♠Hafıza Kaybı♠

62 18 108
                                    

Berna'nın anlatımından;

O kadar çok korkuyordum ki... Ya benimle bir daha konuşmazsa?.. Ya benden boşanırsa?.. Ya çocuğum doğduktan sonra çocuğumu da alıp benden ayrılırsa?! Sessizce ağlamak o kadar zordu ki... Yine de sesimi çıkartmamaya kararlıydım. İçimden kötü şeyler olmasın diye sürekli dua ediyordum. Ah Fırat ah! Geberteceğim seni! Sen kimsin de beni öpüyorsun?!

Evin önüne gelince Yankı arabayı park edip bana bakmadan aşağı indi. Bende peşinden inip onu takip ettim. Kapının önüne gelince cebinden evin anahtarını çıkarıp kilidi açtı ve beni beklemeden içeri girdi. Kapıyı kapatıp arkamı döndüm. Yankı'nın dibimde olabileceğini hesaba katmamıştım tabi... Ellerini başımın yanına kapıya koydu ve tam gözlerimin içine bakmaya başladı. Derin bir nefes alıp yüzüme üfledi. Hızlı atan kalbim artık olimpiyatlara katılmış gibi koşturuyordu.

-Berna... Beni ne kadar üzdüğünü bilemezsin...

-Ama Yankı-

-Sus Berna. Lütfen... Sana çok kırgınım... Bana ait olan o dudaklara başka bir dudak değdi... Biliyorum o piç senin dudaklarına yapıştı ama sen de onu itelemedin. Neden peki Berna neden?! Neden o piçin sana dokunmasına, sarılmasına, öpmesine izin veriyorsun?!

Son yerlere doğru bağırmaya başlamıştı ve 'öpmesine' kelimesini ayriyeten vurgulamıştı. Haklıydı. Sonuna kadar haklıydı! Kafamı yan tarafa çevirdim. Çünkü yüzüne baktıkça acı çekiyordum. Göz yaşlarımı durduramıyordum. Ama bu sefer bağırmasından dolayı değildi, haklı olmasından dolayıydı... Yankı geri çekildi ve ellerini saçına geçirip çekti. Sinirle sağ tarafta masanın üzerinde duran vazoya yumruk yaptığı eliyle vurarak yere düşüp kırılmasına neden oldu. Elimi ağzıma götürerek çığlık attım. Sinirle yukarı çıktı ve kapıyı sertçe kapattı. 

Yere çökerek ağlamaya devam ettim. Neden her şeyin sonunda bir bokluk çıkıyordu ki?! Diyorum bu sefer her şey iyi olacak ama olmuyor! Her mutlu günün sonunda bir şerefsiz ortaya çıkıp her şeyin içine sıçıp batırıyordu! Ama bıktım artık ya... Biraz daha yerde oturup ağladım. Kapı açılma sesi duyunca zor şer ayağa kalktım. Başka bir kapının kapanma sesini duyunca hemen merdivenlere ilerledim. Kendi odamıza girdiğimde Yankı'yı dolaptan yastık alırken gördüm. Ne yani yatağımızda yatmayacak mıydı?..

-Yankı ne yapıyorsun sen?

Sesim ister istemez titremişti. Bana bakmadan pike de alıp yanımdan geçerek odadan çıktı. Allah kahretmesin! Hayır! Ben bunu kaldıramam! Bende odadan çıkıp Yankı'nın peşine düştüm. Aşağı indim ve her yere baktım ama yoktu. Demek ki yukarı da kitap odasında uyuyacaktı. Hemen yukarı kata çıkıp kitap odasına girdim. Camın önünde ki kanepede yatıyordu. Bana kısa bir bakış atıp geri tavana dikti bakışlarını. Yutkunup içeri girdim. Yanına ilerleyip elini tuttum ama saniyeler içinde geri çekti elini. 

-Yankı... Bak o benim sadece arkadaşım-

-Arkadaşlar öpüşmez Berna bilmiyor musun?

Sakince söylese de ses tonundan iğneleyici konuştuğu belli oluyordu.

-Yankı yapma böyle! 

Aniden doğrulunca bir adım geri gittim.

-Nasıl yapmayayım Berna?! Başkası senin dudaklarına yapışsın ben izleyip ses çıkarmayayım mı?!

-Ha-hayır... Bak ben hiç bu zamana kadar bowlingte hepsini birden devirmedim. O anki heyecanla sarıldım. Kabul. Bunu yapmamam gerekirdi ama beni döndüren, durduğumuzda dudağıma yapışan ben değildim! Ben ona hiç o gözle bakmadım! Bakmam da! Çünkü benim canımdan çok sevdiğim, karnımda çocuğunu taşıdığım bir kocam var! Anlıyor musun?! Yankı lütfen beni affet... Sensiz yapamam... Lütfen gel yatağımıza gidelim, barışalım... Lütfen benden ayrılma...

HAYATIMIN PRENSİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin