MERHABA GENÇLER, UMARIM BEĞENİRSİNİZ BÖLÜMÜ. OYLAMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN ♥♥♥
Berna'nın anlatımından;
Sabah maalesef midemin bulanmasıyla uyanmak zorunda kaldım. İstifar ettikten sonra her zaman ki gibi sararmıştım. Banyoda işim bitince odaya çıktım. Yankı hala uyuyordu. Saat 07:55 idi. Biraz hava almaya ihtiyacım vardı. Onu uyandırmamaya çalışarak dolabın kapağını açıp içinden siyah kalın askılı badi ve gri şort aldım. Saçlarımı salaş bir biçimde at kuyruğu yaptım. Rimel ve parlatıcı sürdüm. Kol ve el takılarımı taktım. Ayağıma da gri spor ayakkabılarımı giydim.
Kulaklığımı telefona bağlayıp içinden en sevdiğim müziği açtım ve cebime koydum. Evden çıkıp derin bir nefes aldım öncelikle. Daha sonra sağ tarafa dönerek hafif tempoda koşmaya başladım. Birden Paris'te ki yürüyüşte başıma gelenleri hatırladım ve koşmayı kestim. Yankı'ya haber vermeli miydim? Gerçi uyanınca muhakkak beni arardı ama korkuyordum. Tekrar aynı şeylerin olmasından korkuyordum. Göz yaşlarım benden habersiz yüzümü istila ediyordu.
Göz yaşlarımı silip burnumu çektim ve silkelendim. Durduk yere kendimi üzmemem gerekiyordu. Çünkü tüm üzüntülerimden, korkularımdan bebeğimde etkileniyordu. Hareketli bir müzik açıp, düzgün bir ritm tutturarak hafifçe koşmaya başladım.
Son iki yıl içinde yaşadıklarım gerçekten hiç kolay şeyler değildi. Bazen durduk yere aklıma eski anılarım, yaşadığım kötü anılar, zorluklar geliyordu ve onları düşündükçe içim daha da kararıyordu. Durup bir kaç defa derin derin nefes aldım. Epey ilerlemiştim ve artık geri dönsem hiç de fena olmayacaktı. Geri dönüp koşmaya başladım.
Paris'te o yanlış anlaşılmalar olmasaydı ve Savaş'la hiç tanışmamış olsaydık nasıl olurdu acaba? Bazen düşünmeden edemiyorum ve sinirleniyorum da... Ama artık bunları düşünmek oldukça mantıksızca idi.
Sola dönerek evin olduğu sokağa girdim. Koşmayı bırakarak yürümeye başladım. Epeydir yürüyüş yapmıyordum ve hamlamışım açıkçası. İlerlerken karşıdan bu tarafa doğru gelen genç bir oğlan ve tatlı bir süs köpeği dikkatimi çekti. Tam yan yana geçerken durdum ve eğilerek köpeği sevmeye başladım. O kadar tatlıydı ki... Ben sevdikçe şekilden şekle giriyor daha da tatlı gözüküyordu gözüme.
-Seni sevdi.
Kafamı kaldırarak bana gülümseyen köpeğin sahibine baktım. Kafamı salladım.
-Ah evet. Ben de onu çok sevdim. Bir adı var mı?
-Elbette. Adı John.
-Oh, demek adın John oğlum.
Havlayınca gülerek kafasını kaşıdım. Doğrularak oğlana döndüm. Lacivert bir sweatshirt ve gri bir eşofman giymiş olmasına rağmen gözüme değişik bir tarzı varmış gibi gözüktü. Kolları dirseklerine kadar sıvamıştı ve kolunda ki çok değişik bir dövme ilgi çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMIN PRENSİ (TAMAMLANDI)
Romance-Teşekkür ederim Yankı beni iyi ki buraya getirdin, burası o kadar güzel ki kendimi hiç bu kadar huzurlu hissetmemiştim. -Ben senin iyi olman için buraya getirdim Berna'm. Bana yanaşıp alnımı öptü ve sıkıca sarıldı, ben de ona. İşte huzuru bulmuştum...