oruç beni mahvettiiiii.... İlham falan yok bende acıkınca hepsini yedim :,( bu yüzden bölümler geç geliyor üzgünüm :,( ama elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum :,( sevin beni :,( bölümü de sevin :,( ben sizi seviyorum :,(
Otobüste giderken de uykuyla uyanıklık arasında bir yerlerde gidip geliyordum ve başımı camlara vurmak istiyordum ama asıl işkence eve gelince başlamıştı. Beynimin bir tarafı bütün gün boyunca uyuduğum için bana kızarken diğer tarafı dün gece uyumadığı için kendi kendine sinirleniyordu. Israrla çalmaya başlayan telefonum aklımdaki bu bölünmüşlüğün kısa bir süreliğine dağılıp telefonu açmam konusunda beynimin iki tarafının da hem fikir olmasını sağladı. Cebimden çıkarıp arayana baktım. Yabancı bir numaraydı. Sonra saate baktım gece yarısını geçmişti. Bu saatte arayan numaralardan hayır gelmeyeceğini biliyordum...
"Ekrana bakıp duracağına telefonu açmalısın." Odamın kapısında duran annemin sesiyle kendime gelip hızla açtım telefonu ve kulağıma götürdüm. "Efendim?"
"Akher! Nasıl geçti?"
Uykuluydum ve şaşırmıştım. "Ne nasıl geçti?" Ses bir yerden tanıdık geliyordu ama...
"Deniz'lerin evine gitmişsiniz ya!" Beynimde şimşekler çakarken arayanın Şura olduğunu fark ettim.
"He?" Evet kesinlikle Deniz'lerin evine gitmiştik ama bu kızın nereden haberi olmuştu.
"Alış bunlara! Benim her şeyden haberim var. Ama sonradan haberim oldu... Keşke ben de gelebilseydim..."
Şura bunu nasıl öğrenmeyi başarmıştı? O kızdan iyiden iyiye korkmaya başlamıştım şimdi. Etrafımda ajanları mı vardı?
"Tamam. Boşver! Şimdi bana nasıl geçtiğini anlat. Deniz'le ne yaptınız? Hmm?"
"Şura, gittik, yemek yedik, uykum vardı bu yüzden uyuya kalmışım. Bütün olan bu."
Annemin kıkırdaması odamın sessiz ortamında bir bomba etkisi yaratınca dönüp ters ters ona baktım. Neden hala kapımda bekliyordu ki? Şura'nın tepkisiyle yaptığım şeyse telefonu kulağımdan uzaklaştırmak olmuştu.
"Akher! Sana inanmıyorum! Sen nasıl olur da böyle bir fırsatı...! Ah tamam sakinim. Peki o zaman. Sana iyi uykular! Yarın okulda görüşürüz!" Son sözleri dişlerinin arasından söylemiş gibi geliyordu sesi ve telefon tık diye yüzüme kapandı.
"Kim bu Şura?" şaşkınca telefona bakmayı kesip annemin gülmemek için dudaklarını ısıran yüzüne döndüm.
"Sınıf arkadaşım."
"Anlaşılan Deniz'le seni yakıştırıyor ha?"
Tuzak soru. Uykusuzluğumu atıp bu tuzağın etrafından zekice dönmem gerekiyordu. "Garip bir kız. Aklından geçenleri takip edemiyorum." Oh, güzel cevap. Tamam bu sefer tuzağa düşmeden kurtuldum sanırım.
"Okulda iyi arkadaşlar edinmiş gibisin..."
"Öyle olmuş olmasını umuyorum." dediğimde ne kadar ciddi olduğuma kendim de şaşırdım. Onlara güveniyordum -Şura dışında olanlara-. Belki henüz o kadar çok değildi ama benim ailem dışında bir insana biraz olsun güvenmem demek zaten başlı başına bir olaydı... Ve Deniz'e aşık olmuştum. Diğerlerine güveniyordum. Onlardan gelecek bir darbenin beni sarsacağı kesindi. Elimde olmadan iç geçirdim. Onlara güvendiğim düşüncesi beynimde bir fırtına oluşturmuştu. Bu gerçekti.
***
Akşam geç yatmış olmasına rağmen sabah kalkmakta neredeyse hiç zorlanmadı. Vücudunun içinde bir zaman ölçer vardı ve o zaman ölçer ona her zaman saatin kaç olduğunu haber veriyordu. Uykusunda bile. Yatağında doğrulup gözlerindeki çapaklarla boğuştu bir süre. Uykusu açılmaya yüz tuttuğundaysa ayaklandı. Hemen duvarın dibindeki yatakta ablası horul horul uyuyordu. Yanına gidip onu dürttü. "Abla, abla kalk, iş vakti yaklaşıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ters Aşk
RomanceBilirsiniz işte, bazı insanlar farklıdır, mesela her kız narin ve kırılgan olmayabilir, ya da her erkek sert mizaçlı ve odun değildir. Bunun erkek ya da kadın olmakla bir ilgisi yoktur aslında, duyguların ilgisi olan tek şey insan olmaktır. Ve bazı...