Buradan sürekli beni teşvik eden Saliha'ya ço...ok teşekkür ediyorum, Japonca kursunda beni durmadan sıkıştıran Hayali'ye korkuyla karışık bir saygı teşekkürü gönderiyorum ve her zaman bana yeni ilhamlar veren, kendimi çok yormamamı söyleyen EsvedShira'ya yerim seni diyorum. Ayrıca yorum yapan ve beğenen bütün okuyucularıma da teşekkür ederim.
Formalarımı çıkardıktan sonra üzerime geçirdiğim kıyafetlerle aynanın karşısında dikildim ve boş boş kendime bakmaya başladım. Lanetli bir yüze sahiptim. Yüzüm gibi vücudum da lanetliydi ve bu konuda yapabileceğim bir şey yoktu. Yüzüme derin yaralar açıp acı çekmeyi istemiyordum. Bu şanssızlıkla öyle bir şey yaparsam kesin kan kaybından ölür giderdim ve ne kendime ne de aileme daha fazla acı çektirmek istemiyordum...
"Ama artık hepsi geçti, değil mi?" diye sordum aynadaki bene sonra kendi kendime kafamı salladım. "Kaan bana geçmişi geri getirmeyecek." ürkek sesim ben kelimeleri söyledikçe güçlü bir tona bürünüyordu. "Çünkü ben geçmişteki gibi değilim ve tek başıma da değilim." Aklıma Deniz, Büşra, Şura ve diğerleri gelince yansıyan görüntüm gülümsedi. "Aynen öyle."
Yeterince normal halime döndüğüme karar verince aynanın karşısından çekilip aşağı indim. Masaya oturmuş ölüm sessizliği içinde beni bekliyorlardı. Bu sessizlik beni oldukça tedirgin ederken geçip yerime oturdum. Kaşığı elime alıp önümde duran çorbadan bir kaşık aldığımda ağzıma götürmeden gözlerimi kaldırıp çorbasını yemek yerine oyalanan kardeşime baktım. "Bir şey mi oldu?" bunu söylerken biraz da annemin ilgisinin benim üzerimden çekilip kardeşime yönelmesini de sağlamayı amaçlamıştım.
"Bir şey olmadı..." Biraz sessiz kaldıktan sonra tam da tahmin ettiğim gibi patlayıp sinirle konuştu. "Anlamıyorum ki ben! Bu hocalar neden sürekli ödev veriyorlar? Bu hafta sonu okulun basket maçı var ve koç beni de kadroya aldığını söyledi ama pazartesiye yetişmesi gereken sözlü notunu etkileyecek bir ödev verdi hoca!"
Kaşığımdaki çorbayı yutarken annemin derslerinin daha önemli olduğu konusunda verdiği nasihatle beraber ilgi odağı olmadığım için biraz rahatladığımı hissettim. Annemin nasihatine babamın sözleri de eklenince kardeşim yardım dilenircesine bana baktı. Bizimkilerin söylediğinin elbette o da farkındaydı ve bu yüzden bu konuyu kendine dert ediyordu. Bulduğum bir boşluktan faydalanıp "Hangi ders?" diye sordum.
Aldığım "Matematik." cevabı üzerine yan gözle kardeşime baktım. "Babamla yaparsınız o zaman." deyip topu babama attığımda ikisi beraber bir çalışma programı hazırlama işine girişmişlerdi.
Yemek faslını annemin MİT sorgulardan beter bir şekilde gerçekleştirmek üzere olduğu sorguyu son dakika da yaptığım dönüşlerle atlattıktan sonra yaklaşan sınavları bahane edip hemen odama çıktım. Aklımda ders çalışmak falan yoktu. Sadece biraz düşünmek istiyordum. Telefonumun ekranının parladığını görünce onu da alıp yatağa attım kendimi. İki mesaj gelmişti. İkisi de Deniz'dendi. Aklımdaki bütün kötü düşünceler sonra yeniden gelmek üzere giderken yüzüme bir gülümseme yerleşti.
"Merhaba, nasılsın?" Aşağı kaydırıp diğer mesaja baktım. "Bugün sesin iyi değildi." Halbuki ona bütün inandırıcılığımla iyi olduğuma dair bir şeyler söylemiştim.
Cevap kısmını açıp ben de mesaj yazdım. "Merhaba. İyiyim. Bir şeyim yok." Ve gönderdim. Çok mu kuru bir mesaj olmuştu? Aslında bu kadar kuru yazmama neden olan şeyi sonradan çözdüm. Sanki... Üstüme gelip ne olduğunu sormasını ve cevabı almak için ısrar etmesini bekliyor gibiydim. Bir anda ona her şeyi anlatacaktım sanki... Korkuyla hemen gelen mesajı açtım, iki dileğim vardı; birincisi bana bir şeyler sormamış olmasıydı, ikincisiyse bana bir şeyler sormuş olmasıydı. Parmağım bir süre oku butonunun üstünde oyalandıktan sonra sertçe dokundum. "İyi olmana sevindim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ters Aşk
RomanceBilirsiniz işte, bazı insanlar farklıdır, mesela her kız narin ve kırılgan olmayabilir, ya da her erkek sert mizaçlı ve odun değildir. Bunun erkek ya da kadın olmakla bir ilgisi yoktur aslında, duyguların ilgisi olan tek şey insan olmaktır. Ve bazı...