(Multi Ayça kafede annesini görüyor)
Yüzüme vuran güneş ışığının sayesinde uyandım. Ama ben niye yerdeyim? Yatağa yattığımı hatırlıyorum. Herneyse, Ayçanın annesini arayıp onları bir araya getirmem lazım. Bugün ilk işim bu. Ayçayı uyandırmadan kıyafetlerimi ve Ayçanın telefonunu alıp odadan çıktım.
Evet telefonunu aldım çünkü annesini aramalıyım ve bende numarası yok benimde başka çarem yok. Annemin odasına gidip banyoda elimi yüzümü yıkadım ve kıyafetlerimi giyip annemin yanına gittim. Kahvaltıyı hazırlamış ama bizim vaktimiz yok. Balkona çıkıp Ayçanın annesini aradım.
Çalıyor...
Çalıyor..-Alo
-Alo merhaba şey ben Ayçanın sınıftan arkadaşıyım. Dün siz çağırınca yanında bende vardım. Eve birlikte geldik, sonra o ağlayarak dışarı çıktı. Bende size..
-Neyse ne beni bunun için mi aradın? Yoksa Ayça mı istedi bunu. Biz kararımızı verdik ayrılacağız birdaha beni bu konu hakkında rahatsız etmeyin.
-Siz nasıl annesiniz be? Sizin bu yaptığınızı üvey anne bile yapmaz. Hatta hayvanlar bile yapmaz. Bu yaşına kadar büyütüpde sonra onu bir kenara atabileceğinizi sanıyorsanız eğer kusura bakmayın ama tam bir bencilsiniz. O kız bunları haketmiyor, Ayça çok temiz kalpli bir kız. Kesinlikle size ya da babasına çekmemiş buna eminim.
O kız dün hiç susmadı hep annem ve babam diyerek ağladı. Saatlerce hıçkırıkları dinmedi. En sonunda halsiz düşüp uyuya kaldı sizin canınız yanmadı mı onun gözlerinden yaşlar akarken. Siz hissetmediniz mi annesi olarak onun acı çektiğini? Yazık, gerçekten çok yazık! O sizin kızınız, canınızdan bir parça. Bu zamana kadar anlaşabiliyordunuz da şimdi mi anlaşamıyorsunuz hanımefendi!
Kızınızı düşünün. Şu an sizi aradığımdan Ayçanın haberi yok eğer öğrenirse kızar bana. Haklı da bence. Sizin gibi anne babanın arkasından ağlamaya değmez. Ciğeri beş para etmeyen insanlara dönüşmüşsünüz. Eğer kızınızı biraz olsun düşünüyorsanız birazdan size mesaj olarak göndereceğim yere gelirsiniz" dedim ve telefonu suratına kapattım.
Bu nasıl bir anne. Anne demeye dilim bile varmıyor. Tamam babam beni bırakıp gitmiş olabilir ama annem hiçbir zaman onun yokluğunu aratmadı bana. Sadece ben çok fazla özlüyorum o kadar. Ama Ayça.... Onun yaşantısı daha farklı benimkinden. Annesi ve babası yaşıyor ama varlıkları belli bile değil resmen. Oh be bu yaşa kadar besle büyüt anlaşamıyoruz deyip boşanmaya kalk! Midesizlik..
Balkondan çıkıp Ayçanın yanına gittim. Annesi gelecekti hazırlanmalıydı.
-Ayça hadi kalk. Kahvaltımızı dışarda yapalım daha okula çok var" dedim. Zorlada olsa kalkmıştı.
-Ne gerek var ki. Hem ben aç değilim" dedi. Tabi böyle anne babası olanda iştah mı kalır sen de haklısın.
-Hadi kıyafetlerini değiştirde aşağı gel bekliyorum" dedim ve tekrar annemin yanına geldim.
-Anne sana birşey söyleyeceğim. Ben az önce Ayçanın telefonunu alıp annesini aradım ve onu bir kafeye çağırdım. Şimdi Ayçayı oraya götüreceğim ama Ayçanın haberi yok. Sence kötü birşey mi yaptım?
-Bak Beren. Yaptığın şey gerçekten çok gurur duyulması gerekilen birşey. Ayçayı düşünmen de çok iyi. Ama başkalarının aile meselelerine karışman ne kadar doğru bilmiyorum. Hem annesi ve babası böyle bir karar verdiyse bize karışmak düşmez anlıyor musun güzel kızım.
-Hayır anne! Ben senin gibi düşünmüyorum. Ayça bunları haketmiyor, bunu ona yapmaya hakları yok. Kimse çocuğuna bunu yapamaz, kıyamazlar. Yapmamalılar. Sen beni düşünmeden başkasıyle evlenebilir misin anne? Babamı unutup başkasıyla yaşamaya başlar mısın? Hayır tabiki yapmazsın çünkü beni düşünürsün. Onların da Ayçayı düşünmesi gerekirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
17 YAŞIM
Подростковая литератураSiz hiç 17 yaşınızda intikam almaya kalktınız mı? Peki ya ölesiye özlem çekip içiniz acıdı mı? "Verilen kayıplardan bahsetmiyorum bile". Bir insanın 17 yaşında başına neler gelebilir dediğim zaman başlıyor işte. Kim bilir o gün belki de "Yok canım...