*** (Bu bölümün ismini Akher Holmes koyuyorum, bu güzel isim için Hayali'ye teşekkürler)
Göğsümün tam ortasında bir orman yangını var gibiydi ve ben lakozumu çıkarıp yeni sulanan ıslak çimlerin üzerine yüzü koyun yatma isteğimi zorlukla bastırıyordum. Kulağımın dibinde koruyucu meleklerim bir şeyler konuşuyorlardı ve arada beni de tek bir noktasını bile anlamadığım konuya dahil etmeye çalışıyorlardı ama çektiğim acı boğazıma takılıp kalmış olduğu için o ıslak çimleri, onların üzerine yarı çıplak atlayışımı ve onun getireceği serinliği düşünmek dışında bir şey yapamıyordum.
Eve gidince annemin Aikido yaptığım sıralarda vücudumda oluşan morluklar için aldığı kremi mutlaka sürmeliydim yoksa bu halimle evde de çok dikkat çekerdim ve o krem kesinlikle bu acıyı dindirmeme yardım ederdi. Bana yumruğu geçirip bu acıyla muhatap olmama neden olan süper iri oğlan ve yandaşı çulsuz çaylak da bahçenin bizim olduğumuz tarafının tam karşısına geçmiş arada bir bu tarafa dönüp gözlerini bana dikerek kendi aralarında konuşuyorlardı. Yeni bir şey planlıyor olamazlar değil mi? Beni az kalsın öldürecek olmalarından sonra derslerini alacaklarını ummuştum oysa ki...
"Akher-kun!" Adımı ve sonundaki -kun sözcüğünü duyar duymaz bir anda meleklere döndüm. Konuşan ismini bilmediğim siyah saçları çenesinde biten kızdı. "-kun?" diyerek teyit etmek istedim soru sorar gibi.
"Evet! Japonca saygı ifadesi!" Büşra ikimizin arasına girdiğinde bana arkadaşının bu davranışını açıklama gayesine girmişti ama bunu yapmasına hiç gerek yoktu, -kun'un ne olduğunu biliyordum ve bunu kullanan birini duymak sanki yıllardır uzak kaldığım memleketimden burnuma hoş, tanıdık bir koku gelmiş gibi huzurla ve mutlulukla dolmamı sağlamıştı. Büşra'nın açıklamasının iyi bir yanı da vardı, kızın ismini öğrenmiştim.
"Mihriban, anime meraklısıdır, aslında biz de öyle sayılırız biraz ama o tam bir otaku! Kendine anime karakterlerinden bir harem bile kurdu!" Erkek karakterlerden bir harem mi? "O zaman kesin Brothers Conflict'i izlemişsindir." dedim isminin Mihriban olduğunu ikinci defa öğrendiğim kıza. Ne demişler öğrenmekte sınır yoktur! Aynı bilgiyi isterseniz yüzüncü defa öğrenin ama doğru öğrenin!Aslında kimsenin böyle bir şey dediği yoktu bu tamamen benim uydurmam olan bir şeydi. O zaman altına Yüce Bilge Akher diye imzamı atmalıydım.
Göğsümdeki acı ben konuştukça katmerleniyordu ama animelerden konuşacak birini bulmuştum ve bırakmak da istemiyordum! "Aman Allah'ım elbette izledim! Sonunda hepsi avucunu yalayınca öyle bir kahkaha attım ki annem odadan elinde terlikle geldi!" Elimde olmadan gülümsedim, aslında o anime beni pek sarmadığı için sonuna kadar izleyecek sabrı maalesef gösterememiştim. On iki tane erkek kardeş aynı kıza aşık oluyordu!
Gözlerimle az önce oğlanların durduğu yeri kontrol ettikten sonra üçüzlere döndüm. Gözlerinde beni korkutan pırıltıyla bakıyorlardı hafif gülümseyen yüzüme. Acaba yüzüme nur mu indi diye düşünmeden edemediğim için bakışlarımı gökyüzüne kaldırdım. Yukarıdan bana inen herhangi bir ışık huzmesi yoktu bulutsuz havada...
"Bu gülüş mükemmel..."
"Dudaklarının nasıl şekil aldığını gördünüz mü?"
"Allah özene bezene yaratmış resmen!"
Korkuyla geriye doğru bir adım atmamak için resmen kendimle cebelleştim. Bana öyle bakmak zorunda mıydılar acaba? Ve öldüreceği kediye mutlulukla bakan bir satanist gibi sadist ve zevkten dört köşe gibi göründüklerinin farkında değiller miydi? Hemen yüzümdeki gülümsemeyi silip eski acıdan inlemek isteyen ama ortam müsait olmadığı için ifadesiz durmaya çalışan halime döndüm. Boynumda kravatım olsaydı gömleğimin yakalarını çekiştirip onu açmaya çalışırdım kesin... Öyle daralmıştım bir anda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ters Aşk
RomanceBilirsiniz işte, bazı insanlar farklıdır, mesela her kız narin ve kırılgan olmayabilir, ya da her erkek sert mizaçlı ve odun değildir. Bunun erkek ya da kadın olmakla bir ilgisi yoktur aslında, duyguların ilgisi olan tek şey insan olmaktır. Ve bazı...