~42

1.5K 110 20
                                    


   Not: Yıllar geçse de kelimeler tozlansa da sen bekliyorum  deyince benim tek derdim yazmak oluyor... 

   Gökyüzüne bakarken "Bugünün diğerlerinden ne farkı var?" diye düşünmeden duramadım. Hep aynı gökyüzü, hep aynı yeryüzü hep aynı zamandı. Değişen tek şey benim beynimi çedar peyniri bulmuşçasına kemiren, her diş darbesinde bir parça koparan fare gibi düşüncelerimdi.  Derince bir iç çekerken. "Ben." Dedim kendi kendime "Gerçekten acınası bir varlığım." İnsan dünyaya acımaya önce kendinden başlar derler. Katılmıyordum, dünyaya acıdığım falan yoktu sadece kendi acınası halime uzaktan bakıp alaylı alaylı gülüyordum o kadar.

    "Akher kapının önünde biraz daha oyalanırsan geç kalacaksın!" Annemin sert ikazıyla beraber ayakkabılarımı hızla ayağıma geçirip dışarı fırladım. Çıkarken ağzımdan yarım bir "Görüşürüz." Çıkmıştı ama kendim bile duymakta zorlanmıştım.

    Havayı derince içime çekerken bahçenin içinde attığım adımları hızlandırıp dışarı çıktım. İçimde kötü hislerle kendinden nefret etme duygusu kol kola girmiş zıplaya zıplaya midemde, kalbimde, ciğerlerimde geziniyordu. Koluma bu sabah taktığım lacivert saate bir göz attım. Erken çıkmıştım. Eh geç kalmaktan iyiydi.

    Bol bol dik bakışlı fakat fiziksel olarak zararsız bir otobüs yolculuğunun ardından ayaklarım geri geri gittiği ve içimde hemen odama geri dönüp yorganımın altına girerek bir iki ay hiç çıkmama isteği dolaştığı halde okulun bahçesine adımımı atmayı başardım. "Akher! Günaydın!" Solumdan gelen sesle beraber kafamı hafif çevirip bana deli gibi el sallayan Büşra'ya ve koruyucu melekler üçlüsünün geri kalan üyelerine baktım. Her zamanki gibi hiç dertleri yokmuşçasına neşe doluydular. Yani Sevde dışında, o her fırsatta karanlık tarafa ait olduğunu belli ediyordu zaten. Güç daima seninle olsun sith.

    "Günaydın." Son derece boğuk çıkan sesim beni bile şaşırttığında adımlarımı onlara doğru yönlendirmiştim.

    "Berbat görünüyorsun!" Büşra'nın yaptığı bu yorumu duymaya doğrusu hiç ihtiyacım yoktu ama söylemişti bir kere.

    "Gece uyuyamadım."

   "Belli oluyor! Kesinlikle uzun zamandır metro tünellerinde yaşayıp da birden bire güneşe çıkınca derisi yanmaya başlayan bir yarasaya benziyorsun!" Kaşlarımı çatıp ona garip garip baktığımda, elini havada sallayıp "Sadece bir benzetme, takılma bu kadar!" dedi. Yeni bir iç geçirme seansının ardından bir cevap vermem gerekiyormuş gibi bakan üçlüyü umursamayıp gözlerimi bahçede gezdirdim.

    Evet ben her ne kadar ona deli gibi sinirli olsam ve ondan uzak durmak istesem de gözlerim beni dinlemiyor ve okulun bakılacak bütün köşe bucaklarına girerek onu arıyordu.

    "Sınavlar başlayacak yakında!" Beni boş verip kendi aralarında muhabbet etmeye başlayan kızlara döndüm yeniden. "Sınavlar mı?" Yaklaşan sınavlar beni diğer öğrenciler kadar korkutmadığı için sınıf defterinin arkasına 2. Dönem 1.Sınav şeklinde yazılan tarihlerle pek ilgilenmemiştim doğrusu.

    "Sınavlar tabi! Önümüzdeki pazartesi geometri sınavı var!" Kulaklarım geometri ismini duyduğu anda yüzüm bir anda buruştu. Sınav haftasını geometri dersiyle açmak mı? Hem de koskoca Osmanlı Medeniyeti ya da Coğrafya 11 gibi dersler dururken mi? "Geometri kötü olmuş..."

    "Tahtaya çıktığında sorulan bütün soruları çözemediğini göz önüne alırsak geometriye cidden çalışman lazım Akher! Umarım bunu önemsiyorsundur."

    "Ben hallederim." Dedim onlara biraz da yalan söylediğim için suçluluk duygusuyla. Onlar bilmiyordu ki o soruların cevaplarını ilk beş saniye içinde kolayca çözebildiğimi... Çünkü ben bilmelerini istememiştim hem de onlara arkadaşım dediğim halde.  "Deniz'i gördünüz mü hiç?" soru birden bire ağzımdan çıkıvermişti işte. Ben onu düşünmediğimi sansam da aslında beynimin gerilerinde sürekli onun isminin döndüğünün bir kanıtıydı bu da.

Ters AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin