~46

1.4K 112 11
                                    


    Kardeşimin okuluna gitmek için bindiğimiz otobüsteki bütün gürültüyü bizim grup yapıyordu. Yaşlılar mütemadiyen dönüp ters bakışlarıyla bizim olduğumuz tarafa bakıyorlardı. Özellikle de benim üzerimdeki gözler bir süre duruyordu. Bundan rahatsız olduğum için oturduğum yere iyice gömülüp gözlerden uzaklaşmayı denedim.

    "Hey sence şu kız mı erkek mi?" diye bir ses duyduğumda gözlerimi kaldırdım. Ön tarafta ayakta duran iki kişi bir yandan bana bakıp bir yandan da dalga geçer gibi gülüyorlardı.

    Yanımda oturan Alp sertçe öksürdüğünde ikisi de hemen önlerine döndüler. Anlaşılan Alp sinirlenip de ayağa kalkarsa dayak yiyeceklerinin farkına varmışlardı.

    Arkadaşım başını hafifçe bana eğdi. "Seninle yanında oturmak seksi bir kızla ara sokakta yürümekten daha zor."

    Ona baktım. Normalde bu cümleden sonra susardım ya da anlamsız şeyler mırıldanırdım. 'Rahat ol!' dedim kendi kendime ve 'İçinden geldiği gibi davran.' Diye de ekledim.

    "Sanki seksi bir kızla yürümüşsün gibi..." diyerek güldüm.

    Yumruğunu dostça omzuma vurduğunda "Yüzüme vurma!" dedi.

     Alp'in samimiyetini hissettiğimde içim ısınmış gibi oldu. Eskiden diğer insanlarda en çok özendiğim şey birbirini oldukları gibi seven ve birbirlerine aralarında kan bağı olmamasına rağmen kardeş gibi davrananların arkadaşlıklarıydı ve artık ona sahipmişim gibi hissediyordum. Hem de bir tane değillerdi.


    "Otobüse güneş mi doğdu ne?" Şaşırarak ön koltukta oturan ve şu an arkasını dönmüş hayran hayran bana bakan Mihriban'a çevirdim gözlerimi ve gülümsediğimi fark ettim. İçimden gelerek gülümsediğimi... "Bu gülümsemeyi pamuklara sarıp saklamak istiyorum... Eren! Çakını ver hemen, şu dudakları sökmem gerekiyor!"

     Gözlerim kocaman açılırken yüzümdeki gülümsemeyi derhal yok ettim çünkü gerçekten de yapacakmış gibi duruyordu.

     Eren süslü bir çakıyı çantasından çıkarıp "Buyurun haşmetlim." Diyerek ona uzattığında koltuğa yapışmışım gibi hissettim.

    "İçindeki sadiste dur de Mihri-san!" Göz ucuyla bana bakan Büşra tek gözünü kırparak devam etti. "Eğer dudaklarını kesersen bir daha gülemez."

     Elinden oyuncağı alınmış bebek gibi dudaklarını büzdü ve elini, ona uzatılan çakıdan geri çekti. Tabi bu arada hepsi ikimizin bu haline gülüyordu. Mihriban'ın şaka mı yaptığından yoksa ciddi mi olduğundan emin değildim ama yine de ben de diğerleriyle beraber güldüm.

     Okulun oldukça geniş olan bahçesine girdiğimizde "Burası okul mu cidden?"

    "Saray yavrusu mübarek."

    "Beş yıldızlı otelden daha iyi."

     "Sevde adım attığın yere iyi bas, bir daha nasip olmaz bak buralara basmak!" gibi cümleler peş peşe sıralandı.

     Daha önce de bir defa gelmiştim bu okula ve benim önceki okullarımda bundan farklı değildi, bu yüzden eğer şimdiki okulumda olmasam bu cümleler beni şaşırtırdı muhtemelen. Onlara ilerideki koca binayı gösterdim işaret parmağımla. "Oraya gideceğiz."

     Kardeşim bu binayı ayrıntılı olarak anlatmıştı bu yüzden gözden kaçırmama imkan yoktu.

     Maçın başlamasına yirmi dakika varken salona girdiğimizde öğrenciler ve bizim gibi dışarıdan gelenler salonun yarısını doldurmuştu. Önemli bir maç olmalıydı ki bu kadar doluydu bu salon. Ön sıralardan bir yer bulup toplu olarak oturduk.Geniş salonda yankılanan konuşmalar kulaklarıma baskı yaparken çoktan maçın bir an önce bitmesini başlamadan ister olmuştum. Sesler beni boğuyordu sanki.

Ters AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin