♠Bu Kadarmış♠

23 3 0
                                    

Uzun uğraşlar sonunda karşımda duruyordu Angelina Paris... Yavaşça içeri girdim. Adamın fotoğrafını bile görmedim nasıl bulacaksam... Etrafta gözümü gezdirdim ama kararsız kalınca telefonu elime alıp mesaj bölümüne girdim.

Kime:Ali Bey

>Ben şu an kafedeyim ama siz neredesiniz?

Kimden:Ali Bey

>İki dakikaya orada olurum kızım.

Derin bir nefes alıp boş bir masaya oturdum. Biraz sonra yanıma bir garson gelince ofladım.

-Kusura bakmayın ama Fransızca bilmiyorum.

-Önemli değil, çünkü ben biliyorum.

Gülümseyerek masanın yanında duran adama baktım ve ayağa kalktım.

-Ali Bey?

-Evet benim Berna kızım.

Elini uzatınca nazikçe sıktım. Oturmam için işaret verince kafamı salladım. Kırklı yaşlarda göstermesine rağmen hala dinç bir adam vardı karşımda. Saçlarında yavaş yavaş beyazlar çıkmaya başlamış ve yüzünde de az bir kırışıklık vardı. Aslında sempatik bir adama benziyordu. Bakalım Yankı ile arasının bozuk olduğuna gerçekten pişman mı?..

-Merhaba Ali Bey. Nasılsınız?

-İyiyim ama lütfen bana Ali de.

-Ali Amca diyim o zaman?

-Peki. Sen nasılsın bakalım?

-Ben de iyiyim sağ olun. Yankı dün olaydan bahsetti ve size çok kırgın. Yarın doğum günü var ve barışmak istiyorsanız tek şansınız o bence.

-Kırgın olmakta çok haklı. Hata yaptım, hatamın farkına kısa sürede varsam da Yankı beni hiç dinlemedi. Keşke yapmasaydım o hatayı ama hayatımın kadını kaçıramazdım...

-Bakın... O kadını gerçekten seviyorsanız, ne olursa olsun bırakmazdınız. Yankı'ya da bir kaç gününüzü ayırabilirdiniz bence!

-Kızım o zaman farkına varamadım, varsam böyle olur muydu hiç ha?!

-Ya tabi ki de hayır ama... Neyse. Bence biz yarına odaklanalım.

-Tamam.

-Aslında ben aranızın kötü olduğunu bilmeden önce, Yankı'nın doğum gününü siz de kutlamayı düşünmüştüm. Olayı öğrenince bunun pek de iyi bir fikir olmadığına karar verdim. Bu yüzden farklı bir yerde kutlamayı düşünüyorum. Bildiğiniz, çok büyük olmayan, şirin bir yer var mı?

-Elbette. Gel gidip bakalım istersen?

-İyi olur.

Kafeden çıkıp az bir şey yürüdük ve karşımıza şirin bir kafe çıktı. İçeriye girer girmez kendimi aşırı huzurlu hissettim. Mekan o kadar güzeldi ki... Kare ve yuvarlak masaları, rahat duran renkli sandalyeleri, duvarda asılı duran manzaralı tablolar, tavandan sarkan şık ama spor avizeler... Anlatılamayacak kadar bir çok özelliği ile göz kamaştırıcıydı. İçerisi tıklım tıklımdı. Ali Amca kasada duran görevliyle bir şeyler konuşuyordu. Ben de etrafa göz atmaya devam ediyordum. Biraz sonra Ali Amca mutlu bir şekilde yanıma geldi.

-Ne oldu Ali Amca?

-Kızım yarın için burayı kapattırdım.

-Yaşasın.

HAYATIMIN PRENSİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin