I'm back guys :*
Durmadan somurtan arkadaşına veda ettikten sonra iki katlı apartmanın gıcırdayan bahçe kapısını yerinden sökmek istermiş gibi hızla açtı. Her zaman böyleydi ve ablası "Bir gün o kapı yerinden sökülürse tamir parasını senin harçlığından keserim!" deyip duruyordu. Aslında çok da önemli sayılmazdı harçlığının bahçe kapısı tamirine gidecek olması. Birkaç hafta Ali Amca'nın araba tamircisinde çalıştı mı iki aylık harçlığını bile çıkarabilirdi. Ki o adamla arası çok iyiydi.
Bahçeyi otlar bürümüştü. Baharda olmalarına rağmen bakımsız kalan çiçekler boyunlarını bükmüş ve toprağın üstünde kaygısızca yatan çer çöpe yaslanmışlardı. Küçük kardeşi aslında bahçe işlerine oldukça ilgiliydi ama bu bahar başlangıcından beri hastaydı bu yüzden bahçe terk edilmiş bir evin bahçesinden farksızdı. Diğer üç komşu da bahçeyle hiç ilgilenmiyorlardı, çocuklarının hepsi evlenmiş olan yaşlı komşuları vardı ve kendi evlerini dahi doğru düzgün temizleyemeyen insanlardan bahçeyi temizlemeleri beklenemezdi.
Anahtarını çıkarıp apartmanın paslanmış soluk mavi kapısını açtı ve lahana kokan küçücük koridordan geçip aşına aşına yuvarlaklaşmış taş merdivenlerden hızla yukarı çıkmaya başladı. İkinci katta oturuyorlardı. Anahtarla kapıyı açtığında sessizliğin içine adım attı. "Derya!" diye hasta kardeşine bağırırken çantasını antika sayılabilecek kadar eski olan ahşap vestiyerin üzerine fırlatmış ve ayakkabılarını çıkarıp kapının hemen yanına açtıkları gazetenin üzerine bırakmıştı.
"Derya! Evde değil misin?" Bünyesi çok zayıf olan kardeşi her zaman hastalanırdı Ağustos'un ortasında bile grip olup yataklara düşme potansiyeli vardı kızın. Çoraplarından hızla kurtulurken üç kardeş olarak beraber kullandıkları odaya girdi. İnce telli kısa siyah saçları yastığın üzerine dağılmış olan kardeşi Derya kim bilir kaçıncı uykusundaydı. Neredeyse kiler boyutunda olan odada iri gövdesiyle bir şeye çarpıp düşürmemek için dikkatle ilerleyip on yaşındaki kardeşinin üstünü örttü ve çoraplarını top haline getirip kendi yatağının üzerine attı. Yine ortak olarak kullandıkları elbise dolabından kot pantolonunu ve mağazadaki erkek reyonundan aldığı önünde Sünger Bob resmi işlenmiş bol t-shirtü bulup temiz olduklarından emin olmak için kokladı. Ablası her zaman dolaptaki kirlileri bulup makineye atsa da arada gözden kaçırabiliyordu. Kıyafetlerden gelen yumuşatıcı kokusunu aldığında temiz oldukları da ortaya çıkmış oldu. Odadan çıkarken okul pantolonundan ve lakozundan kurtulurken çıkardıklarını da çıkardığı yerde bırakıyordu.
Mutfağa geçtiğinde giysileri üzerine geçirmişti bile ve buzdolabına yöneldi. Kapağını açtığı anda üzerine doğru gelen dolabı tutup düşmesin diye birkaç saniye bekledikten sonra bıraktı. "Altına biraz daha kâğıt sıkıştırmak lazım..." Diye kendi kendine mırıldandıktan sonra dolaptan domates peynir çıkarıp dünden artan son bayat ekmeğin arasına koydu. Onu yerken vestiyere attığı çantasının yanına giderek içinden para çıkardı. Birinin ekmek almaya gitmesi gerekiyordu.
Sessizce evden çıktığında güneş gökyüzünü kızıl renklere boyamıştı. Sokakta oynayan çocukların son çığlıklarını dinliyordu mahalle. Güneş battığında ezan okunacak ve hepsi istemeye istemeye oyunu bırakıp evlerine döneceklerdi.
"Deniz!" ismini seslenen cılız erkek sesine doğru çevirdi başını. Az ötede futbol oynayan çocuklardan elebaşı olandı. İşaret parmağıyla kendisine doğru gelen topu gösteriyordu. Deniz artistik bir hareket yaparak topa topuğuyla vurdu ve çocuğa gülümseyerek "Sakın yine Safiye Teyze'nin camına atmayın bu sefer ben bile kurtaramam o topu patlatılmaktan." diye bağırdı.
"Hadi bak işine!" diye bağıran çocuk çoktan oyununa dönmüştü. Deniz'de onları umursamayarak önüne döndü ve bugün gerçekten morali bozuk gibi duran Aslı'yı düşündü. Bir derdi vardı ama ne olduğunu bir türlü söylemiyordu. Aslında Deniz büyük düşünme seanslarından sonra Aslı'nın bile herhangi bir sonuç çıkaramamıştı. Biraz kıskanç davranıyordu sanki. Doğrusu deli dolu arkadaşı her zaman sahip olduğu şeyler için aşırı kıskanç bir insan olmuştu ama Deniz onun şimdi neyi tehdit olarak gördüğünden emin olamıyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ters Aşk
RomanceBilirsiniz işte, bazı insanlar farklıdır, mesela her kız narin ve kırılgan olmayabilir, ya da her erkek sert mizaçlı ve odun değildir. Bunun erkek ya da kadın olmakla bir ilgisi yoktur aslında, duyguların ilgisi olan tek şey insan olmaktır. Ve bazı...