Selam yine ben, çok konuşmayacağım yorum yapan ve beğenen herkese teşekkürler sizi aşırının aşırısı seviyorum :) bunu demek istedim :) ve umarım çok abartmamışımdır bu bölümü :d
Öğle arasında kendimi kocaman bir grubun tam ortasında buldum. Kantinin dört kişilik masalarına nasıl olup da sığmıştık anlamamıştım. Masanın iki ucunda o kadar izlememe rağmen birbirlerine kaçamak bakışlar attıklarını yakalayamadığım Alp ve Büşra oturuyordu. Karşımda Mississipi ve Sevde vardı. İki yanımdaysa Eren ve Deniz...
Herkesin neşesi yerinde gibiydi bense bir yandan elimdeki kaşarlı tosttan ufak ısırıklar alırken bir yandan da nasıl oldu da mutsuz bir şekilde ıssız bir köşede aç kalmak yerine, elimde sıcacık tostla böyle neşeli bir kalabalığın içinde olduğuma akıl sır erdirmeye çalışıyordum. Ve şu an buradayken çıkışta Pes oynamaya gitme fikri hiç de kötü bir fikirmiş gibi gelmiyordu ama kötüydü, kötü!
***
Rehberde babamın numarasını bulup mesaj bölümünde alıcı kısmına ekledim. Anneme mesaj göndermekten vazgeçmiştim çünkü ne dersem diyeyim "Hayır! Hemen eve gel!" diyeceğini biliyordum. Artık o da korkuyordu bazı şeylerden.
Ne yazabilirdim? Son dersteydik ve benim şimdi haber vermem gerekiyordu. Geçen ders yaşadığım olay aklıma gelince onu kullanmaya karar verdim. "Geometriciyle etüte kalıyorum." Yazdım endişelenmesinler diye "Çıkışta hocayla beraber dönerim. Yemeğe beklemeyin." Diye ekledim ve mesajı gönderdim. Sanırım bu babam için yeterliydi.
"Ben de ablama haber verdim." Bakışlarını defterden kaldırıp bana baktı. "Yüzüne bakan da mezbahaya giden koyun olduğunu sanır." Deniz'e ters bir bakış gönderdim. Benim bu halimle baya eğleniyor gibi görünüyordu. Doğrusu onun aksine ben hiç eğlenmiyordum. Gerçekten garip bir kızdı. Mezbahaya giden koyun ha? Aslında kesinlikle mezbahaya giden koyun gibi hissediyordum, hani şu arkalarından itilip kendi ayaklarıyla köprüden kesim yerine doğru giden zavallı hayvancağızlar.
"Sadece heyecanlıyım." Dedim yalan söyleyerek, sonrasında söylediğim cümleyse bana tedirginlik verecek kadar gerçekti. "Uzun zamandır arkadaşlarımla dışarı çıkmadım."
İki kaşını birden kaldırıp şaşkınlığını belli etti. Onun bu ifadesine sadece gülümsemekle yetindim ama idam edilecek bir suçlunun celladına gülümseyişi kadar sahte olduğuna emindim ve o da bu gülümsemenin sahteliğini fark etti. "Neyse..." dedikten sonra son dakikaya kadar ders işlemeye kararlı gibi görünen tahtanın önündeki hocaya çevirdi başını.
Zil çaldığında bu sefer yerimden zıplamadım çünkü derse bile doğru düzgün odaklanamadan onun çalmasını bekliyordum. Hızla önündeki iki defteri çantasına tıkan Deniz'in aksine ben defterimi, kitabımı, kalemlerimi sinir bozucu bir yavaşlıkla topladım.
"Çıkışta bir yere mi gidiyorsunuz?"
"Evet, pes atacağız." Diye cevap verdi Deniz, Büşra'nın sorusuna. Onun yüzündeki ince gülümsemeyi bir süre izledikten sonra devam etti. "Dur tahmin edeyim, bu senin fikrindi?"
Neler oluyor diye onlara bakmaya başladım.
Gülümsemesi yüzünde bariz bir hâl aldı. "Benim mi?" Neşesi gerçekten tüm gün boyunca yerindeydi şimdi de değişmemişti. Ufacık bir kahkaha attı. "Ömrümde Pes oynamadım ben, o ne ki?" Sevde'nin kolundan tuttuğu gibi çıktığı sıradan kızı da sürükledi. "Ah acelem var! Biz gittik!" ve bir anda sınıftan kayboldular.
Çantamın fermuarını kapatıp sırtıma geçirdim ve Deniz'e baktım. "Onun fikri olan ne?"
"Önemli bir şey değil, toparlandıysan gidelim. Alp ve Eren hazır sanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ters Aşk
RomanceBilirsiniz işte, bazı insanlar farklıdır, mesela her kız narin ve kırılgan olmayabilir, ya da her erkek sert mizaçlı ve odun değildir. Bunun erkek ya da kadın olmakla bir ilgisi yoktur aslında, duyguların ilgisi olan tek şey insan olmaktır. Ve bazı...