Yazarken çok hoşuma gitti, umarım sizin de okurken hoşunuza gider.
Kaz tüyü bir yastıkta yatmaktan hiçbir farkı yoktu aslında dünü kovalayan bugünde yaşamanın. Normalde yumuşacıktır ve kafanızı koyduğunuz anda yastığın içine gömülürsünüz ama bir süre sonra kaz tüylerinin ucu yastıktan dışarı fırlar ve yüzlerce minik iğne gibi kulaklarınıza, şakaklarınıza, kafanıza batmaya başlar.
Kendi içime büzülmüş düşüncelerimin okyanusuna ayağına, duygulardan bir ağırlık bağlayıp hayatımı bırakmış gibiydim. Sınıfın tavanına bakarken bütün tavanların birer ayna gibi olduğu gibi saçma sapan bir düşünce dolanıyordu zihnimin üst taraflarında. Siz mutluysanız tavanlar da mutluydu, mutsuzsanız onlar da mutsuzdu... Zihnimin derinlikleri ise tamamen Deniz'le doluydu. Gözlerimi tavandan indirip yan tarafıma çevirdiğimde dersi pür dikkat dinliyormuş gibi görünen Deniz'e baktım. Nasıl bu kadar kayıtsız kalabiliyordu? Dün ona kaba ve soğuk davranmıştım bugün verdiği selamı bile almamıştım ama sanki onun umurunda değilmiş gibiydi. Anlaşılan bana acıması da buraya kadardı.
Tenefüste cebime tıkıştırdığım telefonun titremesiyle kısa süreli bir şok yaşadım. Sanki cebimde mini boyutlu bir şiwawa titriyormuş gibi bir tepki verip yerimde zıplamamsa ayrıca komikti. Elimi cebime atıp telefonumu çıkardım eğer mesaj atan yine kardeşimse hiç önemsemeden geri koyacağım dedim kendi kendime. Sabahtan beri en az yüz kez mesaj atmıştı bana ve ben bizim tayfa diye adlandırdığım gruba kısaca olaydan bahsetmiştim ama Büşra'nın tavırlarına bakılacak olursa olayı abartabildiği kadar abartacaktı. Bu kızın kapat tuşu yok muydu acaba bir yerlerde? Alp'e acımıyorum desem yalan olurdu.
Ama mesaj kardeşimden değil tanımadığım bir numaradandı. Kaşlarım havaya kalkarken mesajı açtım.
"Günaydın Akher! Ben Kaan ^^"
Kaan? Ama numaramı nasıl bulmuştu? Başımı kaldırıp sınıfa boş boş bakındım. Numaram sadece Büşra ve Deniz'de vardı... Deniz vermeyeceğine göre Büşra vermiş olmalıydı! Dün ona söylediklerimi yine kulak arkası mı etmişti yani?
"Büşra." Diye seslendiğimde hocanın tahtaya dönmesinden faydalanarak bakışlarını bana çevirdi. "Efendim."
"Numaramı Kaan'a mı verdin?" Gözleri şaşkınca açılırken net bir şekilde "Hayır." Dedi ve hemen ardından ekledi. "Numaranı mı almış?"
Ama ikisinden başka kimse de numaram yoktu ki benim... Telefonum yeniden titrediğinde ateşten yeni alınmış bir odun parçasıymış gibi atıyordum elimden az kalsın. Büşra'ya kısaca "Evet." Cevabını verirken mesajı açtım.
"Ders mi dinliyorsun yoksa? Biraz konuşuruz diye düşünmüştüm."
Hemen cevap yaz kısmını açıp "Sana numaramı verdiğimi hatırlamıyorum." Yazdım ve gönderdim. Madem kimin verdiğini bilmiyordum o zaman alan kişiden öğrenirdim! Ama gelen mesaj tahmin ettiğim kadar tatmin edici değildi.
"Brrr >.< Bu kadar soğuk olma -_- Bir arkadaşımdan aldım. Seni tanıyormuş ve numaran onda varmış ama kim olduğunu söylemem, gidersin kızarsın şimdi ona <-<"
Kaan'ın beni tanıyan bir arkadaşı mı? Gerçekten var mıydı böyle biri yoksa uyduruyor muydu?
"Akher bir sorun mu var?" Endişeli gözlerle beni izleyen Büşra'ya yeniden baktığımda onun dediği gibi vermediğini düşünüyordum çünkü ona güveniyordum o zaman Deniz vermiş olabilir miydi? Nasılsa nasıl, dedim en sonunda içimden sonuçta almış artık numaramı. Ona cevap vermeyecektim ne kadar mesaj atarsa atsın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ters Aşk
RomanceBilirsiniz işte, bazı insanlar farklıdır, mesela her kız narin ve kırılgan olmayabilir, ya da her erkek sert mizaçlı ve odun değildir. Bunun erkek ya da kadın olmakla bir ilgisi yoktur aslında, duyguların ilgisi olan tek şey insan olmaktır. Ve bazı...