~2

6.1K 326 26
                                    

   Beyaz bir çuha çiçeğinin yapraklarına değdiğiniz anda kopup düşecekmiş gibi görünür ama o narin görünüşlerine rağmen sandığınızdan daha sağlamdırlar. Bu oğlanda tıpkı bir çuha çiçeğine benziyordu. Biri yanağına parmağını dokundursa yüzlerce parçaya ayrılıp yere saçılacak gibiydi.

    Deniz ders boyunca onu gözetleyip durmuştu çünkü sınıftaki tüm diğer öğrenciler gibi, ben farklıyım diye bağıran bu çocuk onun da ilgisini çekmişti. "Bu oğlanın o yüze ihtiyacı yok." diye düşündü içten içe. Eğer o yüz kendisinde olsaydı bir kız gibi görünebilirdi ama oğlanın gerçekten de o yüze ihtiyacı yoktu. Elinde olmadan oturuşunu inceledi, bacak bacak üstüne attığını görse şaşırmayacaktı fakat iki yana açılmış bacakları, önündeki deftere eğildiği için hafif kambur olan sırtıyla diğer erkeklerden farkı yoktu. Yine de o incecik tüysüz kollar, o bel ve evet o yüz! Oğlanı yan profilden görüyordu. Dudakları öne çıkıktı ve ufak burnu alnından itibaren içeri doğru bir kavis yaparak uzanıyordu. Gözlerinin rengi açık yeşildi, kirpikleriyse rimelle bile yapılamayacak kadar kalın, uzun, siyahtı ve hafif uzun -kurallara aykırı olmayacak kadar- kahverengi düz saçlarını çıkık alnını saklamak ister gibi yaya benzeyen kaşlarının üzerinden yan tarafa taramıştı.

    Onu bu kadar narin gösteren şey teninin beyazlığı ve vücudunun inceliği olmalıydı. Belki de çekingen hareketleriydi... Sınıfa kendini tanıtırken sesini bile zor duymuşlardı ve bir an önce bitirmek ister gibi hızlıca konuşmuştu. Utandığı çok belliydi. Yeniden önüne dönerken "Kız gibi." diye geçirdi içinden ve alay edercesine güldü. 

    "Çok ilginç değil mi?" Aslı'nın fısıldayan sesini duyunca yan tarafına döndü. Kız sorusuna cevap beklemeden devam etti. "Senin bile ilgini çekebildiyse diğerlerinin onunla ne kadar ilgileneceğini düşünemiyorum."

    Omuzlarını kaldırırarak cevap verdi arkadaşına, hoca kimin fısıldaştığını anlamak isteyerek bir kaç defa sınıfa bakış atmıştı ve yakalanıp azar yemek istemiyordu ama Aslı bunun farkında değil gibiydi. "Rujunun markasını öğrenmem lazım." Defterinden küçük bir parça yırtıp üzerine bir şeyler yazmaya başladı.

    "Ne yazıyorsun?" Eğilip arkadaşının yazdığı şeyi okumaya çalıştı.

    "Merhaba, sert çocuk, hangi ruju kullanıyorsun? Çok yakışmış!"

     "Aslı yapma..." 

     Arkadaşı sinsice gülerken elindeki kağıdı katlayıp hocanın kitaba baktığı bir sırada onu oğlana attı. "Hadi ama bana öyle bakma gerçekten merak ediyorum!"

     Notu alan oğlan etrafına bakmaya başlayınca sınıftaki herkes bir anda önüne döndü. Hatta sınıfta aynı anda dönmekten kaynaklanan bir ses bile çıkmıştı. Hoca kafasını kitaptan kaldırıp sınıfa baktı, ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi. 

     Oğlan kağıdı okumaya başlayınca tepkisini merak ettiği için yeniden ona bakmaya başladı. Yüzü bir anda olduğundan daha da beyazlayınca bayılacak diye korkmuştu. Oğlanın kağıda odaklanmış gözleri kocaman oldu. Bir şeyler mırıldandı ama bir şey anlaşılmıyordu. Hafif titreyen eliyle kağıdı katlayıp defterinin arasına koyarken sınıf sessiz olduğu için bu sefer fısıldadığı şeyi duyabilmişti. Oğlan "Kızarmış Patates." demişti.

***

    Tenefüste aldığım o nottan sonra dışarı çıkmakla sınıfta kalmak arasında bocalarken sıramın önünde beliren üç kızla beraber bütün çıkış yollarım kapanmış oldu. Gerçekten artık tüm o yakıştırmalardan, aşağılayıcı bakışlardan, atılan laflardan, yapılan eziyetlerden yorulmuştum ve sadece bu sefer her şeyin farklı olmasını istiyordum.

Ters AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin