Sabah baş ağrısı ile uyandım. Açıkçası en nefret ettiğim şey idi baş ağrısı ile uyanmak. Akşam neler olduğunu hatırlayınca yüzümü buruşturdum. Güzel bir gece geçeceğini tahmin etmiştim ama olmamıştı. Üstümde ki pijamaları görünce kalbim hızlandı. Yankı mı değiştirmişti üstümü?! Yanımda yoktu.
Banyonun kapısını açacağım sırada Yankı açtı ve belinde bir havlu ile çıktı! O kadar yakışıklı gözüküyordu ki iç çekmeden edemedim. Beni görünce gülümsedi, dudağıma yaklaştı ve ufak bir öpücük kondurdu. Ellerimi boynuna doladım ve gözlerine bakmaya başladım. O kadar güzel, yoğun bir bakışı vardı ki eridim sanırım. Saçlarından baklavalarına doğru yol alan su taneciklerini ellerimle yakalamaya başladım. Tabi bir nevi kaslarına da dokunmuş oluyordum.
Birden kucağına alınca ufak bir çığlık attım ve ellerimi boynuna doladım. Yatağın üstüne bırakıp o da yanıma yatacakken elimle durdurup havluyu işaret ettim.
-Of başlayacağım ama ya!
-Sakin ol hayatım. Sana da günaydın bu arada.
-Günaydın bebeğim.
-Bu arada üstümü sen mi değiştirdin Yankı?
-Evet.
Kızgın bakışlarımı yollayıp, banyoya girdim ve işlerimi hallettim. İşim bitince banyodan çıktım. Yankı ise giyinmişti. Üstüne gri salaş tişört ve altına siyah pantolon giymişti. Ben de dolaptan üstüme gri bir tişört ve altıma siyah mini şort aldım ve banyoya girdim. Üstümü değişir değişmez saçlarımı taradım ve at kuyruğu yaptım. Hafif bir makyaj ve parfümle işimi bitirdim ve banyodan çıktım. Yankı da saçlarını düzeltiyordu.
-Bebeğim o şort fazla mini değil mi?!
Evet bu şort biraz fazla miniydi ama ben seviyordum.
-Bence güzel hayatım...
-Tabi ki de güzel ama benim yanımda.
Gülerek yanağını öptüm ve dolaptan bir gömlek alıp belime bağladım. Ayağıma da converse lerimi giydim. O da gülümsedi ve telefonlarımızı alıp odadan çıktık.
Otelden çıkar çıkmaz havanın çokta sıcak olmadığını fark ettim. Ama üşütecek bir hava yoktu. El ele ilerde ki bir restorana girdik. Yankı Fransızca garsona bir şeyler söyledi ve garson yanımızdan ayrıldı. Az sonra masamız kahvaltılıklar ile doldu ve fincan çaylarımız da geldi. Gülümseyerek çayımdan bir yudum aldım ve yüzümü buruşturdum. Masanın üzerinde şekere bakındım ve Yankı'nın sol tarafında duran şekerliğe uzandım. Şekerimi atarken Yankı'nın bana şokla baktığını görünce kaşlarımı çattım ve hayırdır anlamında kafamı salladım.
-İçine atlet giymedin mi?
Ağzım beş karış açıldı ve kızarmaya başladım kesin. Tabi salak gibi ondan istemek yerine eğilmiştim ve olan olmuştu. Kahvaltının sonuna kadar yüzüne bakamadım tabi.
-Berna daha ne kadar yüzüme bakmayacaksın acaba?! Ayrıca kırmızı sana çok yakışıyor.
Yüzüm daha çok kızarınca ellerimi yüzüme doğru sallamaya başladım.
-Bence utanmana gerek yok sonuçta evlenince-
-Sus Yankı! Yoksa ağzınla burnun yer değiştirecek.
Elini ağzının fermuarı varmış gibi çekti ve çayını içmeye devam etti,ben de.
-Bugün ne yapalım güzelim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMIN PRENSİ (TAMAMLANDI)
Romance-Teşekkür ederim Yankı beni iyi ki buraya getirdin, burası o kadar güzel ki kendimi hiç bu kadar huzurlu hissetmemiştim. -Ben senin iyi olman için buraya getirdim Berna'm. Bana yanaşıp alnımı öptü ve sıkıca sarıldı, ben de ona. İşte huzuru bulmuştum...