Yüzümde ki tatlı öpücüklerle uyandım. Yankı uyandığımı görünce öpmediği son yer olan dudaklarımı öptü.
-Günaydın bebeğim.
-Günaydın hayatım. Hayırdır pek bir neşelisin?
-Seninle yalnızım. Balayındayız. Mutsuz mu olmalıyım karıcım?
-Yok o anlamda demedim canım. Tabi ki de mutlu olacaksın, olacağız. Sadece pek bir hareketlisin. Öpücükler filan...
-Çok tatlı gözüktün gözüme ne yapayım.
Gülerek doğruldum.
-Kahvaltıyı dışarıda yapalım mı? Evde bir şey yok çünkü. Sonra bir ara da alış veriş yaparız.
-Olur hayatım.
Lavaboya gidip işlerimi hallettim. Odaya geçerken Yankı'nın da banyodan çıktığını gördüm. Birlikte odaya geçtik. O üstünü giyinmeye başlarken ben de makyajımı yapmaya başladım.Hızlıca sade bir makyaj yaptım ve dalgalı saçlarımı taradım. Üstümü giyinmek için ayağa kalktığımda Yankı'nın giyinmiş olduğunu gördüm. Üstüne siyah askılı ve altına da siyah kapri giyinmişti. Ben de dolaptan üstüme siyah tişört, altıma şort, beyaz siyah spor ayakkabılarımı ve siyah şapkamı aldım. Üstümü giyindikten sonra telefonumu şortun cebine koydum.
Siyah güneş gözlüklerimi takmayı da ihmal etmedim tabi ki.
Yankı da telefonunu, cüzdanını alıp, güneş gözlüğünü taktıktan sonra evden çıktık. Yakınlarda ki ufak ama hoş bir restorana gittik. Kahvaltı için siparişimizi verip etrafı izlemeye başladık. O kadar güzeldi ki dışarısı. Ankara'dan çok farklıydı. Manzara denize bakıyordu ve deniz de bir sürü insan vardı. Rüzgar vardı ama ılıktı.
Yankı'ya baktım. Uzaklara dalmış gibiydi. Sanki birisi için çözüm aramaya çalışıyor ama bulamıyor gibi bakıyordu etrafa. Düşünceli ve hüzünlü gibiydi. Bu halleri gözümden kaçmıyordu ve beni de üzüyordu. Masada ki eline uzanıp elini tuttum. O sevdiğim, yoğun bakışlarını bana çevirdi.
-Yankı. Sen benim eşimsin. Hayat arkadaşım, sırdaşım, dostumsun. Sen benim için çok değerlisin. Senin böyle üzgün, dalgın hallerin beni çok üzüyor. Anlat bana. Ne için bu kadar düşünüyorsun? Bir sorun var da bana mı söylemiyorsun? Lütfen anlat...
Lafım bitince daha bir hüzünlenmişti sanki. Neden bilmiyorum ama içimde kötü bir his vardı. Sanki kötü bir şey olacaktı ama üzülmemem için söylemiyordu. Kalbim sıkışıyordu.
Kahvaltı gelince garsona teşekkür ettim. Afiyet olsun diyerek yanımızdan uzaklaştı. Yankı hala bana bakıyordu. Kesinlikle bir şey vardı ve söylemiyordu.
-Yankı söylesene!
Artık sinirlenmeye başlamıştım. Biraz bekledikten sonra konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMIN PRENSİ (TAMAMLANDI)
Romance-Teşekkür ederim Yankı beni iyi ki buraya getirdin, burası o kadar güzel ki kendimi hiç bu kadar huzurlu hissetmemiştim. -Ben senin iyi olman için buraya getirdim Berna'm. Bana yanaşıp alnımı öptü ve sıkıca sarıldı, ben de ona. İşte huzuru bulmuştum...