-Teşekkür ederim Yankı beni iyi ki buraya getirdin, burası o kadar güzel ki kendimi hiç bu kadar huzurlu hissetmemiştim.
-Ben senin iyi olman için buraya getirdim Berna'm.
Bana yanaşıp alnımı öptü ve sıkıca sarıldı, ben de ona. İşte huzuru bulmuştum...
Banyoya girince ilk yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Daha sonra Arzu'nun getirdiği çantayı açtım. Bu kız hakikaten zevkliydi. Üstüme şık bir büstiyer ve altıma da yüksek bel ispanyol paça pantolon giydim. Ayakkabı da platform topuklu siyah bot giydim. Böylece pantolonun boyunu kaldırmış oldu ayakkabı. Belim ince ve bacak boyum da uzun olduğu için vücudum çok güzel duruyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Saçlarım epey uzamıştı ve şu an kalçamın hemen üstündeydi. Saçımı düzleştirip bıraktım. 1. buçuk aydır burada olduğum ve odada benim olduğu için makyaj malzemelerimi, tarağımı, diş fırçamı, düzleştirici ve maşamı olmak üzere bir çok eşyamı getirmiştim. Önce yüzüme fondöten sürdüm. Elime eyelinerı alıp hafif kuyruklu bir biçimde çektim. Rimel ve kırmızı rujumu da sürünce işim bitmişti. Güzel gözüküyordum. Ama biraz fazla ruh gibi olmuştum. Hafif allık sürerek yüzüme renk verdim. İnsanın iyileşmesinde ki en büyük etken psikolojidir ve benim psikolojim de kendime iyi bakmaktan geçiyordu. Kendime bakınca moralim biraz daha iyi oluyordu. Zaten bu süreçte de kendime bakmam, arkadaşlarımın yanımda olması ve en önemli etken de Yankı'nın bana destek olmasıydı.
Banyodan çıktım. İçeri de Yankı vardı. Gülümseyerek yanına gittim. Beni görünce gülümsedi ve inceledi.
-Çok güzel gözüküyorsun, her zaman ki gibi...
Utanarak başımı eğdim. O da yine çok yakışıklı gözüküyordu.
-Sen de bugün çok yakışıklı gözüküyorsun.
-Ha sadece bugün yakışıklıyım yani? Peki.
Trip atmasına karşın kıkırdadım. Yanına daha yaklaşarak dibine geldim. Ayakkabı sayesin de neredeyse aynı boyda idik. Yanağına ufak bir öpücük kondurdum. Öpücüğümden cesaret almış olacak ki ellerini belime koyup çekilmemi engelledi.
-Nereye? Daha öbür yanağımın öpücüğü var...
Gülümseyerek ellerimi göğsüne koyup hafifçe ittirdim ama işe yaramadı.
-Bu kadar yeterli sabah için.
-Diğer vakitler öpeceksin yani.
-Bakarız.
O da benim iki yanağımı öpünce gülümsemem sırıtışa dönüştü.
-Ne zaman çıkacağım?
Derin bir nefes aldı.
-En yakın zamanda. Ben bir profesör ile konuşayım senin durumunu.
-Peki.
-Bugün iğnen var unutma!
-Tamam.
-Benim gitmem lazım...
O kadar acıklı söylemişti ki sanırsın işten atıldı.