Yankı öfkeli gibiydi. Ama sevinmiş gibiydi de. Çözememiştim. Doruk ayağa kalkıp Yankı'nın yanına gitti ve erkekçe sarıldılar. Onlar birbirinin sırtına vurdukça benim canım acıyordu sanki ya?!
-Nasılsın kardeşim?
Doruk Yankı'yı baya seviyordu ama Yankı neden biraz huzursuz duruyordu ki?
-İyidir sen?
-Ben de iyiyim sağ ol. İnsan düğün için kart yollardı değil mi?
-Kartlar zor yetişti. Ayrıca gelemezsin diye düşünmüştüm.
Ne yani mesaj da mı yollamamıştı?! Yankı'ya bakınca omuz silkti. Bu adamın umursamaz tavırları beni deli ediyordu.
-Çocuklar hadi gelin. Yemekten sonra konuşursunuz...
Annem konuyu kapatmış gibi dursa da onlar gittikten sonra bu konuyu Yankı ile konuşacaktım. Yemeklerimizi yerken sürekli sohbet ettik. Neyse ki herkes yemeklerimi beğenmişti. Özellikle Doruk. Öyle iştahlı yedi ki benim bile iştahım kabarmıştı. Maalesef ki sofrayı tek başıma topladım. Mutfakta ki bulaşıkları da bulaşık makinesine attım. Mutfağın temiz olduğuna kanaat getirdiğimde mutfaktan çıkıp yanlarına gittim. Annemin yanı boş olduğu için oraya oturdum.
-Kızım ellerine sağlık harika olmuştu yemekler.
-Afiyet olsun annecim. Beğenmenize çok sevindim. Çay koyayım mı?
-Yok kızım sağ ol.
-Ama baba-
-Sana bugün fazlasıyla zahmet verdik. Başka zaman tamam mı?
-Peki.
Anıl babam Mine anneme göre daha kibar ve anlayışlıydı. Benim annemle babam da tam tersleriydi. Annem anlayışlı ve kibardı. Babam da anneme göre her zaman biraz daha dobra kalırdı. Onları çok özlemiştim. Gencecik yaşta vefat etmişlerdi. Annem 40, babam 42 yaşındaydı. Onlarda keşke bu mutlu anlarıma tanık olabilselerdi...
-Biz kalkalım artık müsaadenizle.
-Müsaade sizin annecim.
Herkesin eşyasını getirip uzattım. Anne ve babamın elini öpüp sarıldım. Doruk'a da tam sarılacaktım ki Yankı sarılınca sarılamadım. Doruk'un belinden tutup kapıya yönlendirince Yankı'ya şaşkınca baktım. Kapıya geçince Doruk el salladı. Ben de karşılık verince Yankı elini belime koyup kendine çekti. Bugün ne oluyordu bu adama böyle?
Kapıyı kapatınca Yankı'ya ters ters bakmaya başladım.
-Ne oldu hayatım?
-Niye Doruk'a sarılmama izin vermedin?
Sorumla birlikte gerilmiş duruyordu.
-Gel benimle.
Elimden tutup salona çekti beni. İkili kanepeye oturduk. Ellerimi ellerinin içine alıp öptü. Bu adamın bu tatlı tavırlarına bayılıyordum.
-Bak Berna'm... Doruk'u severim. Kardeşim gibidir. Ama yavşaktır. Bu yüzden de onunla fazla temas kurmanı istemedim. Çünkü seni kıskanıyorum.
Kıskanç kocam benim. 2 gün önce de alış verişe çıktığımız da yine kıskançlık krizi tutmuştu. Yankı peçete almak için yanımdan ayrıldığında ben de listeye bakıp pirinçlerin olduğu rafa geldim. En üstte ki pirinç paketine yetişemeyince genç bir oğlan yardım etmişti. Tam teşekkür ederken de yanımıza Yankı gelmişti. Sonra da oğlana bir güzel azar çekip yanımızdan göndermişti. Olayı anlatsam bile doğru düzgün dinlememiş söylenip durmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMIN PRENSİ (TAMAMLANDI)
Romance-Teşekkür ederim Yankı beni iyi ki buraya getirdin, burası o kadar güzel ki kendimi hiç bu kadar huzurlu hissetmemiştim. -Ben senin iyi olman için buraya getirdim Berna'm. Bana yanaşıp alnımı öptü ve sıkıca sarıldı, ben de ona. İşte huzuru bulmuştum...