla görünce fark etmeden gülümsemeye başlamıştım. Fark edince kendi kendime kızıp gözlerimi yeniden yumdum, hayatın gerçekleri; madde bir; her öğrenci devamsızlığını düşünerek çok uykusu olmasına rağmen kalkıp okula gitmelidir!

    "Günaydın Akher!" İsmimi duyunca dönüp arkama baktım ve gelenleri görünce gülümsemem ve hemen arkasından somurtmaya başlamam bir oldu. Gülümsemiştim çünkü Deniz arkamdan bana seslenme zahmetine katlanıp günaydın demişti; somurtmuştum çünkü yanındaki Aslı beni görür görmez gözlerini devirmişti. 

    "Günaydın... Siz de geç kalmışsınız."

   Adımlarını hızlandırıp bana yetiştiklerinde Deniz sanki çok güzel bir şeyden bahsediyor gibi gülümseyerek konuştu. "Evet, oğlanın biri Aslı'ya asılıyordu onun icabına baktım."

Ters AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin